Birkaç gün önce HDP'ye çağrı olarak "HDP Bizi Dinlemiyorsa Bari Öcalan’ı Dinlesin – Öcalan ve Gandi (Devrim’i Korkaklar Yapar)" başlıklı bir yazı yazmış, 7 Haziran seçimleri sonrasından beri önerdiğimiz, hem birbirleriyle benzer kutuplar gibi birbirini iten ve bir araya gelemeyen tüm muhalefeti birleştirebilecek, hem en geniş katılımı sağlayacak ve mücadeleyi tüm Türkiye'ye yayabilecek biçimi önermiştik. Anaları HDP yöneticilerini büyük işler için doğurduğundan bizim gibi tek tabanca birinin önerisini kaale alan olmadı.
Bugün de Ertuğrul Kürkçü Yeni Yaşam'da, "Öcalan ve Gandi" diye bir yazı yazmış. Kürkçü'nün yazısının bağlamı biraz farklı, (Selahattin Erdem'in kaçırdığımız bir yazısını da ele alıyor) somut bir öneriden ziyade, konuya daha kategorik yaklaşıyor. Aslında bir bakıma aşağıdaki yazıda ifade edilen görüşlere benzer şeyler söylüyor.
29 Ağustos 2019 Perşembe
22 Ağustos 2019 Perşembe
HDP Bizi Dinlemiyorsa Bari Öcalan’ı Dinlesin – Öcalan ve Gandi (Devrim’i Korkaklar Yapar)
7
Haziran seçimlerinden beri bir savunma dönemine girildiği, bunun için döneme uygun
örgüt ve mücadele biçimleri bulmak, önermek ve uygulamak gerektiği üzerine kafa
patlatıyor, öneriler yapıyoruz.
Örneğin
Programatik ve stratejik düzeyde, Kürt Sorunu’nu değil, Türk sorununu çözmeye
yönelik, Kürtlere statü değil, Türklüğün statüsünün yok edilmesi şeklinde
özetlenebilecek, yani ulusun dil, din, tarihle tanımlanmaya karşı
tanımlanmasından söz ediyoruz.
Şu
ana kadar bir tek Allah’ın kulu çıkıp “bu program yanlıştır” bile demedi.
Susarak,
yok sayarak eleştiriyorlar.
Örneğin
örgütsel düzeyde ilk olarak HDP’ye bileşen hukuku yerine birey hukukunu
öneriyor, bu sistemin Hindistan’daki gibi bir kastlaşma yarattığını söylüyoruz.
21 Ağustos 2019 Çarşamba
Zihni Çetiner'e Veda
Zihni Çetiner, "Bombacı Zihni", "Serseri Zihni", Rahmetli Deniz'in İsmet Paşa'dan alıp takıldığı adıyla "Talat'ın üç buçuk adamı"ndan biri idi. 21 Mayıs darbesinde Harp Okulunu örgütleyen birkaç kişiden biri. Darbe teşebbüsü, Yargılama hapislik ve hapiste giderek solculaşma.
Ölünceye kadar kendine "ihtilalci" dedi.
DÖB'ten arkadaştık. Ruhen de, ideolojik olarak da pek uyuşmazdık. Ama birbirimizi sever ve sayardık. Ses bombası yapmayı 68 kuşağına o öğretti.
Filistin'e beraber gitmiştik. Sonra o orada El Saika'ya geçti.
Marksist değildi ama anıları bir çok, eskiden Marksist olanınkinden, daha çok gerçeği anlatır.
Sözünü esirgemezdi.
60'ların ilk yarısının dünyasının şekillendirdiği bir insandı.
Eğer Rusya ile bir tarihsel analoji kurulup 60 sonrasında sosyalist hareketin yeniden doğduğu var sayılırsa, 21 Mayısçımar ve YÖN'cüler, Türkiye'nin Dekabristleri idiler.
