14 Mart 2022 Pazartesi

Gericinin Gericisi Ulusçular Olarak Marksistler ve Marksizm (Marksizm’in Yeniden İnşası – 06)

Ulusçuluğun, “ulusal birimle” “politik birimin”, yani ulusla devletin ilişkisi, bunların birbiriyle çakışması, yani her ulusun bir devleti olması her devletin de bir ulusa dayanması anlamına geldiğini, bunun tüm ulusçulukların ortak özelliği olduğunu, ulusçuluğun özünü verdiğini, özel olarak vurgulamıştık.

Ve “ulusal birim”in, yani ulusun nasıl tanımlandığının kategorik olarak ulusçuluğun özüyle, ilgisi olmadığını; bu nedenle konu kategorik ve genel olarak ulusçuluk olduğunda, ulusun ya da “ulusal birimin” nasıl tanımlandığının hiçbir önemi olmadığını belirtmiştik.

Ulusun ya da “ulusal birim”in nasıl tanımlandığı ulusçuluğun ve ulusların farklarıyla ilgilidir.

Örneğin ulus bir dille, kültürle, tarihle, soyla, dinle hatta ırkla tanımlanmış olabilir, ama böyle tanımlanmalara karşı da tanımlanabilir, örneğin bir toprak parçasında yaşayanlarla, yani devlet, din, dil, tarih körü olabilir, yani bunların hiçbir politik anlamının olmadığı bir ulusçuluk da olabilir. Bu farklı ulusçulukların hepsi hepsi ulusçuluktur. Yeter ki, herhangi bir şekilde tanımlanmış ulusun bir devletle çakışması gerektiği, her ulusun bir devleti olması gerektiği ilkesi geçerli olsun veya savunulsun.

28 Şubat 2022 Pazartesi

“Keriz Silkelemek”

Eskiden “mapusçular alemi”nde “keriz silkelemek” diye bir deyim vardı. “Mapusçular alemi” ne demek? “Mapusçu adam” iyi hapis yatan adam demektir. Çok hapiste yatmış olmak, hapislere girip çıkmak insanı “Mapusçu” yapmaz. Mapusta yatmayı bilmek gerekir.

İşte o alemde, “keriz silkelemek” diye bir söz vardı. Özellikle dolandırıcılıktan yatanların kullandığı, onların mesleğine ilişkin bir deyimdi. Tabii o dolandırıcılar zamanında borsa falan yoktu. Bu nedenle “keriz silkelemek” sözü herkesçe bilinmezdi.

Sonra Borsa çıkmış, Büyük borsa oyuncularının veya spekülatörlerinin yaptığı bir iş olmuş bu “keriz silkelemek”. Bir menkulün fiyatını çeşitli numaralarla suni olarak yükseltip, bu işin acemilerinin değersiz menkulleri almasını ve fiyatının yükselmesini sağlayıp onları sümsüklemek anlamını kazanmış.

26 Şubat 2022 Cumartesi

Ukrayna’da Savaş - Ukrayna Meselesi mi Dünya Meselesi mi?

Özellikle Twitter ve Facebook’ta sol bilinenlerin yaptıkları tartışma ve değerlendirmelere bakınca, Sol’un sadece teori ve programdan yoksun olmadığını, en sıradan insanların bile düşünebileceği düzeyde politik bakıştan, strateji ve taktikten de uzak olduğunu, politik düşünme ve davranma yeteneklerini yitirdiklerini görüyorum. Ahlaki ya da hukuki (ki bunların gerçekliği de tartışma götürür, hangi davranışın ahlami ya da hukuki olduğu propagandasi güçlü olana göre belirleniyor) gerekçelerle alınmış tavırlar ifad edilerek yürek soğutuluyor veya vicdanlar rahatlatıyor.

Aslında aktüel gelişmeler üzerine yazmaya güç ve zaman harcamaktansa, kalan eneji ve zamanımı, daha uzun vadeli, daha temel ve genel sorunların aydınlanmasına ayırmak istiyorum ve elimden geldiğince bunu yapmaya çalışıyorum.

Ama bir yandan korkunç bir hafızasızlık ve bilinenlerin en sıradanlarının unutulması ortadayken, diğer yandan “Hocam tavrımız ne olacak” diye bunca talep varken birkaç küçük hatırlatma yapmadan  geçmeyelim ve bu vesileyle tutumumuzu açıklayalım.

25 Şubat 2022 Cuma

Ulusçuluk, Marksizm ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 05) - (Bu Yazıyı Şu An Okuyanlar Dahil Dünyadaki Bütün Marksistler Niçin ve Nasıl Ulusçudurlar?)

Önceki “Ulusar ve Ulusçuluk İlişkisi ve Marksistler başlıklı yazıda, Marksistlerin Uluslar ve Ulusçuluk ilişkisini temelden yanlış kavradıklaını, uluslar olduğu için ulusçular olduğu varsayımından hareket ettiklerini, doğru olanın ise, ulusçular olduğu için uluslar olduğunu, bu önermenin, Marksistlerin sandığının aksine, düşünce varlık veya altyapı üstyapı ilişkisini değil, uluslar ve ulusçuluğun hangi kategoriden bir olgu olduğunu ele aldığını, ulusçuluğun ulusa ön gelmesinin Marksizmle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine tam bir uyum içinde olduğunu göstermeştik.

Bu yazıda Marksistlerin sadece Ulusçular ve Ulus ilişkisini ters yüz etmekle kalmadıklarını, birer ulusçu olduklarını, ulusçuluğun dayandığı ilkeyi savunduklarını, ama bunu savunmanın ulusçuluk olmadığını savunduklarını, yine bununla diyalektik bir birlik içinde, ulusçuluğa ilişkin tanımlarının da ulusçuluğun ulusçuluk tanımları olduğunu göreceğiz.

11 Şubat 2022 Cuma

Ulusçuluk-Uluslar İlişkisi ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 04)

Üçüncü yazıda “Mucizevi Yıl” dediğimiz 1983’deki uluslar ve ulusçuluk ilişkisini ters yüz eden “Kopernik Devrimi”nden söz etmiş ve bu devrimi yapanların bile ulusun bir tanımını yapamadıklarını göstermiş ve sadece bir çıtlatma olarak, ilerde ayrıntısıyla ele almak üzere, kendi tanımımızı, uluslar ve ulusçuluğun bir Din olduğunu, yani din kategorisinden bir olgu olduğunu belirtmiş ve son bölümde, bu dördüncü yazıda Marksistlerin bu devrimi neden ve niçin kavrayamadıkları veya suskunlukla geçridikleri konusuna girelim demiştik.

Önce Marksizmin bir ulus ve ulusçuluk teorisi olmadığına dair önde gelen Marksistlerin saptamalarını ve bu saptamayı yapan Marksistlerin de böyle bir teori veya Ulus tanımı ortaya koyamadıklarını görelim. (Çünkü gelen kimi yankılardan bunun da pek bilinmediğini fark ettik. En azından Türkiyeli Marksistler bakımından.)