Bitcoin’i, onun nasıl bir evrim geçireceğini, ne gibi
sonuçları olacağını biraz olsun anlayabilmek için yeni bir kıtaya ayak
bastığımız varsayımından hareket etmemiz gerekiyor. Hatta buranın yeni bir kıta
mı, yoksa bildiğimiz kıtaların ta kendisi mi olduğunu anlayabilmek için de
böyle davranmak gerekiyor
İnternet bir kıyaslama sağlayabilir.
İnternet ilk çıktığında onun bugün hayatımızda taşıyacağı
önemi vs. keza internet sayesinde var olan Google’u, dolayısıyla Big Data’nın
önemini. Big Data’nın yapay zekaları geliştirmek için gerekliliğini ve önemini,
dolayısıyla bugün kendimizi birden bire tarihteki en büyük teknolojik ve
sosyolojik değişikliklerin arifesinde bulacağımızı tahmin bile edemezdik.
Ve bütün bunlar topu topu yirmi yılda oldu.
İşte gerek Blockchain (Blok Zinciri) Teknolojisi, gerek
bizzat bu teknolojiye dayanan Bitcoin benzer durumdadır, yeni bir kıta gibidir.
Analojiyi sürdürürsek, gerekli değişiklikler yapıldığında
ortaya çıkaracağı sonuçlar bakımından Blockchain İnternet’e, Bitcoin internette
surf yapmamızı sağlayan http protokolüne veya tarayıcılara benzer. Tarayıcılar
bilgiyi herkes için ulaşılabilir kıldı ve merkezsizleştirdi.
Blockchain esas olarak “Bir
Devrimin Eşiğinde” bahsinde ele alınacaktır.
“Bitcoin’in Ekonomi
Politiği” başlıklı bu seride ise, Bitcoin’e bağlı olarak, onu mümkün kılan
bir teknoloji olması itibarıyla değinilmekle yetinilecektir.
*
Tabii burada en başta kavramsal kullanımlara ilişkin bir
açıklama yapmak gerekiyor.
Bitcoin derken, aslında genel olarak Kripto (Şifreli)
Paralar veya daha alışılmış deyimle dijital paraları kast ediyoruz. Biz buna
kısaca Bitcoin diyeceğiz. Hani nasıl, tıraş bıçağı yerine onun bir markası olan
Jilet, Türkçede benimsenmiştir öyle.
Bugün var olan Bitcoin isimli olanın mı yoksa bugün sayıları
1500’ü geçtiği söylenen diğerlerinden (Dijital paralar eko sisteminden) birinin
veya birkaçının mı ayakta kalabileceği ortadadır.
Bugün en bilineni ve ilk çıkanı Bitcoin. Ama pek ala başka
biri onun yerini alabilir.
Örneğin ilk başta birçok başka arama motorları vardı, Yahoo
bunlardan en bilineniydi. Ama şimdi neredeyse bir tek Google kaldı.
Bu durumu, canlıların tarihindeki Kambriyen Patlama’ya
benzetebiliriz. O zamana kadar esas olarak tek hücreli olan canlılar, birden
bire çok hücreli ve karmaşık organizmalar olmuşlar saldırı ve savunma araçları geliştirmişler,
tamamen farklı yapılar üzerinden “deneyler” yapmışlardır.
Bu dönemde canlı türleri, çok farklı temellerde ve yapılarda
adeta patlarcasına çoğalmıştır. Ama bugün bunlardan sadece birkaçının yapısı
ayakta kalabilmiştir. Örneğin biz bütün omurgalılar o patlamada hiç de yeri
öyle önemli görünmeyen bir türden geliyoruz. Diğerlerinin ise, dönemlerinde çok
daha başarılı görünmelerine rağmen, soyları tükenmiş bulunuyor.
Teknik olarak en ileri olanın başarılı olacağı diye bir
kural da yok.