Ama Rusya'nın aksine, Aydınlanmadan değil, soğuk savaş dönemininin ulusal kurtuluş savaşlarından ve bağlantısızlar hareketinden ilham alıyorlardı.
Ölünceye kadar kendine "ihtilalci" dedi.
DÖB'ten arkadaştık. Ruhen de, ideolojik olarak da pek uyuşmazdık. Ama birbirimizi sever ve sayardık. Ses bombası yapmayı 68 kuşağına o öğretti.
Filistin'e beraber gitmiştik. Sonra o orada El Saika'ya geçti.
Marksist değildi ama anıları bir çok, eskiden Marksist olanınkinden, daha çok gerçeği anlatır.
Sözünü esirgemezdi.
60'ların ilk yarısının dünyasının şekillendirdiği bir insandı.
Eğer Rusya ile bir tarihsel analoji kurulup 60 sonrasında sosyalist hareketin yeniden doğduğu var sayılırsa, 21 Mayısçımar ve YÖN'cüler, Türkiye'nin Dekabristleri idiler.
Ama Rusya'nın aksine, Aydınlanmadan değil, soğuk savaş dönemininin ulusal kurtuluş savaşlarından ve bağlantısızlar hareketinden ilham alıyorlardı.
5 Ağustos 2019 Pazartesi
Ulusların, Avrupa’nın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Sonuna Doğru
Dünya Ulusları, Avrupa ve Türkiye özünde aynı
karakterde krizler içindeler. Kendilerini yok ederek krizden çıkabilirler, ama
kendilerini yok etmeyi aşmayı başaramadıkları takdirde bu sefer acılı bir
şekilde yine yok olacaklardır.
Kısaca tek tek ele alalım.
Dünya’da toplumun temeli, altyapısı yani
ekonomik ilişkiler çoktan ulusal sınırları parçalamış, bir tek dünya
ekonomisi yaratmış bulunuyor.
Ama üstyapı, dünya ticaretinin esas olarak üst
sınıflar ve lüks mallarla sınırlı olduğu, klasik antik uygarlıklar ve
imparatorluklardan bile daha küçük ve sınırlı uluslara ve ulusal devletlere
bölünmüş bulunuyor. Bu durum insanlığı boğuyor. İki dünya savaşı tam da bu
nedenle çıkmıştı. Ki o zamanlar globalleşmenin çapı henüz bugün vardığı
noktadan çok uzaklardaydı.
9 Temmuz 2019 Salı
Vedat Orakçıoğlu’nun Ardından
Ferdinand Hodlers’in “Hayat Yorgunları” isimli resmi
ve Kıvılcım gazetesi davası sanıklarının ilk ve tek toplu resmiyle
yaptığımız kolajın hikayesini bir yıldan az bir süre önce ölen Selim Ergunalp’in
ardından yazdığım Selim’i
Uğurlarken başlıklı yazıda kısaca anlatmıştım. O resimden iki kişi
kalmıştık. Vedat Orakçıoğlu ve ben. Resimde iki uçta oturanlar.
Dün Vedat Orakçıoğlu’nun öldüğü haberi geldi. Şimdi o
resimden son kalan olarak Vedat’ın anısına bir şeyler yazma görevi bana kaldı.
Bu, bir annenin ölen çocuklarını gömmesi gibi.
Bir anlamda “politik çocuklarımdı” hepsi. En azından
hepsinin önce “Doktorcu” sonra da bir kısmının (Selim ve Vedat’ın) “Troçkist”
olmasına vesile olmuştum. Benimle ilişkilerinden sonra hayatları olağan bir
akışı bırakarak başka bir yöne akmaya başlamıştı. Dolayısıyla bir sorumluluğum
vardı hep.
Aslında önce benim ölmem gerekirdi. Resimdekilerin içinde en
sağlıksız, en sık ve ağır hastalanan bendim. Ama hepsi benden önce gittiler.
Bana da arkalarından yazmak düştü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)