29 Mayıs 2025 Perşembe
Silah bırakma ve ilgili konular bağlamında bir söyleşi.
11 Mayıs 2025 Pazar
Sırrı Süreyya’nın Ardından: Verebileceklerini Vermedi
Sırrı Süreyya’nın ardından yazılanlar ve söylenenler, yazılmamış yazı ve söylenmemiş söz bırakmadı sayılır.
Hepsini izlemeye çalıştım. Ama okuyabildiklerim içinde özellikle ikisini
belirtmek gerekiyor.
Birincisi, Ertuğrul Kürkçü’nün, Sırrı
Süreyya Önder henüz vefat etmeden önce, doktorların ilk olumlu ve umut veren
açıklamasının ardından yazdığı, Sırrı Süreyya’nın cenazesinde adeta tam bir kehanete
dönüşen, edebi bakımdan da çok güzel bir yazısıdır.
En azından son bölümünü aktarmadan geçmeyelim.
“Onu kaybetme ihtimalinin belirdiği andan bugüne geçen üç güne baktığımda, Sırrı’nın elinin değdiği, sözünün ulaştığı, çatışırlarken aralarına girmiş olduğu herkesin başyapıtında kendilerine biçtiği rolü oynamak üzere kameraların önünden geçip gittiklerini görüp onun unutulmaz bir film yönetmeni sıfatını ilk kez gerçekten hak ettiğini düşünüyorum. Sinema olarak sinema filmi çekebildiği hiçbir dönemde, pratikte bir başyapıt ortaya koymanın önündeki maddi ve manevi engelleri tam olarak aşma fırsatı bulamamıştı ama son on beş yılda kendi kendisini tayin ettiği “barış kuruculuk” pratiğini, sahnesi bütün ülke, oyuncuları devletin başındakilerden, öksüz bir Kürt çocuğa kadar herkes olan bir panoramik başyapıta dönüştürdüğünü teslim etmemiz gerekir.
21 Nisan 2025 Pazartesi
Fragmanlar (4) - On İkinci Tez
Modern Marksizm ise, On Birinci Tez’in hem kendisinin hem de içeriğinin toplumsal bir olgu olarak, Marksizmin (Toplum bilimin) kavramlarıyla ele alındığı noktada başlayabilir.
“On Birinci Tez” Üzerine Bir Tez
Önce, epey uzun bir ara verdiğimiz , bu fragmanlar zincirini birbirine bağlamak için, bir önceki fragmandan kısa bir hatırlatma yapalım. Çünkü arada geçen zamanda nerede kaldığımız unutulmuş olabilir.
Bir önceki yazımızda şöyle diyorduk:
“Biz Marksistler burjuvazinin saldırıları karşısında genellikle Marksizmin hala geçerli ve doğru olduğuna yönelik bir savunma refleksi içinde olmuşuzdur.
Biz burada bu tür çabayı, yapılacak işin içeriğine değil, taktik, politika alanına taşıyarak, yapılacak işin kendisinden ayırmaya çalıştık. (İkinci Fragman esas olarak böyleydi. Bu anlamda savunmacı bir yanı vardı.)
Ama içerikte, bir Marksist olarak Marksizm’e karşı (yani bir toplumbilimci olarak Toplumbilimin kuruluşundaki eksik, belirsizlik veya yanlışlara karşı) eleştirilerimiz onun düşmanlarından ve eleştirmenlerinden daha acımasız olmalı, doğruluk ve hassaslık için, için daha yüksek standartlar koymalıyız.
Ancak böyle bir tutum içinde, yapılacak işe gerçekten “Marksizmin Yeniden İnşası Çabası” denebilir ve bu inşa aynı zamanda hem bir yıkma ve hem de bir geliştirme olabilir.”