Stephan Jay Gould, buna, aynı kaseti tekrar çaldığımızda
aynı şarkının çalacağının bir garantisi de yok diyordu.
Modern tarihten bir örnek verelim.
Biliniyor VHS ve Betamax videoda iki farklı standarttı. Ve bunlardan
daha gelişmiş olanı Betamax’tı ama o tutmadı.
Çünkü bu gibi süreçlerde belli bir kritik kütle geçildikten
sonra bir değişim pek mümkün olmamaktadır. Savaşın sonucu belirleyen de teknik
üstünlükte ziyade başka bağlantılar vs.dir.
Bir başka örnek bugünkü İngilizce klavyelerdeki harflerin
yerleridir. Bunlar ilk daktilo icat edilirken kimi harfler birbirine takılmasın
diye belirlenmiştir. Sonra teknik gelişip böyle bir zorunluluk ortadan
kalkmasına rağmen, bugünkü süper modern bilgisayar klavyeleri bile en küçük bir
rasyonalitesi bile bulunmayan diziliştedirler. (Türkiye’de bu konuda istisnai
olarak son derece rasyonel F Klavye var ama yeni kuşak onu bilmiyor ve
kullanmıyor.)
Bitcoin’in de, muhtemelen ilk olduğu için biraz eski bir
tekniğe dayandığı için başarısız olacağını öngörenler var.
Ancak hiç de beli olmaz. Bir kere benimsenmesi belli bir
kritik kütleyi aşınca ve belli yenileştirmeler yapılınca bugünkü egemen
konumunu koruyup ayakta kalan o olabilir.
Ya da Bitcoin ve daha birkaçı bir arada yaşayabilirler. Bunlar
hepsi ucu açık konular.
Biz analizi sadeleştirmek için, bu gibi sorunları yok var
sayıyoruz.
Tabii spekülasyon yapanlar için bunlar önemlidir. Ama biz
olayın özünü anlamaya çalışıyoruz.
Bitcoin ya da Litecoin ya da Ripple vs. olmuş, bunların bizim
analizimiz açısından bir önemi bulunmuyor.
Bu yeni kıtayı anlayabilmek için olguları olabildiğince
sadeleştirmek gerekiyor. Bu nedenle de bu yazı dizisinin başlığı “Bitcoin’in Ekonomi Politiği”. Bitcoin Bitcoin
değildir. Kripto Para yerine kullanılmaktadır. Bir soyutlamadır.
*
Aynı sadeleştirme ya a soyutlamayı Para bahsinde de yapmak
gerekiyor.
Para olarak, altını para meta olarak ele alacağız.
Altın karşılığı olan kağıt parayı, karşılığı olmayan itibari
parayı (Fiat Money), banka kredilerini, “Jiral Geld”i vs. şimdilik hiç sorun
etmeyeceğiz.
Öncelikle işin özünü çözmek gerekiyor. İşin özü çözülünce bu
gibi sorunlar daha kolay çözülebilir.
O halde, Bitcoin’in ne olduğunu ve ne olacağını anlamak için
en temel kavramların ışığında onu anlamaya çalışmalı.
Ama aynı zamanda en temel kavramları da daha iyi ve dakik
olarak anlamak ve tanımlamak için de onlara Bitcoin’in ışığında bakmalı.
Biz bir Marksist olarak, Bitcoin olgusunu açıklayacak ve
geleceğini biraz olsun öngörebilmeyi sağlayacak, en azından genel eğilimi
tespit etmeyi sağlayacak kavramların Marksizmde olduğunu düşünüyoruz.
Bu nedenle Bitcoin’i öncelikle en temel Marksist kavramlar
açısından ele almaya aynı zamanda bu en temel kavramları da Bitcoin olgusu ışığında
daha net ve dakik olarak tanımlamaya çalışacağız.
Bu nedenle ta en temel kavramlara gitmemiz gerekiyor. Marks’ın
Kapital’inin ilk bölümlerine.
*
Ekonomi politiğin konusu, iki insan veya iki kabile iki
ürünü birbiriyle değiştirdikleri, yani ürünler birer metaya, değişim değerine dönüştüğü anda başlar.[1]
Yani ekonomi politiğin konusu değişim değeri kısaca değer ve
onun geçirdiği değişimlerdir.
Her meta ya da değişim değeri bir ihtiyacı giderir, bir
yararlılığı vardır.
Buna Kullanım Değeri denir.
“Meta, her şeyden
önce, taşıdığı özelliklerle şu ya da bu türden insan ihtiyaçlarını gideren
dışsal bir nesne, bir şeydir. Bu ihtiyaçların doğası, söz gelişi, mideden mi
yoksa hayallerden mi kaynaklandıkları, hiçbir değişikliğe yol açmaz.[2]”
“Bir şeyin yararlılığı
onu Kullanım Değeri haline getirir.”
“Yararlı olan her şey,
pek çok özelliğin bir bütünüdür ve bundan dolayı çeşitli bakımlardan yararlı
olabilir. Şeylerin farklı yönlerini ve dolayısıyla çok sayıdaki kullanım
biçimlerini ortaya çıkarmak tarihin işidir.”
“Metaların kullanım
değerleri, bir başka disiplinin, meta bilgisinin malzemesini sağlar.”
Toplumda, insanların metaların yararlılıkları hakkında bir bilgileri
olduğu varsayılır[3].
O halde Marks’ın vurguladığı gibi malların Kullanım
Değerleri (yararlılıkları) Ekonomi Politiğin konusu değildirler.
*
Ancak iki meta vardır ki tam da bunlarım kullanım değerleri
ekonomi politiğin konusuna girerler, hatta onun özünü oluştururlar
Bu iki meta, Altın (Para) ve İşgücü’dür
Dikkat edilirse, “Bir Devrimin
Eşiğinde” serisi, teknik gelişmelerin bizi işgücünün ortadan kalkışına
getirdiği ve bunun sonuçlarının neler olacağı sorunuyla yüz yüze getiriyor,
dolasıyla da sosyolojinin (Marksizmin) en temel kavramlarına götürüyordu, bu
nedenle, insanın ortaya çıkış sürecine, biyolojik ve toplumsal evrimin farkları
sorununa yoğunlaşmış, en gerilere gitmiştik. Önümüzdeki yazılarda yavaş yavaş oralardan
tekrar zamanımıza döneceğiz
“Bitcoin’in Ekonomi
Politiği” de bizi, paranın ortaya çıkışına götürüyor, altını para yapan
özelliklere götürüyor.
Yani her iki durumda da geleceği daha iyi anlayabilmek için
çok gerilere gitmek zorunda kalıyoruz.
Ama bu iki başlık da aslında ekonomi politiğin kullanım
değerini konu ettiği iki özel metada ifadesini buluyor: Para ve İşgücü.
*
Para trampadan öteye bir ticaret ve dolayısıyla genel bir
eşdeğer ihtiyacının ortaya çıkması sonucu bu ihtiyacı gideren bir kullanım
değeridir.
Yani paranın yararlılığı her şeyden önce malların değişimini
sağlamasıdır. Hatta bunu şöyle de ifade edebiliriz. Para’da değişim değeri ile
kullanım değeri fenafillah mertebesine, (Nirvana’ya) ulaşırlar.
Para olmadan sermaye olmaz, sermaye olmadan da bir artı değer
elde edilemez.
Gerek prekapitalist, gerek kapitalist uygarlıkları anlamak
için sermaye dolayısıyla da Para olmazsa olmazdır.
Bu nedenle Marks, Kapital’in
hemen başında kullanım değeri ve değişim değerini tanımladıktan sonra Para bahsine geçer. Birinci kısmın başlığı
“Meta ve Para”dır.
Para başlığı altında da paranın işlevleri, yani yararlılıkları, yani kullanım değerleri ele alınır. Paranın kullanım değerleri, diğer bütün
malların kullanım değerlerinden farklı olarak, insanların biyolojik, fiziki veya manevi, gerçek veya fiktif ihtiyaçlardan
değil, doğrudan doğruya metaların gerçekleşebilmesinin
ihtiyaçlarından doğar. Para olduğu için ürünler metalara dönüşmez, metalar
olduğu için para ortaya çıkar.
Meta üretiminin olmadığı, değişimin olmadığı bir toplumda
paranın para olarak hiçbir kullanım değeri olmaz.
Böyle bir toplum, iki biçimde var olabilir:
Ya tam bir kıtlık ekonomisinde, bir artı ürünün dolayısıyla
değiştirilecek bir ürünün olmaması durumunda. Emek üretkenliğinin son derece
düşük olduğu, iş bölümünün bulunmadığı bir toplum olarak. (Neolitik devrim
öncesinde avcılık ve toplayıcılıkla yaşanan binlerce yılda toplum böyleydi.
Meta olmadığı için para da yoktu.)
Ya da zenginliklerin gürül gürül aktığı, bayrağına “herkese ihtiyacı kadar herkesten yeteneği
kadar” diye yazmış; emek üretkenliğinin olağanüstü yükselip, emeğin artık
yok olduğu, “emeğin bir geçim aracı
değil, birincil yaşamsal gereklilik haline geldiği” bir toplum olarak.
Bugün böyle toplumda değil, ama tam da her şeyin metalaştığı
bir kapitalist toplumda yaşıyoruz.
O halde para bu toplumun olmazsa olmazıdır.
*
İşgücü ve paranın, yani ekonomi politik bakımından kullanım
değerinin konu olduğu iki metanın fiziksel veya manevi özellikleri ile kullanım
değerleri arasındaki ilişki çok farklıdır.
İşgücünün fiziksel
veya manevi özellikleri ise, onun kullanım değeri üzerinde hiçbir etkide
bulunmazlar. Bir işçinin Kürt mü Türk mü, akıllı mı aptal mı, kadın mı
erkek mi, Hristiyan mı Müslüman mı, bi seksiüel mi hetoro seksüel mi, Beşiktaşlı
mı Fenerbahçeli mi vs. olduğunun işgücünün
kullanım değeri, yani artı değer üretme özelliği üzerinde hiçbir etkisi
yoktur.
Ama metaların fiziksel
özellikleri onların sadece eşdeğer olarak, yani para (Akçe) olarak kullanılmalarını
belirler.
Bu özellikleri Bitcoin’in özellikleriyle karşılaştırmayı
gelecek yazıda yapalım.
22 Aralık 2017 Cuma
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:
https://steemit.com/tr/@demiraltona/bitcoin-in-ekonomi-politigi-2-kullanim-degeri-ve-bitcoin
[1]
“Ekonomi politik, meta ile, [yani] ürünlerin
ya bireyler tarafından ya da ilkel topluluklar tarafından birbiriyle
değişildikleri anda başlar.” (Friedrich Engels, "Karl Marks'ın Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı'sı")
[2]
"Arzu, ihtiyaç demektir; o, ruhun iştahıdır ve vücut için açlık ne kadar
doğalsa, o da o kadar doğaldır. ... (şeylerin) büyük kısmı ruhun ihtiyaçlarını
giderdikleri için değere sahiptir." (Nicholas Barbon, "A Discourse on
coining the new money lighter. In answer to Mr. Locke's Considerations
etc.", London 1696, s. 2 (Zikreden Marks)
[3]
Burjuva toplumunda, her insanın alıcı olarak, ansiklopedik meta bilgisine sahip
olduğu yolunda ekonomik bir fictio juris [varsayım -ç.] egemendir. (Marks’ın
notu)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder