5 Kasım 2014 Çarşamba

Rojava’yı İşgal İçin Halep Bahanesi

Bu hükümet ve Erdoğan, bir punduna getirip Rojava’yı işgal etme hevesinden ve niyetinden vazgeçmiş değil.
Önceleri Kobani düşsün diye bekliyor, Kobani düşünce de, kamuoyunda oluşacak infial ve tepkiyi ve bunun oluşturacağı baskıyı kullanarak, IŞİD tehlikesini bahane ederek fiilen Rojava kantonlarını “Güvenli Bölge” adı altında işgal etmeyi; böylece Koalisyon’un desteğini almayı planlıyordu.
Kobani’nin direnişi ve sokaklara çıkan yığınlar bu oyunu bozdu.
Bunun üzerine ikinci savunma hattına çekildi.
Ve sonunda Barzani’nin aracılığıyla silah yardımına göz yummak zorunda kaldı.
Artık Kobani’de savaşanlar yeni gelen silahlarla IŞİD karşısında üstünlük kurarken ve muhtemelen bir süre sonra IŞİD Kobani’den çekilecekken Kobani’nin düşmesi artık zayıf ve uzak bir ihtimal.

4 Kasım 2014 Salı

Kürtler, Ortadoğu’nun Geleceği, Tarih ve Marksizm

Gelecek geçmişte yazılır. Geleceğin nasıl şekilleneceği geçmişin nasıl yazıldığına bağlıdır.
Bütün “mitolojik” denen söylenceler birer tarih anlatımından başka bir şey değildir ve bir toplumsal dönüşüm sonucu yerleşmişlerdir. Mitolojiye firen her kahraman, aslında yeni bir tarih yazan ve yeni bir düzenin kuruluşuna öncülük eden bir devrimciden başka bir şey değildir.  İnsanlık henüz soyut düşünme geleneğinin olmadığı zamanlarda bu dönüşümleri somut imgelerle anlatmıştır.
Bütün din kitapları aslında birer tarih kitabıdır. Tevrat çok tanrılı dinler karşısında başka bir tarih yazar. Hıristiyanlık ya da İslam, aynı tarihi alır başka bir şekilde yorumlayarak anlatır. Kuran, Tevrat’ta anlatılan ve o zamanın Arabistan’ında bilinen tarihin, başka bir ışık altında okunması ve yorumlanmasından; dolayısıyla başka bir tarih yazımından başka bir şey değildir. İslam, Kuran’la geçmişi farklı anlatabildiği için geleceği farklı kurabilmiştir.

3 Kasım 2014 Pazartesi

Ciguli, Romanlar, TKP, Kobane, Kürtler ve Marksizm'in Krizi

Ciguli, Romanlar, TKP, Kobane, Kürtler ve Marksizm'in Krizi arasında ne gibi bir ilişki olabilir?
Ciguli bir Romandı. Kobane birden dünyanın gündemine gelmiş bir şehirdir, bu şehir artık Kürtlerin ve de Demokratik özlemlerin sembolü olmuştur. Ciguli’nin ölüm haberi “Kobani İçin Küresel Destek Günü” ve Peşmergelerin Kobani’ye girişiyle aynı gün gazetelerde yer aldı. Bu bir ilişki olarak görülebilir. Ama bu zorunlu ve derinden bir ilişki değildir, tümüyle bir rastlantısaldır. Bunların arasında zorunlu ve derinden bir ilişki var mıdır? Varsa nasıl bir ilişkidir? Bütün bunlar biyolojik ya da fiziksel değil toplumsal olgular olduğuna göre bunları bize ancak Tarih ve Toplum Bilimi (Marksizm) açıklayabilir? Ama Marksizmcin kendisi de bir toplumsal olay olduğundan, kendisinin teorik sorunlardaki krizi de toplumsal bir olay alarak yine Marksizm’in konusuna girer. Yani en azından hepsi toplumsal, sosyolojik (toplum bilimin alanına giren) olaylardır. Konumuz bunun ardındaki görünmez ve derin ilişkilerdir.

31 Ekim 2014 Cuma

29 Ekim 2014 - Bir Kırılma Noktasında Geleceğe İlişkin Projeksiyonlar

Aslında askeri olmaktan ziyade politik ve sembolik anlamı dolayısıyla önemli olan, Peşmergelerin Türkiye toprakları üzerinden, tezahürat nedeniyle,  “6 saatlik yolu 16 saatte alarak” Suruç’a gelişleri bir dönüm noktası veya “kırılma noktası”dır.
Dönüm veya kırılma noktalarında, var olan güçler ve hedefleri üzerine bir “durum değerlendirmesi” yapmak gerekir.
Bu dönüm noktasını mümkün kılan, her şeyden önce PKK’nın Ortadoğu’da bir güç olarak aniden öne fırlamasıydı. Elbette bu öne fırlama, uzun yıllar süren bir birikim ve mücadelenin ürünüydü.
Örneğin PKK’nın ideolojisinde ve pratiğinde tüm dillerden insanların eşitliği vurguları olmasaydı; PKK gerçekten dinler ve inançlar karşısında tarafsız olmasaydı, IŞİD’in Ezidilere, Türkmenlere ve diğer illerden dinlerden insanlara yönelik saldırıları karşısında böyle aktif ve uyanık bir çaba göstermesi, böylesine az güçlerle böylesine büyük başarılara imza atması beklenemezdi.

30 Ekim 2014 Perşembe

ABD’li Generalin Kobani Kehanetleri

Kobane Kuşatmasının başından beri yazdığımız birçok yazıda Kobane’nin düşebileceğine ilişkin ABD generalleri beyanlarının bir durum saptaması değil, birer tehdit olduğunu yazıyorduk.
Örneğin daha birkaç gün önce yazdığımız “Bir Resim İki Haber” başlıklı yazıda, şöyle diyorduk:
“Günlerdir, ABD generallerinin “Kobane düşebilir” beyanlarının bir durum saptaması değil bir tehdit olduğunu, isterse ABD’nin IŞİD’i oraya yaklaştırmayabileceğini ve tek başına YPG’nin bile böyle bir destekle ve silah yardımıyla IŞİD’i Kobane Kantonu’ndan bile çıkarabileceğini yazıyorduk.
Dünkü yazıya da şöyle başlamıştık
“Kobane’nin askeri olarak IŞİD’in eline geçmesi, yani “düşmesi” olasılığı artık neredeyse sıfırdır.”
Çünkü artık ABD ve müttefikleri Türkiye ve Barzani, Kobane’yi düşürmüşlerdi.
Tahminimizde yanılmamışız.