11 Mayıs 2025 Pazar

Sırrı Süreyya’nın Ardından: Verebileceklerini Vermedi

Sırrı Süreyya’nın ardından yazılanlar ve söylenenler, yazılmamış yazı ve söylenmemiş söz bırakmadı sayılır.

Hepsini izlemeye çalıştım. Ama okuyabildiklerim içinde özellikle ikisini belirtmek gerekiyor.

Birincisi, Ertuğrul Kürkçü’nün,  Sırrı Süreyya Önder henüz vefat etmeden önce, doktorların ilk olumlu ve umut veren açıklamasının ardından yazdığı, Sırrı Süreyya’nın cenazesinde adeta tam bir kehanete dönüşen, edebi bakımdan da çok güzel bir yazısıdır.

En azından son bölümünü aktarmadan geçmeyelim.

Onu kaybetme ihtimalinin belirdiği andan bugüne geçen üç güne baktığımda, Sırrı’nın elinin değdiği, sözünün ulaştığı, çatışırlarken aralarına girmiş olduğu herkesin başyapıtında kendilerine biçtiği rolü oynamak üzere kameraların önünden geçip gittiklerini görüp onun unutulmaz bir film yönetmeni sıfatını ilk kez gerçekten hak ettiğini düşünüyorum. Sinema olarak sinema filmi çekebildiği hiçbir dönemde, pratikte bir başyapıt ortaya koymanın önündeki maddi ve manevi engelleri tam olarak aşma fırsatı bulamamıştı ama son on beş yılda kendi kendisini tayin ettiği “barış kuruculuk” pratiğini, sahnesi bütün ülke, oyuncuları devletin başındakilerden, öksüz bir Kürt çocuğa kadar herkes olan bir panoramik başyapıta dönüştürdüğünü teslim etmemiz gerekir.

21 Nisan 2025 Pazartesi

Fragmanlar (4) - On İkinci Tez

Klasik Marksistler On Birinci Tez’i Marksist bir önerme olarak kabul ederler ve hatta Marksizmin bu tezle doğduğunu düşünürler.

Modern Marksizm ise, On Birinci Tez’in hem kendisinin hem de içeriğinin toplumsal bir olgu olarak, Marksizmin (Toplum bilimin) kavramlarıyla ele alındığı noktada başlayabilir.

“On Birinci Tez” Üzerine Bir Tez


Önce, epey uzun bir ara verdiğimiz , bu fragmanlar zincirini  birbirine bağlamak için, bir önceki fragmandan kısa bir hatırlatma yapalım. Çünkü arada geçen zamanda nerede kaldığımız unutulmuş olabilir.

Bir önceki yazımızda şöyle diyorduk:

“Biz Marksistler burjuvazinin saldırıları karşısında genellikle Marksizmin hala geçerli ve doğru olduğuna yönelik bir savunma refleksi içinde olmuşuzdur.

Biz burada bu tür çabayı, yapılacak işin içeriğine değil, taktik, politika alanına taşıyarak, yapılacak işin kendisinden ayırmaya çalıştık. (İkinci Fragman esas olarak böyleydi. Bu anlamda savunmacı bir yanı vardı.)

Ama içerikte, bir Marksist olarak Marksizm’e karşı (yani bir toplumbilimci olarak Toplumbilimin kuruluşundaki eksik, belirsizlik veya yanlışlara karşı) eleştirilerimiz onun düşmanlarından ve eleştirmenlerinden daha acımasız olmalı, doğruluk ve hassaslık için, için daha yüksek standartlar koymalıyız. 

Ancak böyle bir tutum içinde, yapılacak işe gerçekten “Marksizmin Yeniden İnşası Çabası” denebilir ve bu inşa aynı zamanda hem bir yıkma ve hem de bir geliştirme olabilir.”

5 Nisan 2025 Cumartesi

Hayaller, Gerçekler ve Önümüzdeki Kritik Günler


Hayaller, Gerçekler ve Önümüzdeki Kritik Günler

“Kötü bir devrimci, sadece ayakları artık yere basmayan değildir; Sadece, devrimci projenin gerçekleştirilmesinin toplumsal objektif ve sübjektif ön şartlarıyla olan bağlarını yitiren değildir. Ama kötü bir devrimci, aynı zamanda, var olan gerçekliklere, içinde yaşanılan ana, günlük rutinin ufak tefek şeylerine saplanıp kalan; tarihin beklenmeyen ani ve keskin dönüşlerini önceden kestirebilme duygu ve düşüncesini kaybetmiş olup, geleceğe yönelikliği bir kenara iten ve yanardağ gibi patlayışlar tarafından geçilendir de. Bu anlamda da geleceğin ufku olmaksızın, gerçekliğin doğru ve tam bir kavranışı olamaz.” 
Ernest Mandel, “Tarihsel maddeciliğin kategorileri olarak Umut ve Antisipasyon”dan alıntı, Ne Yapmalı, sayı 1, Eylül 1985)

ANTİSİPASYON (Lat. anticipātiō)
(Tenis) RAKİPTEN gelen topları önceden sezinleyerek hazırlıklı olma

19 Mart’ta başlayan gösteri ve protestolar başladığı andan itibaren, CHP ve Özgür Özel’in çağrılarını onaylamaktan ve onun ne kadar güzel geliştiği gibi övgülerden ziyade, mümkün olanla var olan arasındaki büyük açıklıktan (makastan) hareketle eleştiriler yaptığımız ve bu açıklığın kapanması için eleştirilerimizi somut

3 Nisan 2025 Perşembe

Kitle Hareketi, Erdoğan, Bahçeli ve Suriye Üzerine Küçük Ayrıntılardan Büyük Genellemeler


(Resme tıklarsanız sesli yazıla gidersiniz. Başlığa tıklarsanız Okumak için yazıya geçersiniz.)

Kitle Hareketi, Bahçeli, Erdoğan, Suriye Üzerine Küçük Ayrıntılardan Büyük Genellemeler

Ben küçük ve basit ayrıntılar meraklısıyımdır. Çünkü onlar geneldeki değişimi daha iyi gösterirler. Bu gözlemdeki ayrıntıya düşkünlüktür.
Bir de pratiğe ilişkin ayrıntı düşkünlüğü vardır. “Eylemin ayrıntılarla ilgilenmeyi gerektirdiğini” (Hegel) vurgular. Pratiğe, tekniğe, uygulamaya düşkünlüğümüz de ayrıca bu bağlamda da bir ayrıntı düşkünlüğünü besler. “Şeytan ayrıntılarda gizlenir” sözü bu bağlamda ayrıntılarla ilgilidir.