7 Kasım 2015 Cumartesi

Bu Yazı 17 Haziran’da Yazılmıştı (“HDP’nin Yapması gerekenler”)


Araçların, organların yapıları (anatomileri) ve işlevleri (görevleri, fonksiyonları) arasında zorunlu bir ilişki vardır. Bu toplumsal araçlarda, örgütlerde ve organlarda da böyledir.
Bu nedenle de Marks, binlerce yıldır ezen küçük bir azınlığın iktidarını korumak üzere geliştirilmiş devlet cihazını ezilenlerin kullanamayacağını, onu parçalaması gerektiğini yazmıştı.
Bugün var olun devlet cihazı ezilenler için kullanılamaz. Kullanmaya kalkanı o kullanır. Bırakalım devlet cihazını bir yana, HDP’nin ele geçirdiği belediyelerde bile, ömrünü dağlarda veya hapishanelerde geçirmiş nice savaşçının, kısa zamanda belediyeler tarafından ele geçirildiklerini; birer bürokrata dönüştüklerini görüyoruz.

5 Kasım 2015 Perşembe

HDP’nin Özeleştirisi, Yeniden Yapılanması ve Demirtaş

HDP yöneticilerinden Ayhan Bilgen’in şu sözleri çok önemlidir ve yol gösterici olmalıdır:
Siyasette rakibinizin gücü sizin zaaf ve zayıflığınızın mazereti olamaz. Güçlü bir özeleştiriyle yeniden yapılanma çalışmalarına başlamalıyız. Cezaevlerinde, ülke dışında özgürlük, barış isteyenlere, fedakâr halkımıza layık sonuç elde edemedik. Toplumsal siyaset sandıkta bitmez başlar.”
Bu vesileyle “özeleştiri” ve “yeniden yapılanma” çalışmasının nasıl olması gerektiğine dair birkaç öneri yapalım ve önerilere uygun örnekleri sunalım
Birincisi, her özeleştiri aslında bir eleştiri olmak zorundadır. Çünkü özeleştiri özünde bir sorunun nedenlerini araştırmak ve ortaya çıkarmaktır; eleştiri konusu olan kişiler değil; anlayışlar, yöntemler, ilkeler, kavramlar, genellemelerdir ve öyle olmalıdır. Bizlerin kişilerle sorunu olmaz. Özeleştiri bir günah çıkarma ayini değildir.

3 Kasım 2015 Salı

Öcalan’dan Haber Var: Öcalan’ın Durum ve Süreç Hakkında Görüşleri

Dün akşam bir arkadaştan, ilişiğinde birçok Twitin resmi (screenshot) olan bir mail geldi.
Resimlerdeki Twittler, yanılmıyorsam şu an hapiste bulunan, Özgür Gündem yazarı Özgür Amed’in hesabı üzerinden yollanmıştı. Özgür Amed kendi yazamayacağına göre, belli ki onun hesabı üzerinden kamuoyunu bilgilendirmek için atılmışlardı.
Bu mesajlar İmralı’da tecritte bulunan Öcalan’ın, muhtemelen diğer mahkûmlara yolladığı mektup veya haberlerden derlenmiş bilgiler içeriyordu.
Elbet, çok dolaylı bir aktarma oldukları için yüzde yüz otantik değildirler ve onları okuyup özetleyen ve aktaranların anlayışlarını; okuyup aktarılma koşullarının yarattığı sınırlamaları; Twitter’in 140 harf sınırlamasının zorunlu kıldığı kısaltmaları vs. de yansıtıyorlardır.
Ancak Öcalan’ı biraz tanıyanlar, kitaplarını, yazılarını biraz okumuş olanlar, bu mesajlarda özetlenen görüşlerin Öcalan’ın görüşleri olduğunu tahmin edebilirler. Bu nedenle,  Twitlerde özetlenmeye çalışılanlar Öcalan’ın görüşleri hakkında yine de bir fikir verir.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Seçim Sonuçları ve Metodoloji

Seçimler üzerine değerlendirmeler yapılırken çok temel bir metodolojik yanlış yapılıyor. Seçimler bir savaş, bir mücadele içindeki güçlerin o sıradaki güç ve konumlanışlarının anlık bir fotoğrafı olarak değerlendirilmiyor; seçimlerin kendisi bizzat savaşın kendisi olarak görülüyor.
Buna bağlı olarak da seçim analizleri savaşan temel toplamsal güçlerin çıkar, konumlanış, strateji ve taktiklerine göre değil; alınan oylara, kayıplara ve kazançlara göre yapılıyor.
Sonra da bu temel yanlışa bağlı olarak bu kayıp ve kazançların hangi baskılar, hangi seçim taktikleri, hangi aday seçimleri vs. ortaya çıktığına ilişkin açıklamalar yapılıyor. Örneğin AK Parti’nin baskıları terörünün seçim sonuçları üzerindeki etkilerinden hareketle sonuçlar açıklanıyor.

1 Kasım 2015 Pazar

Seçim Günü, Seçim Sonrasına İlişkin Düşünceler

Seçim sonuçları ne olursa olsun, temel sorun aynı kalacaktır: Erdoğan. Yani “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi”. Erdoğan diktatörlük yolunda çok büyük mesafeler kat etti ama hala tam olarak istediği noktaya erişebilmiş değil. Buraya erişip erişemeyeceği ise muhalefetin nasıl politikalar izleyeceğine; ama her şeyden önce de HDP’nin politikalarına bağlı.
Erdoğan hedefine ulaşırsa, sonraki mücadeleler çok acılı ve uzun olacaktır.  Ama Erdoğan’ın bu gidişi engellenebilirse, bu engellemeden alınan güçle barış ve demokrasi yönünde önemli mesafeler kat edilebilir.
O halde, seçim sonuçları, özünde sadece bu mücadelenin daha elverişli veya elverişsiz koşullarda verilmesini belirleyecektir. Ama seçimlerden başarıyla çıkılsa bile, mücadelenin sonucu izlenecek politikalar bağlıdır. 7 Haziran kazanılmış bir seçimin bile nasıl bir yenilgiye dönüşebildiğinin çok önemli bir örneğidir. 1 Kasım da, eğer seçimlerde istenen başarı kazanılamasa bile, zafer kazanılmamış bir seçimin nasıl bir zafere dönüşebildiğinin bir örneği olabilir.