Zihni Çetiner, "Bombacı Zihni", "Serseri Zihni", Rahmetli Deniz'in İsmet Paşa'dan alıp takıldığı adıyla "Talat'ın üç buçuk adamı"ndan biri idi. 21 Mayıs darbesinde Harp Okulunu örgütleyen birkaç kişiden biri. Darbe teşebbüsü, Yargılama hapislik ve hapiste giderek solculaşma.
Ölünceye kadar kendine "ihtilalci" dedi.
DÖB'ten arkadaştık. Ruhen de, ideolojik olarak da pek uyuşmazdık. Ama birbirimizi sever ve sayardık. Ses bombası yapmayı 68 kuşağına o öğretti.
Filistin'e beraber gitmiştik. Sonra o orada El Saika'ya geçti.
Marksist değildi ama anıları bir çok, eskiden Marksist olanınkinden, daha çok gerçeği anlatır.
Sözünü esirgemezdi.
60'ların ilk yarısının dünyasının şekillendirdiği bir insandı.
Eğer Rusya ile bir tarihsel analoji kurulup 60 sonrasında sosyalist hareketin yeniden doğduğu var sayılırsa, 21 Mayısçımar ve YÖN'cüler, Türkiye'nin Dekabristleri idiler.
Ama Rusya'nın aksine, Aydınlanmadan değil, soğuk savaş dönemininin ulusal kurtuluş savaşlarından ve bağlantısızlar hareketinden ilham alıyorlardı.
21 Ağustos 2019 Çarşamba
5 Ağustos 2019 Pazartesi
Ulusların, Avrupa’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Sonuna Doğru
Dünya Ulusları, Avrupa ve Türkiye özünde aynı
karakterde krizler içindeler. Kendilerini yok ederek krizden çıkabilirler, ama
kendilerini yok etmeyi aşmayı başaramadıkları takdirde bu sefer acılı bir
şekilde yine yok olacaklardır.
Kısaca tek tek ele alalım.
Dünya’da toplumun temeli, altyapısı yani
ekonomik ilişkiler çoktan ulusal sınırları parçalamış, bir tek dünya
ekonomisi yaratmış bulunuyor.
Ama üstyapı, dünya ticaretinin esas olarak üst
sınıflar ve lüks mallarla sınırlı olduğu, klasik antik uygarlıklar ve
imparatorluklardan bile daha küçük ve sınırlı uluslara ve ulusal devletlere
bölünmüş bulunuyor. Bu durum insanlığı boğuyor. İki dünya savaşı tam da bu
nedenle çıkmıştı. Ki o zamanlar globalleşmenin çapı henüz bugün vardığı
noktadan çok uzaklardaydı.
9 Temmuz 2019 Salı
Vedat Orakçıoğlu’nun Ardından
Ferdinand Hodlers’in “Hayat Yorgunları” isimli resmi
ve Kıvılcım gazetesi davası sanıklarının ilk ve tek toplu resmiyle
yaptığımız kolajın hikayesini bir yıldan az bir süre önce ölen Selim Ergunalp’in
ardından yazdığım Selim’i
Uğurlarken başlıklı yazıda kısaca anlatmıştım. O resimden iki kişi
kalmıştık. Vedat Orakçıoğlu ve ben. Resimde iki uçta oturanlar.
Dün Vedat Orakçıoğlu’nun öldüğü haberi geldi. Şimdi o
resimden son kalan olarak Vedat’ın anısına bir şeyler yazma görevi bana kaldı.
Bu, bir annenin ölen çocuklarını gömmesi gibi.
Bir anlamda “politik çocuklarımdı” hepsi. En azından
hepsinin önce “Doktorcu” sonra da bir kısmının (Selim ve Vedat’ın) “Troçkist”
olmasına vesile olmuştum. Benimle ilişkilerinden sonra hayatları olağan bir
akışı bırakarak başka bir yöne akmaya başlamıştı. Dolayısıyla bir sorumluluğum
vardı hep.
Aslında önce benim ölmem gerekirdi. Resimdekilerin içinde en
sağlıksız, en sık ve ağır hastalanan bendim. Ama hepsi benden önce gittiler.
Bana da arkalarından yazmak düştü.
24 Haziran 2019 Pazartesi
Seçim Sonrası, Bir Restorasyon Sürecinin Öncesi ve Biz
Türkiye’de esas egemen devlettir, burjuvazi ya da Finans-Kapital
değildir.
Kimi “Marksist” arkadaşların, devlet egemen sınıfın baskı
aracıdır, egemen her zaman ancak bir sınıf olabilir diyeceklerdir.
Bu, işin temelidir elbette.
Ama sadece o kadar. Bu “temel neden ekonomiktir” demeye
benzer.
“Her şeyi ve hiçbir şeyi” açıklar.
Önce sosyolojik olarak ekonomik iktidar (ya da sosyal
iktidar) ve politik iktidar diye ayrıma gitmek gerekir. Çünkü ekonomik
ilişkiler içinde egemen sınıf konumunda olmak, politik ilişkilerde de egemen
olunacağı anlamına gelmez.
21 Haziran 2019 Cuma
Öcalan’ın Stratejik Bağlamda Söylediklerini Taktik Bir Soruna İlişkin Gibi Açıklamak ve Anlamak - Bu Vesileyle Ali Kemal Özcan’ın Yaklaşımlarına İlişkin Birkaç Söz ve Belge
Sabah uyandığımda Öcalan’ın tarafsız kalın çağrısı
yaptığından, HDP’nin bölünmesiden söz eden yazıları, twitleri görünce doğrusu
şaşırdım.
Öcalan’ın dese dese “HDP’nin kendi organları vardır,
bağımsız bir partidir, onlar kararını kendi verir” tarzından bir şeyler
söyleyeceğini ama esas vurgusunu her zaman olduğu gibi stratejik yönelişlere
yapacağını düşünüyordum.
Sonra haberleri daha ayrıntılı okuyunca Doç. Dr. Ali kemal
Özcan isimli birinin bu yönde açıklamalar yaptığını görünce şaşırdım. Acaba
yeni bir Avukatı mı diye düşündüm. Ama bir TV programında konuştuğunu öğrendim.
Bu isim yabancı gelmiyordu.
Sonra bir arama yaptım. Birdenbire yıllar önce (2005) Köxüz
sitesini kurduğumuzda bir ilişkimiz olduğunu, kendisinin devletçi ve milliyetçi
görüşleri nedeniyle yazarlığını kestiğimizi hatırladım.
Elektronik çağındayız. Çok şey silinerek yok oluyor. Ama
yine de bir şansımı deneyeyim, bir zamanlar Köxüz sitesiyle ilgili
yazışmalar arasında onunla yazışmalarımız duruyor mu diye baktım. Çok şükür
yazışmalar kaybolmamıştı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)