Öcalan’ın talihi ve aynı zamanda talihsizliği şudur: bu güne
kadar onu eleştirenler, ister PKK’dan ayrılmış olsunlar; ister son lobi
tartışmasında olduğu gibi kimi Kürt, Ermeni veya Türk vs. başka aydınlar olsunlar;
hiçbiri onu daha ileri ve tutarlı demokrat bir noktadan eleştirmemektedirler.
Öcalan’ın teorisi, kavramları ve programı demokratik bir ulusçuluğa da
dönüşebilir; bugünkü gerici ulusçuluğa taze kan da olabilir. Sonucu demokratik
bir hareketin gücü belirleyecektir. Ama demokratik bir ulusçuluğun neredeyse
bulunmadığı; bu yönde en küçük bir baskıyı ve eleştiriyi hissetmediği bir
noktada Öcalan’ın bulunduğu yer hepsinden ileridir.
Radikal demokratik bir ulusçuluğun ve eleştirinin olmaması
aslında Kürt hareketi ve Öcalan’a karşı korkunç bir kötülüktür; onun kendisini
geliştirmesini engellemektedir.
Örneğin PKK’dan ayrılan muhalifler veya Beşikçi gibi aydınlar,
Öcalan’ı daha demokratça değil, daha gerici milliyetçi bir noktadan
eleştirmektedirler. Öcalan’ı bir Kürt devleti kurma amacı gütmediği veya bu
amaca uygun davranmadığı noktasından eleştirirler.