Herhangi bir gidişin (prosesin, sürecin) sonuçlarının
kendini ortaya çıkaran koşullar ve nedenler üzerindeki karşı etkisinin
incelenmesi diyalektiğin özüdür. Ama bunun için de öncelikle evrenin bir şeyler toplamı değil bir süreçler karmaşası olduğuna dair bir
kavrayış gereklidir.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve fiili bir başkanlık
sistemine geçişini veya bu seçimlerin olası sonuçlarını da bu yöntemle ele
almak gerekir.
Elbette Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması, bir kişinin yerine
başka bir kişinin gelmesi; aslında çok farklı olmayanlar arasındaki bir değişim
olarak görülebilir. Gerçekten de Gül veya İhsanoğlu, dünyaya bakışları
Erdoğan’dan çok farklı kişiler değildirler.
Ancak bu seçim kişilerin değil de farklı iki yapının;
dolayısıyla bu yapılara ilişkin politikaların seçimidir.
Böyle bir durumda, ezilenlerin seçime adayların kişilikleri
ve eğilimleri olarak değil, onların temsil ettiği veya hedeflediği yapılardan
hangisi bana daha geniş hareket olanakları sağlar diye bakması gerekir.