#HAYIR için mücadelede her örgütlü yapının kendine has
yoğurt yiyişi ile kendi çalışmaları var. Bu nedenle, #HAYIR cephesindeki
örgütlerin çalışmalarını burada zikretmeye gerek görmüyoruz.
Bizi esas
ilgilendiren ve heyecanlandıran ise, örgütlerde yer almayanların; yer alsalar
bile #HAYIR meclislerinin kuruluş ve örgütlenme çalışmaları içinde bir yurttaş,
bir birey olarak yer alanların başlattıkları #HAYIR girişimleri.
Örgütlerin kurdukları meclislerin ve girişimlerin ufuk açıcı
olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü onların temel özelliği, örgütü bir kesimin
denetiminde ve kontrolünde örgütsüz ve atomlarına ayrılmış bireylerin “çelik
çekirdeğin etrafındaki bir demokratik kitle örgütü” gibi görülmeleri ve fiilen
öyle örgütlenmeleridir.
Demokratik bir dönüşüm, örgütlerin örgütlediği yan örgütleri;
partilerin ve onların aldıkları oyların büyümesi ile değil; var olan ulus
karşısında, onun içinde ve yanında, alternatif ve demokratik bir ulusun tohum
olarak örgütlenmesiyle ve kritik noktada bir “ikili iktidarın”, iki “ulusun” ortaya çıkmasıyla olabilir.
Bu ulus Türklükle mi tanımlanıyor; o ulus Türklük veya başka bir şeyle tanımlanmaya karşı olma ilkesine dayanabilir.
Bu ulus Türklükle mi tanımlanıyor; o ulus Türklük veya başka bir şeyle tanımlanmaya karşı olma ilkesine dayanabilir.
Bu ulus merkezi ve bürokratik bir mekanizmaya mı sahip? O
demokratik ulus bu merkezi ve bürokratik mekanizmanın alternatifi, son derece
aşağıdan; yerel organların ancak kendi arzularıyla, hiçbir ekonomi dışı zor
olmadan; istedikleri an geri alabilecekleri ölçüde bir merkezileşmeye olanak
tanıyacak mekanizmalarla kurulmalıdır.
Bu ulusta fikir ve örgütlenme özgürlüğü yok mu? Demokratik
ulus, fikre karşı fikir, tam ve mutlak bir özgürlük ilkesi üzerine
kurulmalıdır.
Bu ulusta Medya tümüyle devletin ve sermayenin kontrolü ve
tekelinde mi? Öteki ulusta tüm yurttaşların tüm yurttaşlara ulaşmasının aracı
olur. Bunun tohum halinde, bu anlayışı yansıtan mekanizmaları kurulabilir.
Böyle Demokratik bir ulus, var olan ulusun içinde ve yanı
sıra var olduğu sürece elbet vergi alamaz, dolayısıyla ordusu, polisi, askeri
olmadığından bir yaptırım gücü olmaz.
Ama bu var olan ulusun yanı sıra yaptırımı olmayan, ama
insanların vicdanlarda yargılayan mahkemeler kurabilir.
Okullar açamaz, öğretmenlerin maaşını veremez, herkese ana
dilinde aynı demokratik ulusun tarih, coğrafya, edebiyat kitaplarını bastırıp dağıtamaz;
ama tüm dillerden ve dinlerden gönüllü insanlara, tarihçilere, edebiyatçılara
demokratik bir ulusun okullarında herkesin ana dilinde okuyacağı aynı
içerikteki Tarih, Edebiyat, Coğrafya vs. kitaplarını yazdırabilir ve bunları
yayınlayabilir.
Türk bayrağı karşısında hiçbir dine, dile göndermesi olmayan
yansız bir bez parçasını, bu alternatif ulusun sembolü yapabilir.
