#HAYIR kampanyasının ortaya çıkardığı henüz bir rüşeym
(tohum) halindeki #HAYIR Hareketi, bu sonuçları tanımadığını ilan etmelidir.
Erdoğan yaptığı her türlü kanun tanımazlığın ve
hukuksuzluğun, emrivakilerin n üzerine yatmayı adet edinmiş bulunuyor.
Bu referandumda yapılan hukuksuzluğun üzerine yatacağını da “Atı
alan Üsküdar'ı geçti” diyerek resmen ilan etmiş bulunuyor.
Bizler de Üsküdar’ı vermedik, Atı da vermeyeceğiz diyebilmeliyiz.
Bu sefer ne olursa olsun bu emrivakiinin üzerine yatılmasına
imkân verilmemelidir. Bu son mevzidir. Buradan geri adım atılmamalıdır.
Bütün ciddi zaferler ancak böyle bir kararlılıkla kazanılmıştır.
Hitler Stalingrad’ta, birliklerin geri adım atmama kararlılığıyla bozguna
uğratılmıştır. En son IŞİD Kobani’de yine aynı kararlılıkla yenilebildi.
*
CHP ve HDP şimdiye kadar, Erdoğan’ın emrivakileri karşısında,
fiilen olmayan hukuk ve hiç bir gücü bulunmayan Meclis üzerinden bir mücadele
çizgisi benimsediler.
Böylece Erdoğan’ın hukukun ve parlamenter sistemin en son
kalıntılarını bile yok edişine imkân tanıdılar.
Daha baştan esaslı bir direniş gösterseler. Hukuku ayaklar
altına aldığında Meclis’ten çekilip halkı sokaklarda bunu protesto etmeye
direnmeye çağırılır, Erdoğan’ın diktatörlük özlemlerine daha küçük iken bir son
verilebilirdi.
Onlar ise Erdoğan’ın oyuncağı olmuş mahkemelere; Meclis
diyerek Erdoğan’ın ağzının içine bakan AKP’li vekillere güvendiler ve sahte
hayaller yayıp Erdoğan’ın hukuksuzluklarına karşı tekrar hukuku geçerli kılmak
için bir halk direnişinin oluşmasının engel olup fiilen Erdoğan’ın yolunu açtılar.
Erdoğan’ın şimdi ne yapacağını görmek için yaptıklarına
bakmak yeter.
Erdoğan daha ilk cumhurbaşkanı seçildiğinden beri bütün
hukuku ayaklar altına almakta ve muhalefet partilerinin fiilen bu hukuksuzluğa
prim veren davranışlarıyla bir süre sonra hukuksuzluğu bir hukuk haline
getirmektedir. Ayrıca utanmadan “fiili durum” diyerek bunu da itiraf
etmektedir. Karşısındaki muhalefetin ne kadar çapsız olduğunu bilmektedir
çünkü.
Erdoğan’ın bu davranışları karşısında CHP ve HDP daha baştan
kesin tavır alıp meclisten çekilmeli ve emrivakileri kabul etmeyen, hukuku
savunan uzlaşmaz bir direniş sergilemeliydiler.
Bunu yapmadılar. Hala da yapmıyorlar.
Bunu yapmadılar. Hala da yapmıyorlar.
Kaderimizi onlara teslim ettiğimiz takdirde çok daha kötüsü
bizleri bekliyor.
*
#HAYIR Hareketi sokakları terk etmez, kararlı bir mücadele
sürdürürse, CHP ve HDP daha kararlı bir çizgiye gelebilir.
Bu nedenle bu emrivakiinin fiili bir durum haline gelmemesi
için; CHP ve HDP’nin inisiyatifine bırakılmaması için, her gün gösteriler
yapmaya, bu emrivakiinin kabul edilmeyeceğini açık bir şekilde ilan etmeye
devam etmek gerekiyor.
Somut talep, en azından, hile karışmış bu referandumun
iptalidir.
Elbet buna ek olarak OHAL’in kaldırılması;
Erdoğan’ın anayasanın kendine tanıdığı sınırlara dönmesi ve
Saray’ı terk etmesi Çankaya Köşküne taşınması gibi talepler de buna
eklenebilir.
Taleplerin belli bir noktaya yoğunlaşması, hedef büyütücü
olmaması ve en geniş kesimleri toparlayıcı ve birleştirici olması gözetilmelidir
#HAYIR Hareketi bunları getirecekleri ve götürecekleriyle
açıkça tartışmalıdır.
Bunu tartışmak için her yerde Hayır Hareketine katılanlar
Meclisler kurmalı, delegeler seçmeli ve Türkiye çapında Demokratik bir Meclis
olarak örgütlenmelidirler.
Başta #İPTAL olmak üzere belirlenecek bu gibi talepler
etrafında direnişi sürdürmek gerekiyor.
Şimdi direnemez isek yarın hiçbir direnecek yerimiz
kaymayacaktır.
*
Öte yandan bu direnişi sürdürmek,
genişletmek ve bölünmesini engellemek için neler yapmak gerektiğini
tartışmak gerekmektedir.
