20 Ekim 2014 Pazartesi

E-Kitapları nasıl yapalım?

Birçok arkadaş, kolaycı bir yol izliyor ve son derece kalitesiz e-kitaplar ortaya çıkıyor. Sonra da bunlar paylaşılıyor. Böylece okunmaya pek elverişli olmayan veya yorucu bir şekilde okunabilecek kitaplar ortalığı dolduruyor.
Birincisi, PDF formatı e-kitap okuyucular için uygun değildir. O daha ziyade evrak için geliştirilmiş bir formattır. Bu nedenle tercihan öncelikle PDF değil, EPUB formatında üretmeli.
E-kitaplarda satırların aralarını, harf karakterlerini, arka plan renklerini vs. siz keyfinize göre belirleyebilirsiniz. Bu nedenle EPUB formatı idealdır.
EPUB’tan PDF’e kolayca ve kalite kaybı olmadan bir kitabı konverte edebilirsiniz ama PDF’ten EPUB’a yapınca satır sonları, içindekiler, dipnotlar vs. hepsi kaybolmakta. Şu an artalıkta dolaşan EPOB’ların çoğu da böyle.
Bu nedenle esas olarak e-kitapları EPUB formatında ve temiz olarak üretmeyi hedeflemeli.
PDF’ten işe yarar ve temiz bir EPUB yapabilmek biraz emek gerektiriyor.
Genel olarak şöyle yapılıyor. Grafik olarak taranmış bir kitap bir OCR programına okutuluyor, daha sonra grafik altı metin olarak PDF yapılıyor. Sanki ilk bakışta hem metin hem de orijinalindeki gibi bir görünüm oluyor. Sonra da bundan Calibre ile EPUB veya MOBI’ye (Kindle’nin formatı) konverte ediliyor.
Bu bütün kaliteyi hem PDF olarak hem de diğer formatlarda çok kötü yapıyor.
Birincisi, Grafik altı veya üstü metin yerine, sadece metin ve resim seçmeli PDF olduğunda bile. O zaman dosyanın büyüklüğü de azalır ve sahte güzel bir görünüm olmaz.

19 Ekim 2014 Pazar

Demokratlar İçin Altın kurallar

Kürt Özgürlük Hareketinin geçirmesi gereken dönüşüm ve bunu yapıp yapamayacağı üzerine Kobane Savunması bağlamında imkân buldukça yaptığımız değinmelere devam edeceğiz.
Ancak bu arada Türkiye’de özellikle Kobane Protestosu vesilesiyle çıkan olaylara ilişkin olarak kendini “Demokrat” olarak tanımlayanlar arasında bile yaygın olarak görülen yanlışlara kısaca değinelim ve Türkiye’de demokrasi için politik mücadele yürütmek niyetinde olanların hiçbir zaman akıllarından çıkarmamaları gereken en temel altın kurallara dikkati çekelim.
*
Sıradan yurttaşlar için, neredeyse evrenselleşmiş; hatalardan koruyucu bir hukuk kuralı vardır: aksi bağımsız bir mahkeme kararıyla kesinleşinceye kadar herkes suçsuzdur. Yurttaşın suçlu olduğunu kanıtlamak, itham edenlerin ve/veya devletin görevidir.
Bu ithamların da ayrıca öyle olur olmaz yapılmasını engellemek için, güçlü deliller olmadan yapılan suçlamalar gerçek çıkmadığı takdirde, suçlayan ve/veya itham edenlere yönelik müeyyideler (para cezaları veya insanlar arası ilişkide ayıplamalar vs.) vardır.

16 Ekim 2014 Perşembe

Türkiye’de Demokrasi Mücadelesinin Kaderi Kobane’de; Kobane’nin Kaderi Türkiye’de Çiziliyor

