Dün akşam, Kadıköy, Yeldeğirmeni’ndeki “İşgal Evi” Don
Kişot’ta, İhsan Eliaçık’ın “İslam ve
Mülkiyet” konulu söyleşisi vardı. Buz gibi havaya rağmen küçük salon tıklım
tıklım doluydu. Toplantıyı tertipleyen arkadaşlar konuyu seçerlerken muhtemelen,
Don Kişot’taki “işgal Evi”nin, mülkiyet hakkına bir tecavüz olarak
değerlendirilebileceği gibi bir kaygıyla davranmış olmalıydılar. Gerekçesi ne
olursa olsun, isabetliydi ve güzel bir toplantı oldu. “Roket soba” henüz hala
verimli çalışamadığı; salonun deliklerinden buz gibi hava girdiği için buz gibi
salonda; geçen yazın Gezi Günlerini aratmayan sıcak bir atmosfer vardı ve “Gezi
Ruhu”nun, henüz ölmediği ve yaşadığı, hissediliyordu.
Toplantıda konuşulanların yol açtığı kimi düşüncelere
geçmeden önce, Don Kişot “işgal evi” hakkında kısa bir açıklama yararlı
olabilir.
*
Don Kişot “işgal evi”, aslında bir işgal evi değildir.
Müteahhidin biri, 15 kadar önce, oraya bir apartman dikmeye kalkmış ve aynı binayı
birbirinden farklı beş kişiye satmış. Yani dolandırıcılık yapmış. Sonra da
inşaat öyle yarım kalmış. Bina yıllardır yarım kalmış bir inşaat olarak öylece
duruyormuş ve adeta bir çöplüğe dönüşmüş.