11 Haziran 2025 Çarşamba

Doğum Günündeki Kutlamalar Vesilesiyle Ortak Cevap

 Değerli okurlar ve arkadaşlar,

Doğum günüm vesilesiyle sayamadığım kadar çok arkadaş ve okurdan, özellikle de özelden, kutlama ve iyi dilek mesajları aldım.
İlk önce bunlara tek tek cevap vermeye de çalıştım. Ama bir süre sonra bununla başa çıkamayacağımı gördüm. Herkese tek tek cevap vermek isterdim. Ama maalesef mümkün değil, bir arkadaşın güzel doğum günü hediyesinde dediği gibi, "Var olan her şeyin acımasız bir eleştirisini" yapma çabalarıma ayırmam gereken zamanı bu cevaplara ayırmamanın en iyi teşekkür olacağını düşünüyorum. Herkese tek tek teşekkürler. İyi ki varsınız. Hep birlikte nice yıllara diyelim.
Üç çeyrek yüzyılı tamamladım. Gençliğimde yirmilerin başında ölürüm diyordum ve buna her an hazırdım, bu kadar yaşayacağım aklıma bile gelmezdi.

2 Haziran 2025 Pazartesi

Mezopotamya Ajansıyla Söyleşi Videosunun Metin Şekli (Bazı küçük düzeltmelerle)

Mezopotamya Ajansı (Can) - Hocam bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Demir Küçükaydın - Bana bir kopyasını yollar mısınız?

 Mezopotamya Ajansı (Can) -  Yollarım, yollarım. Tabii, tabii yollarım hocam.

Demir Küçükaydın -  Sevinirim.

 Mezopotamya Ajansı (Can) -  Öncelikle sizi geçmişte çok okumuş biri olarak bu röportajı yapmak benim için çok değerli. Bu açıdan da vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Biliyorsunuz hani PKK bir kongre düzenledi ve düzenlediği kongrenin ardından da biliyorsunuz belli başlı bir kararlar alındı.

Peki bu sorunun çözülmesi için devlet ve meclis hangi adımları atmalı, hangi yolları izlemeli? Çözüm odaklı bir süreç için hangi somut adımların atılması gerekir?

Demir Küçükaydın -  Şimdi ben, bu soruyla problemliyim. Neden?

29 Mayıs 2025 Perşembe

Silah bırakma ve ilgili konular bağlamında bir söyleşi.


Son gelişmeler silah bırakma, PKK'nın kendini feshi, mücadele biçimleri, Kürt politik hareketinin, demokratik hareketin, sosyalistlerin sorunu nasıl ele alıp tartışması ve davranması gerektiğine ilişkin bir söyleşi.

11 Mayıs 2025 Pazar

Sırrı Süreyya’nın Ardından: Verebileceklerini Vermedi

Sırrı Süreyya’nın ardından yazılanlar ve söylenenler, yazılmamış yazı ve söylenmemiş söz bırakmadı sayılır.

Hepsini izlemeye çalıştım. Ama okuyabildiklerim içinde özellikle ikisini belirtmek gerekiyor.

Birincisi, Ertuğrul Kürkçü’nün,  Sırrı Süreyya Önder henüz vefat etmeden önce, doktorların ilk olumlu ve umut veren açıklamasının ardından yazdığı, Sırrı Süreyya’nın cenazesinde adeta tam bir kehanete dönüşen, edebi bakımdan da çok güzel bir yazısıdır.

En azından son bölümünü aktarmadan geçmeyelim.

Onu kaybetme ihtimalinin belirdiği andan bugüne geçen üç güne baktığımda, Sırrı’nın elinin değdiği, sözünün ulaştığı, çatışırlarken aralarına girmiş olduğu herkesin başyapıtında kendilerine biçtiği rolü oynamak üzere kameraların önünden geçip gittiklerini görüp onun unutulmaz bir film yönetmeni sıfatını ilk kez gerçekten hak ettiğini düşünüyorum. Sinema olarak sinema filmi çekebildiği hiçbir dönemde, pratikte bir başyapıt ortaya koymanın önündeki maddi ve manevi engelleri tam olarak aşma fırsatı bulamamıştı ama son on beş yılda kendi kendisini tayin ettiği “barış kuruculuk” pratiğini, sahnesi bütün ülke, oyuncuları devletin başındakilerden, öksüz bir Kürt çocuğa kadar herkes olan bir panoramik başyapıta dönüştürdüğünü teslim etmemiz gerekir.

21 Nisan 2025 Pazartesi

Fragmanlar (4) - On İkinci Tez

Klasik Marksistler On Birinci Tez’i Marksist bir önerme olarak kabul ederler ve hatta Marksizmin bu tezle doğduğunu düşünürler.

Modern Marksizm ise, On Birinci Tez’in hem kendisinin hem de içeriğinin toplumsal bir olgu olarak, Marksizmin (Toplum bilimin) kavramlarıyla ele alındığı noktada başlayabilir.

“On Birinci Tez” Üzerine Bir Tez


Önce, epey uzun bir ara verdiğimiz , bu fragmanlar zincirini  birbirine bağlamak için, bir önceki fragmandan kısa bir hatırlatma yapalım. Çünkü arada geçen zamanda nerede kaldığımız unutulmuş olabilir.

Bir önceki yazımızda şöyle diyorduk:

“Biz Marksistler burjuvazinin saldırıları karşısında genellikle Marksizmin hala geçerli ve doğru olduğuna yönelik bir savunma refleksi içinde olmuşuzdur.

Biz burada bu tür çabayı, yapılacak işin içeriğine değil, taktik, politika alanına taşıyarak, yapılacak işin kendisinden ayırmaya çalıştık. (İkinci Fragman esas olarak böyleydi. Bu anlamda savunmacı bir yanı vardı.)

Ama içerikte, bir Marksist olarak Marksizm’e karşı (yani bir toplumbilimci olarak Toplumbilimin kuruluşundaki eksik, belirsizlik veya yanlışlara karşı) eleştirilerimiz onun düşmanlarından ve eleştirmenlerinden daha acımasız olmalı, doğruluk ve hassaslık için, için daha yüksek standartlar koymalıyız. 

Ancak böyle bir tutum içinde, yapılacak işe gerçekten “Marksizmin Yeniden İnşası Çabası” denebilir ve bu inşa aynı zamanda hem bir yıkma ve hem de bir geliştirme olabilir.”