İzlenim, adı üstünde yüzeysel olan; görünür olandır. Dün “İzlenimler”e devam edemedik, dolayısıyla
konu biraz eskidi sayılır. Bu durumda, “İzlenimler”e
devam etmektense, biraz daha derine girmeyi deneyelim. Ama yine de “izlenim” babından bizim de kimi benzer
gözlemlerimizi içeren ve doğrulayan birkaç yazıya işaret edelim:
25 Haziran 2014 Çarşamba
23 Haziran 2014 Pazartesi
HDK ve HDP Kongre İzlenimleri
Kongre’lerin daha geniş bir perspektiften analizini ayrı bir yazıyla veya başka yazıların içine yedirilmiş olarak yapmaya çalışırız. Ancak ilk elde izlenimleri kısaca aktaralım.
“Gerçek olan aklidir” ama “Akli olan da gerçektir”
“Gerçek olan aklidir” ama “Akli olan da gerçektir”
Kongre öncesinde yapılan eleştiri ve öngörüler epey geniş bir kesime ulaşmıştı, izleniyordu, üzerinde konuşuluyor, tartışılıyor ve haklı bulunuyordu.
Ancak bunların hepsi birbirinden habersiz bireysel değerlendirmeler olarak kalıyorlardı.
Kongre öncesindeki yazılarda yapılan eleştiriler maalesef şu an da aynen geçerlidir ve öngörüler gerçekleşmiştir.
22 Haziran 2014 Pazar
Manda Bekir, Dinazorlar ve Partiler - Dolu Ev (Full House)
Bir zamanlar bir Manda Bekir varmış, bir şut çekmiş, mandayı devirmiş. Ya da Bir şut çekmiş ağları delmiş. Ah nerede eski futbolcular!
Eski pehlivanlarla ilgili böyle hikâyeler de vardır. Ah nerede o eski Pehlivanlar, kazıkçı Karabekirler.
Neredeyse her spor alanında böyle efsaneler vardır.
Manda Bekir bu gün yaşasaydı, muhtemelen mahalle takımlarında bile yer alamazdı. Kazıkçı Karabekir ise her halde daha ilk turlarda elenirdi.
Benzer efsaneler Amerikan beyzbolunda da varmış.
Harikulade bir deneme yazarı ve paleantolog ve beyzbol hastası olan Stephan Jay Gould, Full House adlı kitabında bunun bir efsane olduğunu blimsel olarak olarak gösterir.
Beyzbolun neredeyse yüz yıla yakın bütün istatistikleri elde bulunuyor ve yine bu uzun süre boyunca kuralları hiç değişmemiş. Bu istatistiklere dayanarak, Gould, aslında bu günkü beyzbolcuların çok daha iyi olduklarını ve çok daha iyi oldukları için, eski oyuncular gibi büyük başarılar gösteremediklerini kanıtlıyor.
Futbol maçlarını seyredenler de, eski maçları özlüyorlar. Zaten artık öyle çok gollü büyük farkların olduğu karşılaşmalar, spektaküler başarılar ve oyuncular pek çıkmıyor.
20 Haziran 2014 Cuma
HDK ve HDP Kongreleri Gelirken Anlaşılmayan Temel Konu: Yapı
Türkiye’nin Sosyalistinin de, Liberalinin de, İslamcısının da, Demokratının da anlamadığı temel sorun şudur: yapıyı değiştirmeden insanları veya politikaları değiştirmeye kalkmaları.
Yapıyı değiştirme, köklü temel değişiklikler yapma; sonuçlarla değil nedenlerle mücadele gibi bir derdi olmayanlar; aksine bunların değiştirilmesinin temel sorun olarak ele alınmasını tehlike olarak görenler, tartışmayı ve gündemi hep politikalara; ahlak ve namusa çekerler; insanları, partileri, örgütleri vs. dürüst ve ahlaklı olmadıkları açısından eleştirirler.