Ancak böyle organlar, böyle yapılar ortaya çıkmaya
başladığında Türkiye’deki demokrasi mücadelesi bir ivme kazanıp, var olan
devlet ve ulusun tasfiyesi mümkün olabilir.
Bu nedenle biz örgütlerin dışındaki çabalarda hep böyle bir demokratik
ulus özleminin tam bilince çıkmamış bir denemesini görüyor ve heyecanlanıyoruz.
Örgütlerin yayınları, örgüt mekanizmaları, ilişkileri var
çalışmalarını duyuracak; bu girişimler ise böyle oturmuş hazır mekanizmalardan
yoksunlar.
Kervan yolda düzülüyor.
Bu nedenle biz de bu kervana katılarak ucundan olsun tutarak
bir katkıda bulunmaya çalışalım. Tamamen aşağıdan kurulan #HAYIR meclisleri
hakkında bilgileri yaymaya ve başka yerlerde başkalarının da benzer çalışmalar
yapması için “deliye taşı andırmaya” çalışalım.
*
İstanbul’un birçok yerinde #HAYIR meclisleri kurulmuş
bulunuyor ve kuruluyor. Ayrıca yavaş yavaş bu meclislerin kuruluşu Anadolu’ya
da yayılıyor.
Bu #HAYIR meclislerinin özellikle Gezi’nin kalıntıları
arasında ilgi gördüğü seziliyor.
Bu meclislerin ortaya çıkışı uzaktan izlediğimiz kadarıyla
şöyle.
Gezi’nin ve Gezi’den sonra ortaya çıkan Mahalle Dayanışmaları
ve Parklar bir süre sonra buharlaştılar ama buradaki deneyin kalıntısı olan
tanışıklıklar, küçük muhalif arkadaş grupları var olmaya devam etti.
Bunlar 7 Haziran sonrasında ve Kasım seçimlerinden sonra bir
umutsuzluk ve yılgınlığa da düştüler bir ölçüde. Toplumun genel havası onlara
da yansıyordu.
Ancak Darbe, Olağanüstü Hal ve Başkanlık, herkeste bir
köşeye sıkışmışlık, şimdi bir şey yapılmazsa her şeyin yitirileceği duygusu
giderek pekişti ve umutsuzluk içinde, ne olursa olsun hiç olmazsa “dövüşerek
ölelim” anlayışı gelişmeye başladı.
Toplumdaki bu genel ruhsal dönüşüm elbet Gezi’nin
kalıntılarında da aynı şekilde yaşanıyordu. Çeşitli yerlerde küçük küçük
kıpırdanmalar görülüyordu.
İşte bu ortamda, Rıza Tüzmen’in öncülüğünü yaptığı Demokrasi İçin Birlik çalışmaları,
başlangıçta çok cılız ve etkisiz gibi görünmesine rağmen bu memnuniyetsizliği
ve bir şeyler yapmak için bir kanal arayanların çabalarının harekete geçmesi
için bir katalizatör, bir maya işlevi gördü.
Yine aynı ortamda, Kadıköy ve İstanbul’daki Gezi kalıntıları
ve daha sonra 7 Haziran seçimleri öncesinde de HDP’yi destekleme çalışması
yapmış olanlar, bu deneyin de dersleriyle bir araya gelmenin yollarını aradılar
ve ilk elde Biraradayız Buradayız (BiBu)
diye bir girişim kurdular.
Bu girişim bir yandan Başkanlığın Faturası diye iyi düşünülmüş
ve herkesin alıp çoğaltabileceği, isterse dağıtabileceği, isterse posta
kutularına atabileceği bir çalışma yayınladı; bir yandan da Demokrasi İçin Birlik hareketinin çalışmalarına
da katıldı ve o bağlamda aşağıdan Hayır Meclisleri kurma girişimlerine maya
rolü oynamaya başladı.
