Bu Sempozyumun[1] konusu, resmen ifade edildiği biçimiyle, Gezi değil, Marksizm’dir. Yani, yine Marksizm’in kurucularının tanımlamasıyla, konusu
Toplum ve onun Tarihi olan Bilimdir.
O bilimin konusu olan Olaylar (burada
Gezi) değildir.
Konu bilim
olunca, kavramların tartışılması önem
kazanır. En azından olgulara ilişkin olarak aynı şeylerin bilindiği varsayılır.
Bu bilinenlerin nasıl kategorize edileceği, sınıflanacağı, iç bağlantıları ve
nedenleridir konu.
Toplantının başlığının formülasyonuna göre, bilimin (Marksizm’in)
kavramlarının Gezi örneğinden hareketle bir kontrolünün, bir sağlamasının yapılması
beklenmektedir.
Ancak gerek konuşmacıların listesinden, gerek deneylerden
tahmin edebiliyoruz ki, burada Marksizm
değil, yani onun kavramları; bu kavramların Gezi olayını anlamaya uygun
olup olmadığı; değiştirilmeye ve geliştirilmeye ihtiyaç duyup duymadığı değil; Gezi olayları tartışılacaktır. Gelenler
de muhtemelen bu beklentiyle geleceklerdir.[2]
Bunu bizzat konuşmacıların listesinden bile çıkarmak mümkün.
Konuşmacılar arasındaki özellikle akademik kökenli olan arkadaşların veya o
kimliğiyle tanınanların neredeyse tamamı kendini Marksist olarak tanımlamayan
arkadaşlar. Marksist olmayan bir insanın Marksizm’in kavramlarını
dakikleştirmek ve sağlamak gibi bir derdi de olmaması gerekir.