Bu hafta sonu Diyarbakır’da “Demokratik İslam Konferansı” toplanıyor. Bu vesileyle Demokrasi ve
İslam ilişkisini sosyolojik, yani Marksist kavramlara ele alıp incelemeye ve
Konferansın somut anlamını kavramaya çalışalım.
Allah’ı fizik veya metafizik bir olgu olarak (Allah var
mıdır? Varlığı kanıtlanabilir mi? İnsan yaratılmış mıdır yoksa maymundan mı
gelmiştir?) veya epistemolojik bir sorun (Allah’ın varlığı kanıtlanabilir mi?
Akıl mı inanç mı?) olarak veya hukuki bir sorun (yani bir inanç ve vicdan
hürriyeti sorunu) olarak ele almak, kavramsallaştırmak tam da Aydınlanma’nın
Din ve Allah kavramlarıyla düşünmenin tam kendisidir.
Diğer bir ifadeyle sosyolojik
(toplumsal) bir olguyu, fizik,
epistemolojik veya hukuki
kavramlarla ele alıp tanımlama girişimi olmaktan öteye gitmezler. Ama bu
girişimin kendisi sosyolojik olarak bir dinin, yani modern toplumun dininin,
yani Aydınlanma ve onun karşı devrimci biçimi olan ulusçuluğun din kavrayışı ve
tanımlamasından başka bir şey değildir.