Aslında Kobane, gerek askeri gerek politik bakımdan, hiç de öyle önemli bir stratejik yer değildir. Politik bakımdan değildir, nihayetinde orta boy bir kasabadır. Askeri bakımdan değildir çünkü ne yolların bir düğüm noktasıdır; ne coğrafi olarak belli bir bölgeye egemen bir konumu; ne doğal veya başka zenginlikleri vardır.
Ancak savaşın akışı içinde güçlerin yığılışı öylesine bir evrim gösterir ki, insan, coğrafya ya da diğer bakımlardan hiçbir önemi olmayan; hiç bilinmeyen ve önemsiz yerde karşılıklı olarak güçler yığılır güçlerin böyle bir yığılışı birden bire savaşın sonucu üzerinde hayati bir önem kazanır. O isimsiz yer, birden bire tüm projektörlerin üzerine odaklandığı nokta olur. Sonra tekrar bilinmezliğe ve unutulmuşluğa geri döner; varlığını sahnenin karanlık köşelerinde sürdürmeye devam eder.
Stalingrad da öyleydi. Aslında stratejik bakımdan yüzlerce kilometrelik nehir boyunda büyücek bir şehirden başka bir yer değildi. Ancak savaşın akışı içinde, tayin edici bir önem kazandı ve Stalingrad yenilgisinden sonra Nazi savaş makinesi hiçbir zaman kendini toparlayamadı.
Kobane de benzer bir durumdadır. Türkiye ve Ortadoğu’daki demokrasi mücadelesinin dolayısıyla geleceğinin izleyeceği yol, Kobane’nin kenar mahallelerindeki savaşlarda belirlenmektedir.

15 Ekim 2014 Çarşamba

Suphi Nejat Ağırnaslı Söyleşisi ve Muhammed Cihad Ebrari'nin İŞİD, Hizbullah ve "Süreç" Üzerine Yazısı

Bugün Kobane bağlamında günlük gelişmeleri yorumlamaktan ve strateji ve program konusundaki deneyleri incelemeye devam etmektense iki yazıyı olduğu gibi aktararak bilgi kirlenmesine ve sloganlaşarak giderek anlam yitirmeye de dikkati çekmek istiyoruz.
*
Suphi Nejat Ağırnaslı, Mustafa Suphi ve Ethem Nejat’tan gelen adıyla; Denizlerin Avukatı Niyazi Ağırnaslı’dan gelen soyadıyla; sosyalist ve sürgünlerde bu devletin baskısının acısını her zaman çekmiş bir ailenin çocuğu olmasıyl; Ermeni olmamasına rağmen, 1915’te İttihat Terakki tarafından asılan Ermeni Sosyalisti Matteos Sarkisyan’ın takma adı olan Paramaz adını almasıyla; bir Alevi olmamasına rağmen takma soyadı olarak Kızılbaş’ı seçmesiyle; Kürt Özgürlük Hareketi ile birlikte Kobane’deki savaşa katılmasıyla; sanki soyunun ve isimlerinin kendisine yüklediği ağır sorumluluğu bilerek ve seçerek doğrulamak istercesine, ölümüyle bir manifesto (bildiri) yayınladı.
Paramaz’ın  görüşlerini birinci elden, kendi dilinden okumak en iyisi olacaktır diye düşünerek kendisiyle yapılmış bir söyleşiyi aktarıyoruz. Söz Paramaz’ın.

13 Ekim 2014 Pazartesi

Kobane'de Hava Dönüyor Gibi - Hazreti Nuh’un ve Hasreti Muhammed’in Çözümleri

Dün akşama doğru, haftalardır ilk kez, biraz olsun ferahlatıcı, Kobane’de (IŞ)İD’in ilerleyişinin durdurulduğuna, hatta YPG’nin inisiyatifi ele alıp en azından karşı saldırıya geçtiğine dair haberler gelmeye başladı. Haberler birçok farklı kaynaklardan gelmesine rağmen ihtiyatı elden bırakmamak gerekiyordu.
Ancak bugün, haftalardır Kobane haberlerine, çok kötü öngörülerde bulunan başlıklar koyan Der Spiegel’de, “Hava Bombardımanının İŞİD’in İlerleyişini Durdurduğu Anlaşılıyor” başlığını görünce, durumun bir parça olsun soluk almaya imkân verdiği sonucunu çıkarmakta tereddüt etmedik. Der Spiegel’in haberine göre, bizzat Amerikan Savunma Bakanı,  Chuck Hagel de, “ihtiyatlı bir iyimserlikle” “gerçekten bazı ilerlemeler var” demiş. Ve Amerika’nın İŞİD’i geri püskürtmek için “havadan mümkün olan her şeyi” yapacağını söylemiş. Aynı ABD, daha birkaç gün önce, zaten Kobane’yi gözden çıkardığını ve Kobane’nin kendisinin bir önceliği olmadığını söylüyordu.