Bundan neredeyse yarım yüzyıl önce 1969’un son aylarında gerilla
savaşanı öğrenerek Türkiye’de yeni bir Vietnam yaratıp, Vietnam halkının
sırtındaki yükü hafifletmek ve aynı zamanda Amerikan Emperyalizmi ve onun Orta
Doğudaki bekçisi İsrail Siyonizm’ine karşı o zamanlar en Marksist olduğunu
düşündüğümüz, referansımız olan Denizlerin de gittiği, Filistin
Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi’nde savaşmak için Suriye’ye giderken Afrin’den
geçmiş ve birkaç geçe nezarette tutulmuştuk.
O zamanlar bir gün gelip Afrin’in bir gün gelip dünyada
bütün projektörlerin odaklanacağı bir yer olacağı aklımızdan bile geçmezdi.
Bugün Türk ordusu eğer Afrin’e saldırırsa muhtemelen
herkesin isimlerini ezberleyeceği Zimnara (Adı tam doğru yazamamış veya
hatırlayamıyor olabilirim) köyünde tutuklanmış, sonra Cinderes (nahiye gibi)
üzerinden Afrin’e götürülmüş, orada birkaç gece polis karakolunda kaldıktan
sonra da Halep’e götürülmüştük.
Yani Türk devletinin eğer Rusya’dan izin alırsa, Afrin’e
saldırısının izleyeceği yollardan geçmiştik.
Dört buçuk ay sonra dönerken de yine Halep üzerinden şimdi
Türk ordusunun işgal ettiği Cerablus’tan Kargamış’a geçerken yakalanmış, sonra
da Antep’te işkenceli sorgulardan geçmiştik.