Araçların, organların yapıları (anatomileri) ve işlevleri (görevleri, fonksiyonları) arasında zorunlu bir ilişki vardır. Bu toplumsal araçlarda, örgütlerde ve organlarda da böyledir.
Bu nedenle de Marks, binlerce yıldır
ezen küçük bir azınlığın iktidarını korumak üzere geliştirilmiş devlet cihazını
ezilenlerin kullanamayacağını, onu parçalaması gerektiğini yazmıştı.
Bugün var olun devlet cihazı
ezilenler için kullanılamaz. Kullanmaya kalkanı o kullanır. Bırakalım devlet
cihazını bir yana, HDP’nin ele geçirdiği belediyelerde bile, ömrünü dağlarda
veya hapishanelerde geçirmiş nice savaşçının, kısa zamanda belediyeler
tarafından ele geçirildiklerini; birer bürokrata dönüştüklerini görüyoruz.
Bu nedenle, Duran Kalkan’ın HDP’nin
hükümete katılmasının yanlış olacağı şeklindeki uyarısı yerindedir.
Ancak HDP aynı zamanda seçim
başarısıyla önemli bir güç ve mevzi elde etmiştir ve bunu da akıllıca
kullanarak; mücadelenin yeni zaferler elde etmesine veya daha elverişli
koşullarda; daha barışçıl biçimler içinde yürümesine daha büyük katkılar
yapabilir.
Hükümet kurulması konusunda
ağırlığını ve gücünü şu veya bu yana koyarak politik gelişmeleri etkileme
olanağı vardır. Bu olanağı kullanmak, bu devlet cihazının ezilenler için
kullanılamayacağı gerçeğiyle çelişmez.
Bunu şöyle örneklemek mümkündür.
Örneğin bir devrimci parti, seçimlerde kendisine verilecek oyların karşı
tarafın işine yarayacağı durumlarda pek ala, daha az kötüye, örneğin bir sosyal
demokrat partiye vs. oy verilmesini isteyebilir. Oy verilmesini isterken de
onun karakteri konusunda susması veya oy verilmesini istediğini olduğundan
başka göstermesi gerekmez.
Benzer şekilde şu veya bu hükümete
dışarıdan koşullu destekler vererek veya vermeyerek; hem kendisi için daha
geniş bir hareket alanı sağlayabilir; hem de daha gerici ve anti demokratik
olanın zayıflamasına katkıda bulunabilir.
*
HDP seçimlerden beri, hükümet arayışları
konusunda sadece genel sözler etmiş ve her türlü teklife açığız gibi, inisiyatifi
karşı tarafa bırakan bir çizgiyi benimsemiş bulunuyor.
Kanımızca bu yanlıştır. HDP inisiyatif
göstermelidir. Ancak elbet inisiyatif göstermek için önce acil görevlerin;
yakalanacak an halkanın doğru tanımlanması gerekir.
Bugünün en acil görevi, Erdoğan -
Ergenekon ittifakını tecrit ederek etkisizleştirmektir. İkisi kader ortaklığı
içindedirler. Yenilgilerinin yok oluşları anlamına geleceğini bilmektedirler.
İkisi de boğazına kadar suça batmıştır. Bu durumda her
şeyi yapabilirler ve yapabilecek operasyonel güçleri bulunmaktadır.
Bu şer ittifakına kısaca Erdoğan dersek, Erdoğan’ın elindeki para ve devlet gücünü kaybetmemesinin tek yolu vardır: hükümet kurulmasını engellemek ve bir erken seçime gitmek. Erken seçime gidişle birlikte de HDP üzerinde provokasyonları arttırmak; ateşkese son verip, savaşı başlatmaktır. Hatta Suriye’ye girmektir. Sonu gelenler sonlarını hızlandıracak bu tür çılgınlıkları her zaman yaparlar.
Bu şer ittifakına kısaca Erdoğan dersek, Erdoğan’ın elindeki para ve devlet gücünü kaybetmemesinin tek yolu vardır: hükümet kurulmasını engellemek ve bir erken seçime gitmek. Erken seçime gidişle birlikte de HDP üzerinde provokasyonları arttırmak; ateşkese son verip, savaşı başlatmaktır. Hatta Suriye’ye girmektir. Sonu gelenler sonlarını hızlandıracak bu tür çılgınlıkları her zaman yaparlar.
O halde Erdoğan’ın
etkisizleştirilmesine yönelik bir hükümet kurulması ve Meclis’te Erdoğan’ın
elini kolunu bağlayacak yasaların acilen çıkarılması en acil görevdir.
Bunu yapabilecek tek kombinasyon da,
şimdilik HDP’nin dışarıdan desteklediği bir CHP-MHP koalisyonudur.
MHP ise HDP’nin içinden veya dışarıdan
desteklediği koalisyonu reddederek aslında AKP ile bir koalisyonu arzuladığını
dile getirmiş bulunmaktadır. AK Partiye koşul olarak sunduğu ise, Erdoğan’ın
etkisizleştirilmesidir.
MHP bu tavrıyla aslında hükümet
kurulmasını engelleyerek Erdoğan’ın Erken seçim kararı alması için yolları
döşemektedir.
MHP’nin bu tavrının aslında Erdoğan’a
hizmet ettiğini göstermek, MHP’yi teşhir etmek için bu noktada HDP bir aktif
hamle yapabilir. Bunun için geri atım atması gerekmektedir. HDP ancak geri adım
attığı takdirde ileriye gidebilir.