Marksizm ise, insanların düşüncesini belirleyen varlıklarıdır der. Yani yapıyı değiştirmeden, insanlara ahlaklı ve dürüst, örnek Komünist veya örnek Müslüman veya Hıristiyan olmayı vaaz etmek veya “doğru politikalar” uygulamak hiçbir sonuç vermez ve yenilgiye mahkûmdur der.
Bütün dinler ve uygarlıklar tarihi ve de Marksizm'in ve sosyalist hareketlerin tarihi Marksizm'in bu önermesinin bir doğrulanmasından başka bir şey değildir.
19 Haziran 2014 Perşembe
HDK ve HDP’nin Medyatik Mizansen “Kongre”leri
Bu hafta sonu HDK ve HDP’nin Kongreleri var. Ancak bu Kongreler medyatik mizansen kongreler olacaktır. Gerçek kongreler birileri tarafından bir yerlerde yapılmış ve kararlar alınmıştır. Bu kongreler o bir yerlerde birilerinin yaptığı kongrelerde alınan kararların medyatik bir mizansenle oylandığı gösteriler olacaktır.
Bunu biz demiyoruz. Bizzat HDK ve HDP kendisi söylüyor. Daha önce Ertuğrul kürkçü ve Demirtaş’ın beyanatlarında bunu kendi ağızlarıyla ifade ettiklerini; hatta önümüzdeki yıllarda yapılacak birkaç kongrenin de böyle olacağını bizzat Kürkçü’nün ifadelerinden öğrenmiştik.
18 Haziran 2014 Çarşamba
Futbol, Spor, Tatil, İşçiler, Kapitalizm ve İbadet
Belli sporlar belli sınıflarla ilişkilidir. Birçok sporun
yapılabilmesi belli bir gelir düzeyini, dolayısıyla sınıfsal bir konumu
varsayar.
Örneğin golf veya teniste, sadece oyun takımlarının alınması
ve bir oyun yeri bile yüksek bir gelir düzeyini varsayar. Bu nedenle bu sporlar
alt sınıfların semtine bile uğramazlar.
Elbet geleneklerin de, yani o spor türünün ortaya çıkışı
veya geçirdiği evrim de, belli bir sınıfa bağlılığı belirler ve bu bağ bir kere
ortaya çıktıktan sonra kendini yeniden üreten bir süreç başlayabilir.
Buna ilginç bir örnek, sürücülerin atın üzerine binerek yaptıkları
at yarışları ile sürücülerin atın arkasına koşulmuş bir arabaya binerek
yaptıkları at yarışlarıdır.
Atın üstüne binilerek yapılan yarışlar, kökleri komün
şeflerine, şövalyelere kadar giden asillerin yaşantısı ve olanaklarıyla ilişki
içinde ortaya çıkmışlardır.
17 Haziran 2014 Salı
HDP Cumhurbaşkanlığına Nasıl Bir Aday Göstermeli? İki Strateji, İki İsim
HDP saflarında genellikle mücadeleyi küçük günlük pratik
çalışmalara indirgeyen, bu yolla har şeye ulaşılabileceğini sanan sığ bir görüş
çok etkilidir ve özellikle örgütlerin bayını bağlamış bürokratlar tarafından
okşanır ve teşvik edilir.
Bu gibi arkadaşları, Kurmay heyetinin yanlış bir stratejiye
dayandığı bir savaşta cepheye yollamalı, bütün askercil yeteneklerin, cesaret
ve savaşçılıklarının, yanlış bir mevzilenme ve strateji sonucu nasıl olmamışa
döndüğün görebilmeleri için.
HDP’nin yöneticileri, böyle bir strateji tartışmasına
üyeleri çekmek diye bir dertten azadeler. Üyeler bölgelerindeki küçük günlük
pratiklerle uğraşsınlar. Yeter.
Hâlbuki, nasıl su içmek, nefes almak zaten yapılması gereken
özel bir iş değilse; günlük pratik çalışma da özel olarak bir tartışmanın
konusu olmaması gereken nefes alıp vermek gibi yapılması gereken işlerdir:
Nefes almayı, strateji ve teori tartışmasının alternatifi olarak koymak ve onun
ne kadar hayati ve önemli olduğundan söz etmek, aslında insanların geri
yanlarına hitap ederek onları gerici bir strateji, teori ve politikanın
araçları olarak tutmaya hizmet eder.