Direniş şu an sadece Büyük Şehirlerin “laik yaşam tarzı”ndakilerine ve orta sınıflarına veya kısmen de Alevilerin yoğun olduğu bölgelerle sınırlıdır.
Direniş şu an sadece Büyük Şehirlerin “laik yaşam tarzı”ndakilerine ve orta sınıflarına veya kısmen de Alevilerin yoğun olduğu bölgelerle sınırlıdır.
Bu kesimle sınırlı kardığı takdirde ezilmesi kaçınılmazdır.
Bu nedenle hedefleri, örgüt ve mücadele biçimleriyle ilk
elde Kürtleri ve Erdoğan’ın kurbanı olmuş dindarları da kapsamayı, Onların da
kendilerini bulabilecekleri bir ortam yaratmayı başarmalıdır.
Bunun için özellikle direnişe yönelik gösterilerde, dile ve
dine, siyasi eğilimlere vurgu yapan semboller, şiarlar, müziklerin yeri
olmaması gerekir.
Çok açıktır ki, İzmir Marşı’nın olduğu yerde ne Kürtler, ne
de Erdoğan’ın kurbanı olmuş Mütedeyyinler kendini bulamayacaklar, o hareketten
uzak duracaklardır.
Daha baştan Kürtlerin ve Dindarların, yani Sünni ve Müslümanların
muhalif olanlarının bu harekete çekilmesi hayati önemdedir.
Bu nedenle protesto gösterileri esnasında somut hedefleri
içeren örneğin #İPTAL gibi hedeflerin dışında hiçbir pankart, slogan, bayrak
yer almaması hareketin sürekliliği ve büyümesi için olmazsa olmaz koşuldur.
*
Öte yandan Erdoğan şimdiye kadar hep yaptığı gibi, derhal
polis ve gazla, onlar yetmediğinde yetiştirdiği çeteleriyle bu gösterilere
saldıracaktır.
Ayrıca çok sesli ve pankartlı yürüyüşler belli bir politik kültürden,
bu gibi gösteri ve yürüyüşlere alışkın insanların kendilerini bulmalarına yol
açabilir ama ezilenlerin derin kesimleri böyle biçimler altında kendini bulamaz.
Bu nedenle gösteriler belki bir psikolojik etki sağlamak
için başlangıçta şimdiki biçimde sürse bile, OHAL ve Erdoğan’ın şiddet rejimi
ortada olduğundan, derhal, en kısa zamanda, Gösteri yürüyüşleri alanından temel
yurttaşlık hakları alanına çekilerek, polisin saldırısına imkân vermemeye azami
dikkat etmelidir. Direnişin süreklilik ve kitlesellik kazanabilmesi için bu
şarttır.
Kitlesellik, sürekliliktik ve Sivil Direniş için temel haklar
alanında kalmak ve bir tek hedefin etrafında birleşmek birbirinden ayrı
düşünülemeyecek özelliklerdir.
Erdoğan’ın fiziki bir saldırısına imkân verilmemelidir.
Bir saldırı olduğu takdirde normal yurttaşların tekrar
katılımı zor olur.
Bu nedenle şimdiden, saldırıya uğramadan ve saldırıyı
engellemek, ama saldırılırsa çok güçlü bir durumda olabilmek için, her gün aynı
saatte, aynı yerlerde, örneğin #İPTAL gibi, sadece göğsümüze yazdığımız veya
astığımız bir somut hedefle/taleple bulunmak, yani orada durmak, oturmak,
yürümek gibi en temel yurttaşlık haklarını kullanmak, hiçbir pankart açmamak,
slogan atmamak temel biçim olmalıdır.
Böyle bir sivil direniş hem süreklilik sağlar, hem
milyonları toplar, hem de bölünmeyi engeller.
Erdoğan’ın istediği alanda savaşa girmediği için onu
silahsızlandırır.
Her gün işinden çıkan her yurttaşın katılacağı milyonları
kapsayan böyle bir şiddetsiz ve sivil direniş ile Erdoğan yenilebilir.
Böyle bir kitlesel direniş hareketi, CHP ve HDP’yi ister
istemez Erdoğan’ın emrivakilerini reddeden, Erdoğan’ın hukuk ve hak tanımazlığı
karşısında uzlaşmasız bir çizgiye çekebilir.
CHP ve HDP Meclisten toplu halde istifa ettikleri takdirde
Erdoğan yerinde kalamaz.
Ama CHP ve HDP’nin bu noktaya gelmesi için, kitlesel bir
direniş; bunun için de yukarıda önerilen biçim ve içerik olmazsa olmazdır.
Erdoğan gitmeden de bu ülkeye yasaların ve huzurun, can ve
mal emniyetinin gelmesi mümkün değildir.
#HAYIR hareketinin şimdi #İPTAL için direnişe devam etmesi
gerekiyor.
Gerileme yok.
Ama mücadelede gerilememek için, biçimde gerilemek, temel haklar alanında sağlam bir mevziiye yerleşmek gerekiyor.
Ama mücadelede gerilememek için, biçimde gerilemek, temel haklar alanında sağlam bir mevziiye yerleşmek gerekiyor.
18 Nisan 2017 Salı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder