Kıvılcımlı, 11 Ekim 1971’de doğduğu yerlere yakın Belgrad’da
öldü. Bugün öleli 42 yıl olmuş.
Kıvılcımlı, Türkiye’den çıkmış ve hala yanına varılamamış,
en önemli bilim insanı ve devrimci olma özelliğini koruyor.
Ne yazık ki, bu büyük torisyen ve devrimci hala, bırakalım
dünyayı bir yana, Türkiye’de bile bilinmiyor. Bugüne kadar ciddi bir
biyografisi bile yazılmış değil. Eserlerinin bilimsel bir edisyonunun yayını
ise hayal gücünün ötesinde.
İşin acı yanı, askeri bürokratik oligarşi, Deniz Gezmiş veya
Che Guavera’ya yaptığı gibi, onun de içini boşaltarak, ulusalcılığın sembollerinden
biri haline getirmeye çalışıyor, hatta bunu büyük ölçüde başardığı bile
söylenebilir.
Öte yandan Gezi hareketi ve özellikle Anti Kapitalist
Müslümanlar, Kıvılcımlı’nın güncelliğinin ve öneminin yeni bir kanıtıydı. Belki
katılanların çoğu suda yaşayıp da yuda yaşadığını bilmeyen balıklar gibi
arkında bile değildir ama Kıvılcımlı’nın ruhu Gezi’deydi.
Şahsen gerek bir insan, gerek bir devrimci olarak kendisine
çok şey borçlu olduğum Hikmet Kıvılcımlı’nın her ölüm yıldönümünde, onun
katkılarını bir yazı veya işle anmaya ve unutulmaktan kurtulması için, küçük de
olsa bir katkıda bulunmaya çalışırım.