16 Haziran 2014 Pazartesi
HDK ve HDP Kongreleri Gelirken – Perşembenin Gelişi
Bu hafta sonu, Cumartesi
ve Pazar günleri HDK ve HDP kongreleri yapılacak.
Bu kongrelerin
önemi şuradaydı. Kürt Özgürlük Hareketi, bir Kürt Hareketi olmaktan çıkıp tüm Türkiye’yi kapsayan bir Demokratik Hareket olma yolunda karar
almıştı. Daha önce araya mahalli seçimler girdiğinden; ayrıca hem Türk
solundaki “Bileşen” örgütlerden; hem de Kürt hareketi içindeki “milliyetçi”lerden
kaynaklanan direnişler nedeniyle bu karara ne kadar uyulacağı; bir retorik
olarak kalıp kalmayacağı bilinmediğinden seçimlerden sonra yapılacak kongrelere
kadar her şey belirsizlik içindeydi. Öcalan ve KCK’nın bütün ağırlıkların
koyması; bunun stratejik bir dönüş olduğunu defalarca ve kararlılıkla
belirtmeleri direnişleri belli ölçüde kırdı. Bu Kongrelerin bir bakıma bu
kararlılığın gösterildiği ve buna uygun yapısal değişikliklerin yapıldığı dönüm
noktaları olacağı beklentisine yol açtı.
15 Haziran 2014 Pazar
Memluk Askerleri, İşçi Sınıfı ve Futbol
Yanılmıyorsam Engels, nicel değişikliklerin nasıl nitel
değişikliklere yol açtığını açıklarken, didaktik kaygılarla Napolyon’un bir
sözünü aktararak bir analoji yapar.
Napolyon, Mısır seferi ile ilgili olarak aşağı yukarı şöyle
demiş:
“Bir Memluk askeri bir Fransız askerinden çok üstündü;
iki Memluk ile iki Fransız karşı karşıya gelince eşit güçte oluyorlardı; üç Memluk
ile üç Fransız karşı karşıya gelince Fransızlar üstün geliyordu.”
Napolyon’un
orduları bütün Avrupa’yı bu mekanizmayla fetih etmişti denilebilir.
Futbol, bireysel yeteneklere büyük bir kendini gösterme ve
gelişme olanağı sunmasına rağmen aynı zamanda bir takım oyunu olduğundan, bu ilişki
çok daha açık olarak görülüyor.
Son yıllara kadar Brezilyalıların ya da Güney Amerikalıların
her biri, teknik olarak muhakkak ki çok üstünlerdi, birer Memluk askeri gibiydiler.
14 Haziran 2014 Cumartesi
Dünya Futbol Şampiyonası ve Uluslar
Nasıl tanrıya inananların tanrının ne olduğuna ilişkin
tanımlarından tanrının ne olduğu; bir dine inananların o dine ilişkin
tanımlarından o dinin ne olduğu anlaşılamazsa; ulusçuların ulus tanımlarından
da ulusun ne olduğu anlaşılamaz.
Bütün klasik ulus teorilerinin uluslar ve ulusçuluk
karşısında hiçbir açıklama sunamamalarının temel metodolojik nedeni bu yanlışı
yapmalarıdır. Onların hepsi ulusların ulusçuluk hakkındaki tanımlarından
hareketle ulusun ne olduğunu anlamaya çalışırlar.
Ama biraz dikkatli baktığımızda, ulusun ne olduğuna ilişkin
ulusçuların tanımları aslında normatif tanımlardır; yani ulus olmanın koşulunu
belirleyen normatif tanımlardır. Normatif tanımlar bizlere toplumsal gerçeğin
özünü vermez, onu açıklamaz ve analiz etmeye yaramazlar. Normatif tanımlar ise
toplumsal ilişkileri belirler, sınırları düzenlerler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)