Türkiye’de tartışmalar, gerçeği aramanın değil, bir güç mücadelesinin
aracıdırlar. Elbet sorunun gündeme gelmesinin ve tartışılmasının kaynağında, politik
ve sosyal mücadeleler olabilir; ama o konular politik kaygılardan ve
tartışmalardan bağımsız olarak ele alınmalı ve incelenmelidir.
Konuların doğrudan politik mücadelenin aracı olarak
tartışılması, kavramların genel geçer; yaygın ama çoğu kez çok yanlış
anlamlarıyla tartışılmasını da beraberinde getirmektedir. Bu durumda, herhangi
bir tartışmaya birazcık girmek bile, öncelikle o yaygın ve yanlış kavramların
eleştirisini gündeme getirmeyi gerekli kılmaktadır.
Örneğin Marksizm kavramını, yıkılmış bürokratik
diktatörlükler ve ortadaki ruhsuz ve bürokratik örgütlerin görüşleri anlamında
kullanmak başkadır; bunların fiilen baskı altına alıp sapkınlık olarak görüp
dışladıkları, düşman gördükleri ve ezdikleri teorik görüşler anlamında
kullanmak başkadır. Birinci anlam yaygın ve egemendir ama doğru değildir;
ikinci anlam doğrudur ama bilinmez ve kullanılmaz.