Sadece korku değil, cesaret de bulaşıcıdır. Ama sadece korku
ve cesaret değil, rehavet de bulaşıcıdır.
#HAYIR diyenlerin son bir ay içinde yenilgi ve sinmişlik
psikolojisini üzerlerinden atarak, önce sosyal medyada ve sonra da gerçek
hayatta daha görünür ve cesur olmaları dengeleri değiştirmeye başladı ve bunu
elbet AKP ve Erdoğan’ın duyargaları (Anket şirketleri başta olmak üzere örgütten
gelen diğer yankılar) tespit etmekte gecikmedi.
Bunun üzerine önce yangından mal kaçırırcasına Meclis’ten
geçirilen değişiklik bekletilmeye başlandı.
Şimdi de RTE bekletiyor ve o kanattan, “yol yakınken geri dönülsün, referandumdan vazgeçilsin” türünden yazılar
çıkmaya başladı.
“Ankara Kulisleri”
veya “AKP çevreleri” ile ilişkisi olan yazarların oralarda referandumdan vazgeçilmesi
üzerine ciddi olarak düşünüldüğü yönündeki yazıları son günlerde epeyce artmış
bulunuyor.
Örneğin Fehmi Koru’nun bugünkü yazısının başlığı: “Her geçen
gün tereddütler artıyor… Referandum yapılmasa olmaz mı?”.
Birkaç gün önce de, önde gelen AKP’lilerin arasında eş dost
arasında ve gizli kalmak şartıyla yapılan bir mini referandumda #Hayır oyu
çıktığını yazmıştı.
Değişen bu rüzgârı zaten havadan koklamak da mümkün. Elbet
herkes de benzer değişimi hissetmekte.
*
Ancak biz, bu tür haberlere bağlı olarak, #HAYIR cephesinde
bir rehavet iklimi oluştuğunu hissediyoruz.
30 Aralık tarihli “Yaklaşan
Felaket ve Kurtulma Çareleri (1)” başlıklı yazıyı yazdığımızda ortalıkta
tam bir yenilgi, moral bozukluğu havası vardı. Reina Katliamı, bu sıkışmışlık
duygusunu zirveye taşıdı.
9 Ocak’ta “Yaklaşan Felaket Nasıl Durdurulabilir? Somut
Bir Öneri: #Hayır” başlıklı yazıyı yazdığımızda ise, havadaki moral
bozukluğu ve yenilgi duygusunun yerini “yenileceksek
de mücadele ederek yenilelim, postu ucuza vermeyelim” kararlılığı almaya
başladı.
Ve sonrasında da #HAYIR’ın kazanabileceği hatta kazanacağı
duygusu güçlendi.
Ama özellikle son bir haftadır, kazanılacağına adeta kesin
gözüyle bakılmaya başlandı ve “Ankara kulisleri” haberleriyle birlikte bir rehavetin
yayıldığı görülüyor.
Bu nedenle, bugün aslında #HAYIR girişimlerinin örgütlenme
sorunları üzerine yazmayı planlamışken, rehavete karşı bir şeyler demek ve
uyarmak gereğini hissettik.
*
Su uyur Erdoğan uyumaz.
Erdoğan karşısında rehavet en büyük tehlikedir.
Tarih kazanılmış zaferlerin rehavet sonucu kaybedildiğinin
örnekleriyle doludur. Bunların en bilineni ilk Müslümanların kazandıkları Uhud
savaşını, okçuların Muhammet’in kesin yerini terk etmeme direktifine rağmen,
rehavete kapılıp terk etmeleri sonucu yitirmeleridir.
Unutmayalım. Bugün #HAYIR bir isyandır. Nesnel anlamı budur.
İsyanın ise bir tek kuralı vardır. Karşı tarafın toparlanmasına, nefes almasına
imkân vermeden sürekli hücum. Hatta bunu bizzat bizlere Erdoğan göstermiştir.
Partisi içindeki muhaliflere, Fetullahçılara, Kürtlere, demokrat ve liberallere
soluk aldırmadan üst üste saldırdı ve saldırıyor. Bu sayede dağıtıyor ve korku
iklimini egemen kılıyor.
*
Erdoğan şimdi kendi oyununa gelmektedir ve kendi hareket
alanını bizzat kendisi kısıtlamış bulunmaktadır.
En küçük bir zaaf, kararsızlık ve güçsüzlük işareti
verdiğinde, yani bir geri adım attığında; örneğin referandumdan vazgeçtiğinde,
bunun sonu mahkemelerde bitecek bir düşüşün başlangıcı olabileceğini çok iyi
bilmektedir. Onu böylesine bir düşüşten sadece muhalefetin kararsızlığı ve
solun “öğrenilmiş mağlubiyet sendromu” kurtarabilir.
Bu nedenle muhtemelen her şeyi göze alarak referandum kararı
verebilir.
Ama aynı zamanda bu kararlığıyla, ekonomik veriler #HAYIR’ı, korku ise Evet’i güçlendiriyor denklemine
uygun olarak; kendisi gibi Suriye’de köşeye sıkışmış; Bab’tan nasıl çıkacağının
derdine düşmüş devlet ve ordu içindeki, kendilerinin “Beka Sorunu”nun ülkenin “Beka
Sorunu” gibi algılayan ve sunan inkârcı ve ırkçı güçlerle de kader birliği
içinde, her türlü şiddet ve provokasyonu deneyecektir. Örtülü ödenekler,
istihbarat organlarının tüm kirli ilişkileri; mafyalar; örgütlediği Osmanlı
Ocakları gibi çeteler emrine amadedir.
Ve karşısında şimdiden kararlı durulamazsa, şimdiden
kazanılıyor görünen #HAYIR sonuçlu referandum kaybedilebilir.
