8 Şubat 2025 Cumartesi

Sunum: Milletler ve Milliyetçilik - 9 Şubat Pazar Günü, Saat: 14.00 Yer: Yeşil Ev, Provinz Str. 103, 13409 Berlin

 Milletler ve Milliyetçilik

(Uluslar ve Ulusçuluk)

Sunum: Demir Küçükaydın

*

9 Şubat Pazar Günü, Saat: 14.00

Yer: Yeşil Ev, Provinz Str. 103, 13409 Berlin

(U-Bahn Osloerstr.’den 150 veya 255 No’lu otobüsle dört durak)

(Kitap kapaklarına Tıklıyarak Kitapları İndirebilirsiniz)

*

1848 Devrimlerinin arifesinde yazdıkları "Komünist Manifesto"da


Marks-Engels, "Avrupa'da bir heyula dolaşıyor, Komünizm heyulası" diye diye başlıyordu. Ama aynı günlerde bir başka heyula da ortaya çıktı: Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası.

Bugün "Komünizm Heyulası" ortalıkta görünmüyor, adeta unutuldu, ondan korkan yok. Ama Uluslar ve Ulusçuluk Heyulası tüm dünyayı ele geçirdi. Bugün yeryüzünde bir ulustan olmayan bir tek insan, bir ulusa ait olmayan bir karış toprak yoktur. Tüm devletler bir ulusal devlettir.

16 Ocak 2025 Perşembe

Kendine Karşı Satranç Oynamak - Özgür Politika’ya Yazılar (29 Kasım 1999 – 25 Şubat 2000)

 İlk Yazı: "Schachnovelle"

(Kitabı indirmek için resmi veya burayı Tıklayınız) 

Özgür Politika'dan gazeteye yazı yazmam için teklif geldiğinde bu alanda deneysiz olmanın getirdiği zorluklar bir yana, nasıl bir içerik ve biçimde yazılar yazmam gerektiği sorusuyla karşılaştım.

Bu ilk yazıda, karşılaştığım sorunları ve bunlar için bulduğum çözümü kısa-ca ele alayım.

Kişi olarak, nasıl tanımlanırsa tanımlansın ister hukuki olarak, ister dile ve-ya başka bir kritere göre, milliyetin de din gibi bütün siyasi anlamından dış-lanarak, kişinin bir inanç ve tercih sorunu olarak kabulünden yanayımdır.

Nasıl üç kişi bir araya gelip bir dernek kurar gibi bir din ya da tarikat kura-bilir veya isteyen dinsiz olabilirse ve bunların politik olarak, kırk üç numara ayakkabı giymekten veya bamya yemeği sevmekten daha fazla bir anlamı olmazsa, aynı şekilde üç kişinin bir araya gelip ulus kurabilmesinden veya isteyenin ulussuz olabilmesinden ve bunların hiçbir politik anlamı olmama-sından yanayım.

6 Ocak 2025 Pazartesi

“2024 Yazıları Derlemesi”ni Sunuş


2024 Yılı Yazıları Derlemesi. Epub ve PDF Formatlarıyla. İndirmek için aşağıdaki linki tıklayınız:
https://disk.yandex.com.tr/d/czxijZk4krUBTQ
*
Sunuş
Bu kitapta 2024 yılı boyunca yazdığım yazılar yer almaktadır. 

2024 yılını, yazma bakımından pek verimli geçiremedim.

Ama bunun nedeni okumaya daha büyük ağırlık vermekti.

Bu derlemenin başında yer alan “Marksizmin Yeniden İnşası’nda Nerede kalmıştık?” başlıklı, yazıda böyle olacağını öngörmüş ve nedenlerini de açıklamıştım.

Okumalar yapmam gereken çok geniş bir spektrum vardı ve bunların çoğunda da sıfırdan başlamak durumunda sayılırdım.

Okumalar biraz dağınık, oradan oraya, konudan konuya atlamalar biçiminde gerçekleşti.

Pek verimli olduğunu da söyleyemem.

Ama çok yabancı olduğum birçok konuda, az çok fikir sahibi olmak gibi bir yan ürünü oldu.

En azından neyin nerede olduğunu, neleri nerede aramam gerektiğini birazcık netliğe kavuşturduğumu sanıyorum.

Eğer sağlığım ve ömrüm elverirse bu okumaların sonuçları da bundan sonraki yazılarda görülebilir.

13 Aralık 2024 Cuma

ABD ve İsrail Suriye'yi Nasıl Yıktı ve Buna Nasıl Barış Diyor?

(Jefferay D. Sachs’ın bu denemesi Common Dreams’ta 12 Aralık 2024 tarihinde yayınlandı.

Jeffrey D. Sachs dünyaca ünlü bir profesördür. Bu metni, Common Dreams sitesinden kopyalayıp https://www.commondreams.org/opinion/us-israel-syria  Google ile Türkçe'ye çevirttim ve kendi Bloğumda ve sosyal medyada paylaşıyorum. ABD ve İsrail'in suç ortağı ve işbirlikçisi Türkiye'dir. Makalede Edoğan ve Obama anlaşması konusunda da ilginç bilgiler var. D. K.)

Romalı tarihçi Tacitus'un ünlü dizeleriyle, "Yıkmak, katletmek, sahte unvanlar altında gasp etmek için imparatorluk diyorlar; çöl yaptıkları yere de barış diyorlar."

Çağımızda çöl yaratıp adına barış diyenler İsrail ve ABD'dir.

11 Aralık 2024 Çarşamba

Enternasyonalizmin İki Farklı ve Zıt Anlamı - Dünya durumu – Ukrayna ve Filistin

 Marksizmin kurucularının her sorunu çözmesi beklenemezdi. Onlar tarih ve toplum biliminin sadece temellerini atmaya çalışmışlar ve bu temellerin de çok küçük bir bölümünü yapabilmişlerdi. Ortada muazzam bir yapılacak işler yığını vardı.

Ancak Marksizm, o ana kadar verili tarih ve bunda çıkan genellemeler ışığında, işçi sınıfının gerekli değişimi yapabilecek bir güç olduğu sonucundan hareketle, bir bilim olarak kaderini işçi sınıfı ve mücadelelerine bağlamıştı.

Dolayısıyla bu çıkarsama da Marksistlerin dikkat, zaman ve enerjilerinin neredeyse tamamını işçi hareketine ve mücadelelerine, bunun stratejik, politik, taktik ve örgütlenmeye ilişkin sorunlarına yöneltmelerine yol açtı. Tabii bunun sonucunda, toplumsal gerçekliğin tümünü anlamaya ve açıklamaya yönelik teorinin tamamlanması ve geliştirilmesi gereken işlerinin ikinci plana düşmesine, ilerde sonra gelecek kuşaklar tarafından geliştirilmek üzere bir kenara bırakılmasına yol açtı.