2 Haziran 2015 Salı

Seçimler Üzerine Başka Bir Akıl Yürütme ve Öngörü

Seçime beş gün var. Şimdiden bir öngörüde bulunmak anlamsız görülebilir. Ama biz aynı zamanda deneysel sosyoloji yapıyoruz. Bu nedenle hata yapmaktan korkmadan öngörülerimizi paylaşalım ki nerelerde yanlış yaptığımız daha iyi görülebilsin.
Kişisel kanımız HDP’nin yüzde on barajını aşacağıdır.
Bu kanıya istatistiklerle ya da sokaktaki gözlemlerimizle ulaşmış değiliz. Aslında onların fazla bir anlamı olduğunu da pek düşünmüyoruz. Bizim sosyolojiden anladığımız anketler değildir. Amerikan sosyolojisi, sosyolojiyi bir araştırma teknikleri sorununa indirger. Biz ise, Marksizm’den başka sosyoloji tanımıyoruz. Toplumsal güçlerin konum ve çıkarlarıyla açıklamaya çalışırız toplumdaki değişmeleri.
Bu nedenle, bu sonuca güçlerin çıkarlarından ve konumlanışlarından hareketle varıyoruz. Zaten seçimler genellikle güçlerin konumlanışlarının sandığa yansımasıdır; güçlerin konumlanışları seçimlerin sonucu değil.

1 Haziran 2015 Pazartesi

Seçimler, CHP’liler, Matematik ve Tutsak Açmazı

“- Bakın Engin bey, kesinlikle güvenmiyorum. Bu HDP’nin barajı aşıp Meclis’e girince AKP ile ortaklık kurmayacağına inanmıyorum, güvenmiyorum. Siz bilerek mi buna alet oluyorsunuz? Bence öyle. Niye böyle yapıyorsunuz? Bakın bir daha söylüyorum. Güven- mi-yo-rummm...
Yumuşak başlayıp gitgide sertleşen bu sözlere ne diyebilirim? Denebilecek tek cümleyle cevap verdim:
- Öyleyse siz de HDP’ye oy vermeyin hanımefendi…
Telefonun öbür ucundan hıçkırığa benzer bir cevap geldi:
- Ama o zaman AKP tek başına iktidar olacak, Tayyip de başkan…
Sustum…”
Aydın Engin’in yazısından
Biz matematikçi değiliz. Ortaokul ve lisede öğrendiklerimizi bile unuttuğumuzdan, bilgimiz dört işlem düzeyinde bile değildir. Bayağı kesirlerle nasıl işlem yapıldığını bile unuttuk. Ama bu seçimler tekrar basit de olsa matematik üzerine biraz düşünmeyi gerekli kılıyor.

31 Mayıs 2015 Pazar

Gezi’nin Nedenleri ve Yapısı Üzerine Marksist Bir Açıklama

Gezi üzerine yazına baktığımızda, ortada övgüden başka bir şey görülmemektedir. Halbuki Gezi’nin övülmeye değil eleştirilmeye ihtiyacı var.
Gezi esnasında yazdığımız yazılar olayların dumanı tüterken yapılmış eleştirilerdir aynı zamanda.
Gezi esnasında yazdığımız yazıların ana temalarından biri Gezi’nin Kürt hareketi ile buluşması üzerinde yoğunlaşıyordu. Gezi’ye dönüyor, Kürt hareketini kazanması ve etkilemesi gerektiğini; Kürt hareketine dönüyor Gezi’yi nasıl kazanabileceğini, nasıl etkileyebileceğini anlatmaya çalışıyorduk.
Bu seçimlerde bu buluşma ilk kez sınırlı da olsa gerçekleşecek gibi görünüyor. Bu buluşmayı engellemeye yönelik olarak kurulmuş bulunan “Birleşik Haziran Hareketi” amacına ulaşamadı ve içinden çok geniş bir kesim, HDP’yi destekleme ve oy verme eğilimi gösterdi. Keza Gezi’nin en ileri, en iyi unsurları; HDP’yi destekliyor.
Benzer şekilde Gezi, Kürt Hareketi’nin de “ilkel milliyetçilere” bağımlılığını ve mahkûmiyetini zayıflattı ve Kürt Hareketinin en ileri unsurları “Türkiyelileşme” projesini güçlendirdi.
Bu ittifak, henüz geniş kesimlere yayılmamış bu haliyle bile ilk zaferini, muhtemelen önümüzdeki 7 Haziran seçim/referandumunda elde edecektir. Gezi’nin ikinci yılında geç gelmiş bir başarısının arifesinde bulunduğumuz söylenebilir.

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Erdoğan Neden Kaybedecek?

Topu topu iki yıl geçti Öcalan’ın Diyarbakır’da Newroz alanında mesajının okunmasından ve “Barış Süreci”nin başlamasından beri. O tarihlerde yazdığımız bir seri yazıya “Ortadoğu Devrimi Başladı”  diye bir başlık koymuştuk.
Bugün geriye bakınca ağır ağır gelişen bir devrim süreci daha iyi görülüyor. “Ortadoğu Devrimi”nden dünyanın anladığı, “Arap Baharı”. Bu, dünyanın henüz göremediği bir devrim süreci.
Biz o yazıyı yazdığımızdan beri iki büyük alt üstlük oldu. Yazımızın mürekkebi kurumadan, Türkiye’deki Aleviler ve Laik şehirliler Erdoğan’a karşı Gezi Ayaklanmasını gerçekleştirdiler. Bir yıl sonra Kürtler Kobani için ayaklandılar ve ardından Kobani Zaferi kazanıldı.
Bu iki ayaklanma da hem dünyanın hem de bu ayaklanmaların aktörlerinin dünyayı kavrayışında derin değişikliklere yol açtı.
Ama bu iki ayaklanma da, henüz birbiriyle senkronize değildi ve birbirinden kopuk hatta belli bir ölçüde birbirine karşı şerbetli (bağışıklıklı) kalmıştı.
Şimdi 7 Haziran seçimlerinde bu iki ayaklanma, bu sefer bir arada ve senkronize olarak seçim sandığı aracılığıyla bir üçüncü “ayaklanma”ya hazırlanıyor.

28 Mayıs 2015 Perşembe

HDP’ye Barajı Ancak Erdoğan Aşırtabilir

Kişisel kanım, HDP’nin şu an yüzde onu aştığı yönündedir.
Kürtlerin oyları ve yüzde biri zor bulan, liberal, sosyalist, demokrat denebileceklerin oyları bunlara ek olarak çok cüzi miktarda CHP’lilerden gelecek stratejik oylar; AKP’lilerden gelebilecek Erdoğan’a ders verme oyları veya sandığa gitmemeler vs., hepsi bir arada HDP’nin yüzde onu aşmasını sağlamaktadır.
Ancak HDP yüzde 10’u aşmakla yüzde 10’u aşamaz. Karayılan’ın da dediği gibi, gerçek Baraj yüzde 12 civarındadır. En az yüzde 12’lik bir oy AK Parti hükümetinin hilelerle örtemeyeceği bir şekilde, HDP’nin barajı aşmasını sağlayabilir.
Soru şudur: HDP yüzde 12’yi aşabilecek midir?
Ve biraz düşünülürse şöyle bir denklemin ortaya çıktığı görülür. HDP’nin yüzde 12’yi ancak büyük bir kıta kayması ile aşabilir. Ama bu kıta kayması gerçekleşirse, HDP yüzde 12’nin çok üstüne çıkar.