*
Ama Erdoğan aynı zamanda kendi cephesini güçlendirmek, zaman
kazanmak, güçleri toparlamak için geri adım da atabilir. Yani referandumdan var
geçebilir veya başka bir yol arayabilir. Bu onun hedeflerinden vazgeçtiği
anlamına gelmez. Sadece yeni bir saldırı için güçlerini toparlamak ve cephesini
genişletmek için geri çekildiği anlamına gelir. Suriye’de Rusya’ya yanaşması,
Putin’den özür dilemesi, sıkıştığında bu tür bir davranış gösterebileceğini de
olası kırıyor.
Bu takdirde de rehavet en büyük tehlikedir.
7 Haziran’dan sonra Baykal’la görüşerek karşı cepheyi nasıl
dağıttığı unutulmamalıdır.
Erdoğan geri adım attığı takdirde bir saniye bile durmadan
onun derhal istifasına yönelik bir hareketin nasıl başlayabileceği ve
örgütlenebileceği üzerine şimdiden düşünmek ve Erdoğan’a soluk aldırmamak
gerekir. 7 Haziran ve sonrası; darbe teşebbüsü sonrası Erdoğan’ın yaptıkları
bizlere nasıl yapmamız gerektiğini göstermektedir.
Erdoğan gidecek ve gitmeli. Baş sorun, sorunların sorunu
Erdoğan’dır.
İster referandumdan #HAYIR çıksın, ister Erdoğan geri adım
atıp Referandumdan var geçsin her halükarda Erdoğan’ın anayasa ve kanunlar dışı
fiili darbe rejimine son verip, Erdoğan’ı mahkemeye çıkarıncaya kadar en küçük
bir gevşemeye, rehavete yer yoktur.
Her kim ki, Erdoğan’ın uzattığı eli tutar; her kim ki “ülkenin
selameti” gibi gerekçelerin ardına gizlenip Erdoğan’a soluklanma ve güçlerini
tekrar toparlanma fırsatı sunar o en büyük tehlikedir.
*
Ama şu an acil ve asıl sorun, henüz referandum
kazanılmamışken veya ertelenmemişken, yani henüz ortada fol yok, yumurta yokken,
bu olasılıkların görülmesinin yarattığı rehavettir.
Dikkat edin, artık hiç kimse, nasıl olur da güçleri bir
araya getirebiliriz; nasıl olur da bir tek #HAYIR etrafında milyonlarca insanı
seferber edebiliriz diye kafa yormuyor artık.
Herkes “herkesin
#HAYIR’ı kendine” havasına girmiş durumda. Okçular mevzilerini terk etmiş
bulunuyor.
#HAYIR baylar. Fehmi Koru ve benzerleri gibi, “Erdoğan
referandumdan vazgeçsin olağana dönelim” havasına girmek yok.
Olağanüstü hal olağan halimizdir.
Erdoğan referandumdan vazgeçse de #İstifa etmeli ve OHAL
rejimi kalkmalıdır.
Erdoğan Referandum’a gitmeyi kabul ettiği takdirde de #İstifa
etmeli ve OHAL kalkmalıdır.
Muhalefet bu açık tavrı koymalıdır.
Erdoğan elbet #İstifa etmeyecektir. Ama politikada bir
talebin ortaya atılmasının, bir hedefin açıkça ortaya koyulmasının büyük önemi
vardır. Çünkü bir konuda hiçbir şey söylenmediğinde, kendinizi bağlamış olursunuz.
Onu zımnen olağan kabul etmiş olursunuz. Yarın baş kaldırmak için gerekçeniz
olmaz ve size karşı kullanılır.
*
Ayrıca bu talep ve hedefin ileni, Erdoğan’a soluk alma
fırsatı vermez ve onu sürekli savunmada kalmaya zorlar; hareket alanını
kısıtlar.
Muhalefet şimdiden Erdoğan’ın hem yargıç hem savcı olarak bu
referanduma gitmesini hedef almalıdır.
#HAYIR’a odaklanmak bile, Erdoğan’a karşı mücadeleyi
referandum sonrasına ertelemek anlamına gelmektedir. Erdoğan sürekli savunmada
kalmaya zorlanmalıdır. Bunun ilk adımı, Erdoğan ve hükümetin istifası,
referandumun tarafsız bir hükümetin varlığı koşullarında yapılmasıdır. Bu talebi
açıkça ortaya koymadan Referandum’a yönelmek politik olarak intihar anlamına
gelir.
Muhalefet partileri şimdiden #HAYIR çıktığı takdirde Erdoğan’ın
istifa etmesi gerektiğini; hatta şimdiden referandumun tarafsızlığını sağlamak
için Hükümet ve Erdoğan’ın istifa etmesi gerektiğini açık talepler olarak
ortaya koymalıdırlar.
O halde Rehavete yer yok.
Erdoğan istifa etmeli, OHAL kalkmalı.
Şimdi acil olarak öne bu hedefler çıkarılmalıdır.
Referandumu olağan ve meşru kabul eden sırf #HAYIR’a yönelik
bir çalışma ve politik hat yenilgi getirir.
Erdoğan’a referanduma kadar olan dönemde istediği alanda at
koşturma olanağı sağlar.
Erdoğan’ın politik hareket alanı kısıtlanmadan provokasyonları
engellenemez ve azaltılamaz.
Beklemek, rehavete kapılmak intihardır.
Demir Küçükaydın
7 Şubat 2017 Salı
@demiraltona
Yazılarımız şu adresteki blogta bulunuyor:
Videolarımız şu adreste:
Yazılarımızı ayrıca ses dosyası olarak şurada paylaşıyoruz.
Direk podcasttan veya indirerek dinlemek mümkün.
Kitaplarımız buradan indirilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder