1 Eylül 2015 Salı

Duran Kalkan’ın HDP Eleştirileri Üzerine

Dün birçok yerde Duran Kalkan’ın Adil Bayram mahlasıyla yazdığı, “Özeleştiri başarının anahtarıdır” başlıklı yazı yayınlandı ve  özellikle HDP’ye yönelik eleştirileri içeren kısımlar birçok yerde iktibas edildi.
Hamama giren terler” derler;  eleştiren de aynı şekilde eleştirilmeyi göze almış demektir. Biz Duran Kalkan’ın bu metninden yola çıkarak hem Duran Kalkan’ın bu somut eleştirisinin bir eleştirisini yapmak; hem de bu bağlamda HDP ve PKK hakkındaki eleştirilerimizi kısaca da olsa ifade etmek istiyoruz.
Ama önce eleştiri ve özeleştiri üzerine birkaç söz.
Sanılanın aksine eleştiri yapmak son derece zor bir iştir. Şurada yanlış yapılıyor demek, zikredilenler somut olgular bile olsa, kendi başına doğru bir eleştiri yapıldığı anlamına gelmez.

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Herkesin PKK’ya Tek Taraflı Ateşkes Çağrıları Yapması İçin Çağrı

Tüm Türkiye’nin aydınlarını, HDP’lilerini, sosyalistlerini, demokratlarını, hâsılı her tek bireyi PKK’ya tek taraflı ateşkes çağrısı yapmaya çağırıyoruz.
Lütfen hepimiz, maillerimizle; mesajlarımızla; facebookumuzla, twitterimizle, gazeteciysek sütunumuzda yazarak, blog yazarıysak bloğumuzda, bir şekilde PKK’yı tek taraflı ateşkes yapmaya çağıralım.
Tek taraflı ateşkes somut olarak şudur: Misilleme yapmamak, mümkün olabildiğince, ta köşeye sıkışıncaya kadar çatışmadan kaçmak; ama kaçacak yer kalmayınca da kendini savunmak. Bu kadar basittir.
*
Önce PKK’ya tek taraflı ateşkes çağrısı yaptığımız için bizi eleştiren ve neden hükümete çağrı yapmıyorsun da bize yapıyorsun diyenlere küçük bir cevap veya hatırlatma.
İnsan düşmanına ateşkes çağrısı yapmaz, düşmanını ateşkese zorlamaya; ateşkes yapmak zorunda bırakmaya çalışır.
Çatışan taraflar arasında, tarafsız durumda olanlar, pek ala iki tarafa da yapabilirler. Bu anlaşılır bir tutumdur.

30 Ağustos 2015 Pazar

Veriler ve Hükümetin Yapısı Erken Seçim Olmayacağını; Olursa da Olanın Seçim Olmayacağını Gösteriyor

 “Kâbus görmektense uyanık kalmak yeğdir” diye bir söz vardır. Yazının başlığında dile getirilen ve aşağıda ele alınan tahminler gerçekleşmese bile (inşallah gerçekleşmez); en azından kâbus görmekten ve daha kötü durumlarda hazırlıksız yakalanmaktan yeğdir.
Erdoğan’ın Açmazı
Erdoğan’ın şimdiye kadar yaptıklarına bakarsak, yapılanların anlamı üzerine düşünürsek, çıkan sonuç başlıktaki önermeden başka bir şey olamaz.
Çünkü Erdoğan’ın önünde iki seçenek vardır ve kendini bu iki seçeneğe mahkûm eden de bizzat kendisidir:
Ya başkanlık rejimi ile başkanlık sarayında oturmaya devam etmek; bu fiili başkanlık rejiminin olabildiğince sürdürerek aynı zamanda bu fiili başkanlık rejiminin olanaklarını kullanarak buna yasal bir çerçeve hazırlamanın yollarını bulmak ve fırsatını kollamak zorundadır;

28 Ağustos 2015 Cuma

Bağımsız Bireyler Grubu mu? Birey Hukuku Platformu mu?

Birkaç gün önce “HDP’yi Reorganize Etmek” başlıklı bir yazı yazarak orada HDP’nin örgütsel yapısının, bileşen hukukundan, birey hukukuna geçmesinin, bundan sonra başarılı olabilmesi için; bir “Türkiye Partisi” olabilmesi için; olmazsa olmaz bir örgütsel koşul olduğunu yazmıştık.
Aslında yazı sadece HDP’nin örgütsel yapısına ilişkin bir yeniden örgütlenme çağrısı değildi; aynı zamanda HDP’nin programının da yine aynı şekilde dillere ve dinlere vs. göre temsil yerine, dili, dini, cinsi, cinsel tercihi olmayan, bunların körü olan bir toplumsal yapıyı hedeflemesi gerektiğini de yazıyorduk. Ama bu programatik kısma, ilerde daha ayrıntılı ele almak üzere geçer ayak değinmiştik. Yazının ağırlığı programatikten ziyade örgütsel reorganizasyona yönelikti.
Öyle anlaşılıyor ki, yazıyı okuyanlardan birtakım HDP’li olup ta belli bir örgütten olmayan arkadaşlar, yazıdaki görüşlere paralel davrandıklarını düşünüp bize de şöyle bir davet yollamışlar:

27 Ağustos 2015 Perşembe

Levent Tüzel Skandalının Ardından Kısa Bir Not

19 Ağustos’ta bir yazı yazmıştık. Başlığı “Ne Yapacağını Bilen ve Kararlı Erdoğan, CHP ve HDP ile Kedinin Fare ile Oynadığı Gibi Oynuyor
O yazının sonunda şu satırlar okunuyordu:
“Muhalefet, eğer böyle giderse dün kabul edilmez bulduğu şeyleri kabul eder hatta savunur durumda bulacaktır kendini. Dün saraya çıkmayız diyorlardı, bugün çıkmak için kuyruğa giriyorlar. Bugün çıkmak için kuyruğa giriyorlar; yarın ayaklarına kapanacaklar.
*
Şimdi, öylesine köşeye sıkışmış bulunuyor ki bu partiler, ne yaparlarsa yapsınlar Erdoğan’ın elini güçlendireceklerdir.
Eğer Erdoğan’ın bu koşulunu kabul etmeseler, Erdoğan, kendi istedikleriyle hükümeti kuracaktır; hem de kendilerini oyunbozan durumunda bulacaklardır.
Eğer etseler, hem Erdoğan’ı meşrulaştıracaklardır hem de onun oyuncağı olacaklardır.
Üstüne üstlük, bu durumda Erdoğan böylece bakan olarak atayacağı isimler aracılıyla, onların içine de kendi zehrini akıtma, bölme, tereddütte bırakma imkanı bulacaktır.