14 Nisan 2015 Salı

Başka Bir Açıdan Diyadin Provokasyonu

Defalardır yazdık, egemen sınıflar, güçler, hatta kişiler, kendi egemenliklerin sonunu dünyanın sonu olarak görürler ve onu savunmak için dişleriyle, tırnaklarıyla savaşırlar; her şeyi göze alırlar. Bütün tarih bunun kanıtlarıyla doludur. (Devrimler aslında dünyanın en kansız olaylarıdır. Eski düzen dalında olmuş bir elma gibidir, küçük bir esinti onun düşmesine yeter. Ama sonra, sonu gelenlerin bu sonu geciktirmek için korkunç direnişi başlar. Bu direnişi kırmak için devrimlerin kendini savunması, devrimin kendisiyle karıştırılır genellikle tarihçilerce ve genel imgelemde.)
Erdoğan’ın da durumu budur. O artık geri gidemez. En küçük bir geri adım; en küçük bir zayıflık belirtisinin sonu olacağını bilmektedir. Bu nedenle daha ileri gidecek, her adımda daha tehlikeli sonuçlar doğuracak adımlar atacaktır.

12 Nisan 2015 Pazar

Kritik Kütle, Varyasyonlar (Viral Davranış), Schwarm (Sürü)

İnternet’e boşuna Sanal Uzay (Cyberspace) denmemektedir. Bir uzaydır internet, ama içinde yaşadığımız fizik uzaydan farklı bir uzay. Her iki uzayda da kimi hareket yasalarının benzerliği ve paralelliği görülmektedir.
Bu uzaylar bir bakıma paralel evrenler gibidir. Ama teorik fiziğin varsaydığı birbiriyle etkileşemeyen evrenler, her biri kendi yasaları olan evrenler gibi değil, birbiriyle karşılıklı etkileşim içindeki evrenlerdir.
Biz bu yeni ortaya çıkan uzayın ve hareket biçiminin çok başlarında bulunuyoruz. İnternet yaygınlaşmaya başlayalı şunun şurası yirmi yıl olmadı. Ama belki dünya nüfusunun dörtte birinin hayatında birinci derecede önem kazanmış bulunuyor.
Bir de onlarca hatta yüzlerce sonrasını göz önüne getirelim. Bizler aslında bambaşka varoluş ve hareket biçimlerinin doğuşunda yaşıyoruz büyük bir olasılıkla. (Tabii insanlık eğer yaşarsa.)
Bir bakıma, ilk koyunu ehlileştirmeye çalışan insanların durumundayız.

10 Nisan 2015 Cuma

7 Haziran “Seçim” Değil Referandumdur

Toplumsal ve siyasal mücadelelerde, süreçlerin hukuki, siyasi ve sosyolojik anlamlarının doğru tanımlanmasının hayati önemi vardır.
Egemenler genellikle hep bu anlamları karıştırarak egemenliklerini sürdürürler. Şeylerin ve süreçlerin politik ve sosyolojik anlamlarına ve özlerine uygun tanımlanmasının kendisi de bizzat bir politik mücadele konusudur.
7 Haziran’ın nasıl tanımlandığı ve tanımlanacağı da hayati önemdedir ve bizzat bir siyasi mücadele konusudur.
7 Haziran hukuki ve idari olarak bir “seçim” olabilir.
Ama politik ve sosyolojik olarak bir referandumdur.
Bu farklı tanımlamanın anlamını ve önemini gösterebilmek için bir örnek verelim.

8 Nisan 2015 Çarşamba

Taner Akçam’ın Yazısı, CHP’nin Önseçimi ve Seçimler

Çok tekrarlanan bir söz var: parti için demokrasi olmadan olmaz. İşte CHP parti içi demokrasi uyguladı, adaylarını seçimle belirledi.
Örneğin bugün Taner Akçam, “Siyaset zor Zanaat” diye bir yazı yazmış ve benzer fikirleri başka bir bağlamda tekrarlıyor.
 “HDP adayları demokratik mekanizmalarla seçilmiyor; atanıyorlar. Ancak ve ancak İmralı ve Kandil’in onay verdikleri aday gösterilebilecek! Aday atamak anti-demokratik bir yöntem! Parti içi demokrasisi olmayan bir partinin, ne kadar demokrasi savaşçısı olabileceği ciddi bir soru!” (Taner akçam, “Siyaset Zor Zanaat”, Taraf)
(Akçam’ın anlattıklarının ne kadar gerçeği yansıttığı ayrıca tartışılabilir ama varsayalım ki öyledir. Özü gözden yitirmemek için öyle olduğunu varsayalım.)

7 Nisan 2015 Salı

Erdoğan’ı Sevenler Niçin Erdoğan’a Oy Vermemeli

Çünkü gerçek dost, dostluğu kaybetmek pahasına, dostuna hatalarını söyleyendir.
Bırakalım bütün siyaseti bir yana, Erdoğan’ın bir insan olarak iyiliğini isteyenler bile Erdoğan’a oy vermeyerek ona iyilik yapmış olurlar.
Neden böyle? Kısaca açıklayalım.
Bugün Erdoğan’ı çok seven iki tür insan vardır:
1)      Alt sınıflardan olup son on yılda, Erdoğan’ın başında olduğu AK Parti iktidarında hayatında belli iyileşmeler yaşamış milyonlarca insan, Erdoğan’ı temiz duygularla sevmektedir. Hastanesinden, genel ulaşımına; yardımından, Toki evlerine kadar hayatlarında birçok küçük ve önemli değişiklikler gerçekleşmiştir ve bunu Erdoğan’dan bilmektedirler.  Bu nedenle sadece bir politikacı olarak değil, bir insan olarak da onu sevmektedirler. Seçimler’de Erdoğan’a oy vererek bu sevgilerini ve desteklerini ifade etmeyi düşünmektedirler