İlk toplantısını Kadıköy’de yaptı ve bu toplantı çok büyük
ilgi gördü. Gelenler salona sığmadı. Bu Forum ve Kadıköy #HAYIR meclisinin
kuruluşu ölü toprağının atılmasında da çok önemli bir işlev gördü. (Biz de hem
bu toplantıyı duyuran, hem de analiz etmeye çalışan bir yazı yazmıştık.)
Böylece yavaş yavaş, Biraradayız
Buradayız (BiBu) bir yandan adeta #HAYIR diyenlere kullanabilecekleri
malzemeler üreten bir işlev görürken; diğer yandan yeni meclislerin de
kurulabilmesi için bir katalizatör işlevi görmeye başladı.
Yavaş yavaş ve dağınık olarak başlayan bu süreç şimdi
giderek hızlanıyor ve yeni açılan duyurular ve ilişkiler için bir sitenin açılışıyla
yeni bir aşamaya girmiş bulunuyor.
Sitenin adresi şu: http://www.tercihhayir.org/
Site gönüllü katkılarla ve emekle yapılmış. Gayet güzel,
sade ve işlevsel.
Giriş sayfasında şimdiye kadar kurulmuş ve yakında kurulacak
olan #HAYIR meclislerinin logoları var. Logolara tıklanarak onların sosyal
medya sayfalarına gidilebiliyor. Eğer henüz oturmuş veya kurulmuş değilse tabii
ki link yok.
Şu ana kadar İstanbul’da on tane #HAYIR meclisi kurulmuş.
Altı tane de kurumak üzere yolda.
Bunların dört tanesi Anadolu’dan: Artvin, Denizli, Adana,
Sakarya
Site’de ayrıca #HAYIR’lı
Buluşmalar takvimi var. Burada meclislerin toplantılarının yer ve saatleri
duyuruluyor.
Bugün (17 Şubat) Hayır Şişli buluşması var örneğin. 19.30’da
Özgür Şişli, Özgür İstanbul Platformu Ofisi. (Adres yok. Eylem ayrıntılarla
ilgilenmeyi öngörür. Kesinlikle adres olması gerekir. Ayrıca mümkünse her
etkinliğin ve toplantının da eğer varsa, ki olması gerekir, bir etkinlik
sayfası da açması önemlidir. Ve etkinliğe tıklayınca o sayfaya
gidilebilmelidir.)
Örneğin ayın 19’unda Pazar günü Nurtepe, Kartal, Eyüp ve Beşiktaş
#HAYIR meclislerinin buluşmaları var.
Sitenin materyaller bölümünde, sürekli aktüalize edilen,
öneriler ışığında da geliştirilen Başkanlığın
Faturası, İddialar ve Gerçekler
diye bir #HAYIR broşürü ve #HAYIR tercihiyle ilgili bir çıkartma var.
İsteyen bunları indirip, icabında evindeki yazıcıda basıp
dağıtımını bile yapabilir.
Sitenin "Hakkımızda" bölümünde de bu meclislerin
kendilerini tanıtımı var. Şunları yazıyor:
“Bu manzarayı gören,
bundan rahatsızlık duyan ve HAYIR diyen yurttaşlar olarak harekete geçiyoruz.
Bulunduğumuz her yerde HAYIR'ın sesini yükseltmeyi, yerel inisiyatifler ve
meclisler inşa etmeyi amaçlıyoruz. Bu meclisleri tek ve güçlü bir HAYIR
kampanyası etrafında örgütlemeyi hedefliyoruz.
Haklarımızın bize bir hediye gibi sunulmayacağını, demokrasinin biz siyaset yapmazsak korunamayacağını biliyoruz. Sizleri de bireysel katılımla işleyen ve yerel inisiyatiflerle örgütlenen HAYIR meclislerine katılmaya davet ediyoruz.!”
Haklarımızın bize bir hediye gibi sunulmayacağını, demokrasinin biz siyaset yapmazsak korunamayacağını biliyoruz. Sizleri de bireysel katılımla işleyen ve yerel inisiyatiflerle örgütlenen HAYIR meclislerine katılmaya davet ediyoruz.!”
Burada önemli olan, bu meclislerin birey hukukuna dayanması.
Elbet bir örgütünüz olabilir. Bu değil sorun. Bir örgütün
temsilcisi olarak veya örgüt adına değil, birey olarak katılmanız. Elbet üyesi
olduğunuz örgütün etkisini arttırmayı düşünebilirsiniz. Bu da en temel hakkınızdır.
Ama bunu örneğin çalışmalarınız, örnek davranışlarınız vs. ile yapmanızdır; örgüt
temsiline dayanan bir hukuka dayanmamanızdır.
HDP’nin bir türlü yapmadığını yapmıştır #HAYIR meclisleri.
Bütün örgütler, kendilerinin örgütlü olduğu ama gelen kitlenin
örgütsüz olduğu meclisler kurarlar.
Bu bakımdan bu hayır meclisleri çöldeki vaha gibidirler.
*
Elbet daha oturmaları, gelişmeleri gerekiyor.
Örneğin, bu meclis modelinin ilk yapması gereken işlerden biri
kanımızca her yerde kurulan meclislerin kendilerinin seçtikleri ya da tümüyle
ama eşit oranlarda katılacakları bir #HAYIR Meclisleri Meclisi, veya genel
kurulu gibi bir organ oluşturması olabilir.
O zaman yukarıya aktarılan cümlelerdeki “biz” zamiri somut ve
denetlenebilir bir anlam kazanabilir.
*
Bu girişimler kanımızca son derece önemlidir. Önemli olan,
her türlü görüşten #HAYIR demek isteyen ve bunun için bir şeyler yapmak isteyen
herkese açık olmalarıdır.
Bunlarda karar alma yöntemi de bir önemli konudur.
Azınlığın ya da farklı görüşlerin toplam içindeki ağırlığını
sıfıra indiren evet-hayır ve çoğunluk-azınlık prensibinden ise, herkesin her
alternatif teklif hakkında direnç kat sayısı ile oy vermesi ve böylece
azınlığın ve farklı görüşlerin de kendilerini yansıtmalarına biçimsel ve
matematik bir ifade verebilen OYDAŞMA denebilecek yöntem hayati önemdedir.
Örneğin Cumhurbaşkanı bu Oydaşma yöntemi ile seçilseydi. Nüfuzun en az yarısından
tam bir ret alan Erdoğan’ın seçilmesi mümkün olmazdı. En geniş kesimlerin en az
itiraz edeceği seçilebilirdi. Anayasa böyle belirlenseydi. Bu Anayasa’nın
geçmesi mümkün olmazdı. Demokratik bir cumhuriyetin oylama ve karar alma
yöntemi, OYDAŞMA olabilir. Bu alışkanlığın şimdiden oluşturulması ve yaygınlaştırılmasının
hayati önemi vardır. (Bu yöntemi ele alan ve açıklayan yazılar da yazacağız.)
Ayrıca yatay ilişkinin fiilli ve hukuki olabilirliği ile
görevlendirilenlerin, seçilenlerin denetimi mekanizmaları da en önemli noktalar.
Bu meclislerin hem şimdiki işleyişleri; hem de ilerde işlev
değiştirmek gereğini hissederlerse, yeni işlevlerini gerçekleştirebilmeleri
için.
Kim bilir belki bu #HAYIR meclisleri Demokratik bir Cumhuriyetin
tohumları gibi bir işlev de görebilirler.
17 Şubat 2017 Cuma
Demir Küçükaydın
@demiraltona
Yazılarımız şu adresteki blogta bulunuyor:
Videolarımız şu adreste:
Yazılarımızı ayrıca ses dosyası olarak şurada paylaşıyoruz.
Direk podcasttan veya indirerek dinlemek mümkün.
Kitaplarımız buradan indirilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder