Bugün en azından 15 Temmuzdan beri, ister “Darbeci”, ister “Fetöcü”,
ister “PKK destekçisi”, ister “Terörist” vs. gibi gerekçelerle işinden atılmış,
tutuklanmış, malına mülküne el koyulmuş,
aileleri ve yakınlarıyla birlikte milyonlara varan yurttaş eşi görülmemiş bir mağduriyet
yaşıyor.
Ama kimse bu mağduriyet yaşayanların bir araya gelmesi ve
birlikte mücadeleye girmesi üzerine kafa yormuyor. Hatta bizzat bu mağduriyeti
yaşayanlar bile. Bunu bizzat Barış İçin Akademisyenler’de bile gözlemek mümkün.
Herkes kendi mağduriyeti ile ilgili, tıpkı “Herkesin #HAYIR’ı kendine” anlayışı
gibi.
Ama sorun sadece bu kadar da değil. Herkes referandum
sonuçlarına odaklı bir bekleme
içinde. #HAYIR propagandası ve kampanyaları yapmanın beklememe olduğu sanılıyor. Dolayısıyla temporal olarak referanduma
odaklılık, toplumsal muhalefeti felç ediyor ve eğer böyle devam ederse, tam da
bu nedenle, her şeyi referandum atına oynama nedeniyle, referandum büyük
olasılıkla kaybedilecektir.