MHP bilindiği gibi “barış sürecine” son verilmesini istemektedir. Ama barış
sürecine son vermek ateşkese son vermek
anlamına gelmemektedir. Örneğin şimdi “barış süreci” fiilen bitmiş; “tahkim
edilmiş bir ateşkese” geçilmemiş olmakla birlikte, fiilen
ateşkes devam etmekte; yeni cenazeler gelmemektedir.
Bu durumda HDP “Ateşkes” ve “Barış
Süreci” farkı üzerinden MHP’yi teşhir edecek ve köşeye sıkıştıracak
bir hamle yapabilir. HDP, Kürt sorununun çözümünde varoluşuna ilişkin bir
tehlike gören MHP’nin barış sürecini sürdürmemesini anlayabildiğini; “Barış Süreci”nin dondurulması; ama ateşkesi
bozmama; yeni cenazeler gelmemesi karşılığında MHP ve CHP hükümetini
Erdoğan’ın etkisizleştirilmesi ve yasa dışı işlerin kovuşturulması; saraydan
uzaklaştırılması; örtülü ödenek üzerindeki kontrolüne son verilmesi; emeklilere
ikramiye gibi CHP’nin acil programında da bulunan hedeflere yönelik olarak
destekleyeceğini açıkça belirtmelidir.
Yani şu ana kadar dillendirdiği,
“Barış Süreci”nin sürdürülmesi; “tahkim edilmiş ateşkes”e geçilmesi koşulundan,
sadece ateşkesin korunması ama bunun karşılığında Erdoğan’ın iktidardan
uzaklaştırılması; gücünün elinden alınması noktasına geri çekilmeli. Bu geri
çekilişini tüm topluma aktarmalı ve anlatmalıdır.
Böyle bir hamle MHP’yi zor durumda
bırakır. MHP, “şehit cenazeleri”nin gelmesini açıkça ister duruma düşmek
istemeyecektir.
Öte yandan böyle bir hamle AK Parti
içinde başını kaldırmak için Erdoğan’ın mevzi kaybetmesini bekleyenlerin
desteğini alır.
HDP, böyle bir inisiyatif gösterdiği
takdirde, Erdoğan’ın önünü kesebilir.
AK Parti’nin olmadığı bir hükümet
Erdoğan’ın elini kolunu büyük ölçüde bağlar ve hızla etki ve güç kaybına yol
açarak bir süre sonra Erdoğan’a karşı AK Parti içinde de yeni bir cephe
oluşmasını sağlar.
Öte yandan, MHP’lilerin HDP’nin
etkisine CHP’lilerden daha fazla açık olduğu da bir gerçektir. MHP yönetiminin
HDP’ye karşı, tüm kapıları kapayan bir çizgi izlemesinin bir nedeni de MHP’nin
tabanının eskisi gibi özel savaş döneminin yalanlarına fazla kanmayacağı
olasılığının ortaya çıkmış olmasıdır.
Özetle, Barış Sürecini ilerletmekten
Ateşkesi olsun sürdürme hedefine geri çekiliş ve buna bağlı olarak Erdoğan’ı Tecrit; MHP’yi Teşhir
yakalanacak ana halka olmalıdır. Erdoğan demek Erdoğan ve Ergenekon demektir.
Buna IŞİD de eklenebilir. Erdoğan bu Ulusalcı ve “İslamcı” ittifakının
sembolüdür.
*
Böyle bir “geçiş dönemi”ne ihtiyaç
bulunmaktadır. Önemli olan erken seçimin engellenmesi ve Erdoğan’ın gücünün
elinden alınmasıdır.
Bu durumda AK Parti içinde değişim
başlayacak veya AK Parti bölünebilecektir. Böyle bir olasılık durumunda ise,
birçok başka hükümet olasılıkları ortaya çıkar. Bu durumda elbet HDP ateşkesin
tahkimi ve barış sürecinin sürdürülmesi gibi talepleri daha rahat öne sürebilir
hale gelir.
Ateşkesin sürdürülmesi şu açıdan da
çok önemlidir. HDP her ne kadar bir “Türkiye Partisi” olma iddiasında ise ve
böyle olmaya çalışıyorsa da politikaya Ortadoğu çapında bakmalı; stratejisini
öyle belirlemelidir.
Burada ateşkes sürdükçe, Suriye ve
Irak’ta özgürlük hareketinin yeni mevziler kazanması devam eder. Bu da doğrudan
doğruya Türkiye politikasındaki güç dengelerini etkiler.
Oralarda hiçbir halkı ve dini baskı
altına almayan laik ve demokratik bir düzen kurulması bir süre sonra
Suriye’deki Arapların da bu demokratik yönetimi desteklemelerine ve devrimin
tekrar demokratik devrimci bir yörüngeye girmesine yol açar. Bunun için
koşullar olağanüstü uygundur.
Suriye’de devrimci ve demokratik
güçlerin güçlenmesi ise Türkiye’deki politikayı da özellikle HDP’nin gücünü ve
konumunu da olumlu etkiler.
Böylece Erdoğan’ın etkisini
yitireceği koşullarda bir erken seçim bile, HDP’nin çok daha güçlü bir parti
olarak ortaya çıkışının zeminini oluşturur.
17. Haziran. 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder