21 Haziran 2013 Cuma

Espri, Alay, Yaratıcılık ve Marksizm

Şöyle bir yargı var. Bu Marksistler çatık kaşlı, şakadan anlamaz, yaratıcılığın yanından geçmez, dogmatik ve sekterlerdir. Zaten modası da geçmiştir. İşte duran adamlar, penguen gibi yürüyenler, park meclisleri ile artık yapyeni birözne var ortada.
Gerçekten de piyasayı doldurmuş ve Marksizmi savunuyor diye ortalıkta dolaşanlara bakınca bu yargılar doğru gibi görülür.
Ancak burada anlaşılmayan şudur, insan hayatı bakımından büyük ama toplumların hayatı bakımından küçük öyle önemler vardı ki o dönemlerde herşey tersine dönebilir. Bu da bizi yanıltır. Hayatınız üç gün yaşayan bir kelebeğinki kadarsa, dünyanın hep çiçeklerle bezeli güneşin parladığı bir yer olduğunu sanabilirsiniz.
Marksizm hakkındaki bu yargı da böyledir. Markizm hiç de öyledeğildir, ama köylülerin ve ulusçuların Marksist olduğu veya kendini öyle tanımladığı bugünkü dünyada Marksistler böyledir. Tarihin yumağı tersinden çözülünce, böylesine görünümler ortaya çıkar.

Demokrasinin Ne Olduğunu Anlayamamanın Zorlukları Üzerine Bir Deneme (Demokrasinin Sosyolojik Bir Tanımı)

Önsöz

Taksim’in devlet Güçlerince fethi üzerine Gezi Direnişi hareketi, “hattı müdafa yok sathı müdafa vardır” diyerek  mücadele alanını yaydı ve bütün alanları ve parkları birer foruma (agoraya, meclise, camiye, ceme) çevirmeye başladı. Eğer bu yayılma sürer ve katılımlar giderek artarsa bir süre sonra hükümet, taksimi şiddetle boşalttığına pişman olacaktır. Önünde iki yol kalacaktır. Ya her parkı da taksim gibi ele geçirmek. Tüm ülke sathına Taksimleri ve Taksim direnişlerini yaymak. Ya da bütün pakları ve Taksimi harekete teslim edip geri adım atarak, hareketin bölünmesi ve içinden çürümesi için çalışmak ve beklemek.
Eğer o forumlarda bugünkü devlet cihazının karşısında yeni bir cihazın tohumları ve ilişki biçimleri koyulursa, bir diyarşi (ikili iktidar) ve eğer gerçekten doğru bir strateji ve program da uygulanırsa bir demokratik devrim bile gündeme gelebilir. Böyle bir devrim de bütün ortadoğuyu ve dünyayı alt üst eder.
Bu alternatif cihazın nasıl bir şey olması gerektiğine dair 19. Yüzyıl İşçi ve Sosyalist hareketinin deneyleri ve bilgi birikimi ne yazık ki bugünkü hareketi başlatmış 90’lı kuşaklarca bilinmiyor. Sadece bilinmiyor da değil, yıkılan bürokratik diktatörlükler ve fosilleşmiş küçük sosyalist örgütler veya bürokratik kitlesel örgütlerin olumsuzlukları Sosyalizm ve işçi hareketinin hesabına yazıldığından, ne merak ediliyor ne de bilinmek isteniyor.

20 Haziran 2013 Perşembe

Hareket İçin Birleştirici ve Onun özlemlerini İfade Edici Bir Bayrak-Sembol Önerisi

Bugün sadece Türkiye’deki bu direnişin değil, dünyadaki mücadelelerin de bir bayrağı yok.
Hürriyet, eşitlik, adaleti temsil eden üç renk, artık Fransız ulusunun bayrağı ve Fransız kapitalizmini ve emperyalizminin fetihlerinin bir aracı ve sembolü haline gelmiş bulunuyor.
Kızıl bayrak ise, uzun yıllar bürokratik kastların egemenliğinin aracı oldukları için başlangıçtaki Fransız devriminin özlemlerine ekledikleri toplumsal eşitliği sembolize etme özelliklerini yitirmiş bulunuyorlar.
Biraz da bu nedenle bu direnişin bir bayrağı yok.
Çünkü ne Fransız devriminin Hürriyet, Eşitlik ve Adalet özlemi, ne de ezilenlerin eşitlik özlemi gerçekleşmiş değil.
Program yeni koşullara uygun olarak aktüalize edilmek, bilgisayar programcılarının diliyle söylersek, “update” yapılmak koşuluyla hala aynı, ama bu programın sembolü olan bayraklar kirlenmiş bulunuyor.
Burada şu soru ortaya çıkıyor: Hareketin mesajını özetleyen birleştirici ve temiz bir bayrak ne olabilir?
Ne olmaması gerektiğinden başlanabilir.

Sayın Mehmet Atak'ın "Hareketin Örgütlenmesi İçin Pratik Bir Öneri"ye Eleştirisi

Değerli Mehmet Atak, daha önce yaptığımız “hareketin örgütlenmesi için pratik bir öneri”ye geniş bir eleştiri yapmış. Kanımızca yazıda dile gelen eleştiriler örgütlenme ve demokrasi konusunda daha geniş bir tartışma başlatmak bakımından önemlidir. Bizim önerimiz de zaten tartışmaya bir temel oluşturmak üzere yapılmıştı.
Atak yazısında son derece temelden eleştiriler yöneltmektedir. Öte yandan sayın Atak’ın eleştirilerinin dayandığı anlayışların epeyce yaygın olduğu da görülmektedir.
Hem temelden sorunları gündeme getirmesi, hem de yaygın bir anlayışı dile getirmesi  nedeniyle eleştiriye özellikle dikkati çekmek isterim.
Elbet bu eleştirilere bir cevap verip karşı eleştirilerimi yapacağım.  Ama önce sayın Atağın eleştirileri.
Kendisine böyle bir tartışma açık genişlettiği için bu vesileyle teşekkür etmeyi borç bilirim.
Saygılar
Demir Küçükaydın

19 Haziran 2013 Çarşamba

Hareketin Örgütlenmesi İçin Pratik Bir Öneri - Tüm Forumların Dikkatine

Parklarda yapılan forumlarda örgütlenmek ihtiyacı dile getiriliyor. Ne var ki bunun nasıl olabileceği üzerine somut bir öneri görülmüyor.
Aşağıdaki öneriyi, 11 Haziran'da başka bazı önerilerin yanı sıra yapmış ve Bloğumuzda yayınlamıştık. (http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/ozgurluk-direnisinde-kader-haftasi-ve-oneriler-24907 ve http://demirden-kapilar.blogspot.com/2013/06/ozgurluk-direnisinde-kader-haftas-ve.html )
Birçok paylaşım ve destek olduysa da genel bir yayılma ve duyulma imkanı bulamadı.
Aynı öneriyi ertesi gün, "Bir resmi okumak: Gençlerin ayaklarıyla oy verdikleri program" başlıklı yazıda tekrar yaptık ve arada Çapul TV'ye çıkıp orada bir kez daha tekrarladık.
Ancak o hareketli günlerde duyulma ve tartışılma olanağı bulunamadı.
Buraya öneriyi o zamanki ifade ediliş biçimiyle tekrar koyuyorum:

"Hem koordinasyonu sağlamak hem de görüşmecileri ve programı belirlemek üzere derhal en demokratik bir şekilde, her türlü kontrole açık bir seçim ve organlaşma mekanizması kurulmalıdır.
·         Bu son derece kolaylıkla yapılabilir. Örneğin Türkiye çapında bir site kurulur. Tüm göstericiler ve halk buraya üye olmaya çağrılır. Üye olmanın koşulu, gerçek kişiler olunması olur. Resim, Hüviyet Numarası ve İsim bilgileri bunu sağlar. Herkes hangi direniş yerinde yer alacağını da belirler. Örneğin her yüz kişi için bir delege seçilebilir. Adaylar kendi resim ve bilgilerinin yanı sıra savunacakları ve inandıkları görüşlerini, aday oldukları bölgeyi de açıklarlar. 100 kişinin oyunu alan delege olur. Herkes sadece bir kere oy kullanabilir. Delegeler de bölge ya da şehir için 10 delegeye bir koordinatör biçiminde bir seçim yapabilir. Bütün koordinatörler de Türkiye Koordinasyonu için on kişiye bir kişi olacak şekilde bir seçim yapabilirler.
·         Bu derhal yapılabilir. Bunun teknik alt yapısını hazırlayacak ve yapabilecek uzmanlar hareketin saflarında onlarca vardır. Aşağı yukarı herkesin bir internet bağlantısı da bulunmaktadır. Bu hareket İnternet aracılığıyla doğdu onun aracılığıyla hızla da örgütlenebilir.
·         Böylece bütün Türkiye’deki direniş hareketi, en gerçeğe yakın temsille örgütlenip kendisini temsil edecekleri seçebilir. Koordineli çalışmaya başlayabilir."
Elbet geliştirilip düzeltilebilir. Önemli olan yansıttığı anlayış ve mantığıdır.
Lütfen somut bir öneri olarak çoğaltın, yayın ki gündeme gelip tartışılsın.
Demir Küçükaydın