3 Şubat 2014 Pazartesi

Gezi Hareketi, Forumlar, Parklar, Mahalle Dayanışmaları ve Tehlikeli Bir Gelişme

Gezi Hareketi, bir patlamadan yola çıkarak parklara, mahallelere, forumlara doğru yayıldı ve oralarda tıpkı çölde kuruyan bir nehir gibi, gücünü tüketti.
Şimdi kendi hataları ile yüzleşerek, tıpkı yere her düşüşünde topraktan aldığı güçle tekrar ayağa kalkan eski Grek tanrısı gibi, bu sefer mahallelerden, parklardan, forumlardan yola çıkarak bir demokrasi seline dönüşmek göreviyle karşı karşıyadır.
Bunu başarıp başaramayacağını ise onun bundan sonra yaptıkları ve yapmadıkları belirleyecek.
Dün (2 Şubat Pazar) biri umut verici, diğeri ise çok tehlikeli iki olay birbirine birkaç yüz metre mesafede, Kadıköy’de Yel Değirmeni’nde gerçekleşti. Önce bu iki olayı kısaca aktaralım.
Dün Yel değirmeni Dayanışması, Don Kişot sosyal dayanışma evinde çok güzel ve başarılı bir etkinlik yaptı. Bir yanda “Deli Dalgalar”dan gelen dayanışmacılar arı gibi, ustalaşmış ellerle cezaevlerine yollanacak yüzlerce kitabı ve dergiyi paketliyor; diğer yanda Kazova İşçilerinin veya diğer el ürünlerinin dayanışma amacıyla

1 Şubat 2014 Cumartesi

Sosyalizmin sorunları Üzerine 20 Yıl Önce Yazılanlar?

Bu hafta sonu, Sosyalizmin Sorunları Üzerine önce 20 yıl ve sonra da 10 yıl önce yazılmış iki yazıyı peşpeşe yayınlayalım.
Bakalım o sorunları doğru tanımlamış mıyız? Bir kontrolden geçirelim.
Önce 20 yıl önce yazılmış bir yazı.
Bu yazı “Sosyalizmin Sorunları” Dergisi’nin ilk sayısında çıkmıştı.

Sosyalizmin Sorunları Üzerine Sere Serpe Düşünceler ya da Bilimsel Sosyalizm'den Ütopik Sosyalizm'e

Giriş

Frankfurt'ta yapılan toplantıda, "Sosyalizmin Sorunları"nı tartışma niyetiyle çıkacak bu derginin ilk sayısının ağırlıklı konusunun bizzat bu sorunların neler olduğunun bir dökümü olması gerektiğinde bir görüş birliği oluşmuştu. Herkes "Sosyalizmin Sorunları"ndan ne anladığını; neleri sorun olarak gördüğünü yazar; böylece hem sorunların bir dökümü; bir bilançosu çıkarılmış, hem de yayının bundan sonraki sayılarının gündemi de az çok belirmiş olur diye düşünülmüştü.

31 Ocak 2014 Cuma

Diasporalar, Lobiler, Öcalan’ın Sınırları ve Açmazları

Öcalan’ın talihi ve aynı zamanda talihsizliği şudur: bu güne kadar onu eleştirenler, ister PKK’dan ayrılmış olsunlar; ister son lobi tartışmasında olduğu gibi kimi Kürt, Ermeni veya Türk vs. başka aydınlar olsunlar; hiçbiri onu daha ileri ve tutarlı demokrat bir noktadan eleştirmemektedirler. Öcalan’ın teorisi, kavramları ve programı demokratik bir ulusçuluğa da dönüşebilir; bugünkü gerici ulusçuluğa taze kan da olabilir. Sonucu demokratik bir hareketin gücü belirleyecektir. Ama demokratik bir ulusçuluğun neredeyse bulunmadığı; bu yönde en küçük bir baskıyı ve eleştiriyi hissetmediği bir noktada Öcalan’ın bulunduğu yer hepsinden ileridir.
Radikal demokratik bir ulusçuluğun ve eleştirinin olmaması aslında Kürt hareketi ve Öcalan’a karşı korkunç bir kötülüktür; onun kendisini geliştirmesini engellemektedir.
Örneğin PKK’dan ayrılan muhalifler veya Beşikçi gibi aydınlar, Öcalan’ı daha demokratça değil, daha gerici milliyetçi bir noktadan eleştirmektedirler. Öcalan’ı bir Kürt devleti kurma amacı gütmediği veya bu amaca uygun davranmadığı noktasından eleştirirler.

30 Ocak 2014 Perşembe

Yeldeğirmeni Don Kişot’ta Cezaevlerine Kitap Yollama Etkinliği Ve “Gezi Direnişi Yazıları” Kitabı Hakkında Son Durum

Değerli Dostlar,
Dışarda Deli Dalgalar girişimi, Yeldeğirmeni Dayanışması ve Uluslararası Ankara Öykü Günleri Yarışması, hep birlikte bu hafta sonu, 2 Şubat Pazar günü, saat 11’de başlayacak, Yeldeğirmeni, Karakolhane Caddesi, Duatepe Sokak’taki Don Kişot Sosyal Merkezi’nde cezaevlerine kitap yollama etkinliği yapacaklar.
(Aynı gün aynı yer ve saatlerde ayrıca Kazova Direnişi İşçileri için Göçmen Dayanışma Mutfağı, Kader Kısmet Atölyesi’nin de desteklediği bir Dayanışma Kermesi de var.)
Biz de geçenlerde Gezi Direnişi Yazıları kitabının çıkışı üzerine yaptığımız duyuruda, 1000 kadar kitabın Cezaevlerine yollanmak üzere, Dışarda Deli Dalgalar girişimine vereceğimizi duyurmuştuk. Dolayısıyla bu kitap gönderme etkinliğinde diğer bağış olarak gelen kitapların yanı sıra bu kitaplar da yollanacaktır.

29 Ocak 2014 Çarşamba

Faizin Yükselişi Erdoğan’ın Düşüşü

İkinci Dünya Savaşı Sonrası’nda Türkiye’nin tarihine bakanlar, büyük devalüasyonlar ile büyük politik değişiklikler, hatta darbeler arasında bir ilişki bulunduğunu görmezden gelemezler.
1958 devalüasyonunu 27 Mayıs Darbesi ve Menderes’in düşüşü; 1970 devalüasyonunu 12 Mart Darbesi ve Demirel’in düşüşü; 1977, 1978, 1979 devalüasyonlarına aynı zamanda hükümet buhranları ve değişiklikleri izler.
1980 yılındaki meşhur 24 Ocak Kararları’nı ve % 32 devalüasyonu, 12 Eylül darbesi izledi.
Bundan sonra günlük kur ayarlamaları biçiminde damla damla veya kronik bir devalüasyon politikası izlendi. Buna rağmen bir türlü kapatılamayan dış ticaret açığı nedeniyle 1994 yılında tekrar bir devalüasyon oldu, 1997 yılında “post modern darbe” ile Çiller hükümeti düştü.
En son 22 Şubat 2001 yılındaki devalüasyon ve Derviş’in paketini, eski partilerin neredeyse hepsini tasfiye eden ve AKP’yi iktidara taşıyan büyük değişiklik izledi.
Eski Devalüasyonlar ne ise, bugünkü faiz yükseltilmesi de aynı durumdadır.

23 Ocak 2014 Perşembe

Marksizm ve Din (2) - Modern Marksizmde Din Kavramı ve "Zındık Marksizmin" Katkıları

Marksizm'in Aydınlanmaya göre, ayırıcı özelliği, bizzat Marks’ın da belirttiği gibi,  sınıflar ve sınıf mücadelesi açısından tarihe ve topluma bakması değildir; toplumun yapısına ilişkin, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı’nın Önsözü’nde söyledikleridir. Sınıflar ve sınıf mücadelesinin varlığı Marks’tan önce Aydınlanmacı veya burjuva Tarihçiler tarafından bulunmuştur. Marks’ın teorisi bunu içerir ama aşar. O Önsöz’de görüleceği gibi, Marksizm, toplumun Yapısı’nın analizidir ve bu yapının tarihsel hareketi nasıl oluşturduğuna ilişkin bir teoridir..
Mars’ın formüle ettiği biçimiyle, bu teoriye göre, Yapı içinde din bir “bilinç biçimi” veya bazan da “ideoloji” olarak tanımlanarak, üstyapının içine yerleştirilmekte; bu bağlamda sınıf mücadelesine bağlanmaktadır.

22 Ocak 2014 Çarşamba

Marksizm ve Din (1) - Klasik Marksizm'de Din Kavramı

Türkiye’de tartışmalar, gerçeği aramanın değil, bir güç mücadelesinin aracıdırlar. Elbet sorunun gündeme gelmesinin ve tartışılmasının kaynağında, politik ve sosyal mücadeleler olabilir; ama o konular politik kaygılardan ve tartışmalardan bağımsız olarak ele alınmalı ve incelenmelidir.
Konuların doğrudan politik mücadelenin aracı olarak tartışılması, kavramların genel geçer; yaygın ama çoğu kez çok yanlış anlamlarıyla tartışılmasını da beraberinde getirmektedir. Bu durumda, herhangi bir tartışmaya birazcık girmek bile, öncelikle o yaygın ve yanlış kavramların eleştirisini gündeme getirmeyi gerekli kılmaktadır.
Örneğin Marksizm kavramını, yıkılmış bürokratik diktatörlükler ve ortadaki ruhsuz ve bürokratik örgütlerin görüşleri anlamında kullanmak başkadır; bunların fiilen baskı altına alıp sapkınlık olarak görüp dışladıkları, düşman gördükleri ve ezdikleri teorik görüşler anlamında kullanmak başkadır. Birinci anlam yaygın ve egemendir ama doğru değildir; ikinci anlam doğrudur ama bilinmez ve kullanılmaz.