3 Kasım 2015 Salı

Öcalan’dan Haber Var: Öcalan’ın Durum ve Süreç Hakkında Görüşleri

Dün akşam bir arkadaştan, ilişiğinde birçok Twitin resmi (screenshot) olan bir mail geldi.
Resimlerdeki Twittler, yanılmıyorsam şu an hapiste bulunan, Özgür Gündem yazarı Özgür Amed’in hesabı üzerinden yollanmıştı. Özgür Amed kendi yazamayacağına göre, belli ki onun hesabı üzerinden kamuoyunu bilgilendirmek için atılmışlardı.
Bu mesajlar İmralı’da tecritte bulunan Öcalan’ın, muhtemelen diğer mahkûmlara yolladığı mektup veya haberlerden derlenmiş bilgiler içeriyordu.
Elbet, çok dolaylı bir aktarma oldukları için yüzde yüz otantik değildirler ve onları okuyup özetleyen ve aktaranların anlayışlarını; okuyup aktarılma koşullarının yarattığı sınırlamaları; Twitter’in 140 harf sınırlamasının zorunlu kıldığı kısaltmaları vs. de yansıtıyorlardır.
Ancak Öcalan’ı biraz tanıyanlar, kitaplarını, yazılarını biraz okumuş olanlar, bu mesajlarda özetlenen görüşlerin Öcalan’ın görüşleri olduğunu tahmin edebilirler. Bu nedenle,  Twitlerde özetlenmeye çalışılanlar Öcalan’ın görüşleri hakkında yine de bir fikir verir.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Seçim Sonuçları ve Metodoloji

Seçimler üzerine değerlendirmeler yapılırken çok temel bir metodolojik yanlış yapılıyor. Seçimler bir savaş, bir mücadele içindeki güçlerin o sıradaki güç ve konumlanışlarının anlık bir fotoğrafı olarak değerlendirilmiyor; seçimlerin kendisi bizzat savaşın kendisi olarak görülüyor.
Buna bağlı olarak da seçim analizleri savaşan temel toplamsal güçlerin çıkar, konumlanış, strateji ve taktiklerine göre değil; alınan oylara, kayıplara ve kazançlara göre yapılıyor.
Sonra da bu temel yanlışa bağlı olarak bu kayıp ve kazançların hangi baskılar, hangi seçim taktikleri, hangi aday seçimleri vs. ortaya çıktığına ilişkin açıklamalar yapılıyor. Örneğin AK Parti’nin baskıları terörünün seçim sonuçları üzerindeki etkilerinden hareketle sonuçlar açıklanıyor.

1 Kasım 2015 Pazar

Seçim Günü, Seçim Sonrasına İlişkin Düşünceler

Seçim sonuçları ne olursa olsun, temel sorun aynı kalacaktır: Erdoğan. Yani “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi”. Erdoğan diktatörlük yolunda çok büyük mesafeler kat etti ama hala tam olarak istediği noktaya erişebilmiş değil. Buraya erişip erişemeyeceği ise muhalefetin nasıl politikalar izleyeceğine; ama her şeyden önce de HDP’nin politikalarına bağlı.
Erdoğan hedefine ulaşırsa, sonraki mücadeleler çok acılı ve uzun olacaktır.  Ama Erdoğan’ın bu gidişi engellenebilirse, bu engellemeden alınan güçle barış ve demokrasi yönünde önemli mesafeler kat edilebilir.
O halde, seçim sonuçları, özünde sadece bu mücadelenin daha elverişli veya elverişsiz koşullarda verilmesini belirleyecektir. Ama seçimlerden başarıyla çıkılsa bile, mücadelenin sonucu izlenecek politikalar bağlıdır. 7 Haziran kazanılmış bir seçimin bile nasıl bir yenilgiye dönüşebildiğinin çok önemli bir örneğidir. 1 Kasım da, eğer seçimlerde istenen başarı kazanılamasa bile, zafer kazanılmamış bir seçimin nasıl bir zafere dönüşebildiğinin bir örneği olabilir.

30 Ekim 2015 Cuma

Dünya’da ve Türkiye’de Neden Güçlü Demokratik Hareketler Yoktur?


Gerek Türkiye’de; gerek dünyada demokrasi mücadelesinin böylesine güçsüz olmasının ve son duruşmada ardında bilince çıkmamış demokratik özlemler bulunan toplumsal hareketlerin demokrasiye düşman politikaların aracı haline gelmelerinin, biri üst diğeri alt sınıflardan kaynaklanan iki temel nedeni vardır.
Birincisi egemen sınıfın korkaklığıdır; yani Burjuvazinin korkaklığı. Ama bunu şöyle de ifade etmek mümkündür: sınıfların çıkarları ve karakterleri özdeş değildir veya çakışmaz.
Kapitalizm (Ya da bir bütün olarak burjuvazinin tarihsel ve genel çıkarı) kendi saf mantığı içinde, demokrasi ile yani insanların biçimsel eşitliği ile çelişmez.
Çünkü işgücü denen metanın maddi ve manevi özellikleri onun kullanım değeri üzerinde herhangi bir etkide bulunmaz. Bütün diğer metalarda ise o malın maddi ve manevi özellikleri onun kullanım değerini belirler.

27 Ekim 2015 Salı

#İstifa Hareketi ve Erdoğan

Kuran’ın Ali İmran Suresi’nin 185’inci ayetinde ve bazı mezarlıklarda “Her canlı ölümü tadacaktır.” diye yazar.
Türkiye’de ve hatta Ortadoğu’da yaşayan herkes “Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz” sorusuyla karşılaşacaktır.
Bu cumartesi, #istifa hareketi, daha da kısa adıyla #istifa bu soruyu sorarak ve ona somut bir cevap vererek yola çıktı.
#istifa diyor ki,
Erdoğan bugün baş sorundur, dolayısıyla baş hedef Erdoğan olmalıdır. Çünkü AK Parti, hükümet, başbakan, bakanlar vs. hepsi Erdoğan’ın fiili darbe rejiminin basit avadanlıklarıdır. Onları hedef almak, hem hedef şaşırtmaktır; hem de bir hedefte birleşecekleri dağıtır ve azaltır. Daha fazla hedef, daha sağlam bir birlik ve birleşeceklerin daha büyük bir niceliği anlamına gelmemektedir. En geniş ve sağlam bir birlik Erdoğan’ın #istifa’sı hedefi etrafında sağlanabilir. Sadece Erdoğan’ı hedef almak onu yedek olarak kullandıklarından tecrit edebilir.
#istifa diyor ki,