Facebook zaman zaman aynı gün ama önceki yıllardan birinde
ne yaptığını hatırlatıyor. Bugün de 2015 yılının 10 Nisan günü yazdığımız
yazıyı hatırlattı.
Yazının başlığı: 7
Haziran “Seçim” Değil Referandumdur.
Ne kadar çabuk unutmuşuz bunu. Hepimiz hala “7 Haziran
seçimleri”nden söz ediyoruz.
Halbuki 7 Haziran Erdoğan’ın diktatörlük projesine karşı bir
referandumdu.
Ve o bu referandumu kaybetmişti; biz kazanmıştık.
O halde bu referandumun sonucunu da 7 Haziran ile kıyaslama
içinde tahmin etmek hiç de mantık dışı olmaz.
Bu referandumda Erdoğan’ın diktatörlük projesine daha büyük
bir oranda #HAYIR çıkması sürpriz olmamalıdır.
Çünkü güçlerin dizilişi aşağı yukarı aynıdır. Tek fark MHP’nin
Bahçeli kanadının Erdoğan’ı desteklemesidir. Ama buna karşılık, çok büyük
kırgın ve küskün, zulme uğramış, 7 Haziran’da Erdoğan’a oy vermiş bir “Müslüman”
veya “Muhafazakar” veya “Mütedeyyin” kesim de bulunmaktadır ve bunlar ya
sandığa gitmeyecek ya da #HAYIR diyecektir. Bunlar aileleri ve yakınlarıyla
birlikte milyonu buluyorlar.
Eğer bu akıl yürütme esas olarak doğru ise, Erdoğan’ın en
büyük yenilgisini alacağı bile öngörülebilir.
Eğer bu akıl yürütme yanlış değilse ve bu öngörü
gerçekleşebilirse, referandumdan sonra yapılması gereken, 7 Haziran’dan sonra
maalesef yapılmayandır, Erdoğan’ın istifasına yönelik bir kitle hareketi
başlatmaktır.
Bunu CHP ve MHP istemez ve başlatmaz. Şimdiden #HAYIR çıksa
da bir şey değişmez diyerek bunun sinyallerini veriyorlar.
Ama böyle bir hareket, CHP ve MHP üzerinde güçlü bir baskı
oluşturur ve onların Erdoğan’la uzlaşmasını engeller.
Ama esas önemli olan, böyle bir kitle hareketinin geniş
kitlelerin eylem içinde hızlı bir siyasi eğitimi ve demokratlaşması anlamına da
gelir. Demokrasi mücadelesinin esas kazancı da bu olur.
O halde referandumun ertesi günü Erdoğan’ın #İSTİFA’sı için
en geniş kesimlerin katılacağı, biçimde son derece kapsayıcı ve ve böyle olduğu
için de kitlesel bir hareket başlatmak gerekir.
Aşağıya 10 nisan 2015’te yazılmış yazıyı aktarıyoruz.
10 Nisan 2017 Pazartesi
Demir Küçükaydın
7 Haziran “Seçim” Değil Referandumdur
Toplumsal ve siyasal mücadelelerde, süreçlerin hukuki,
siyasi ve sosyolojik anlamlarının doğru tanımlanmasının hayati önemi vardır.
Egemenler genellikle hep bu anlamları karıştırarak
egemenliklerini sürdürürler. Şeylerin ve süreçlerin politik ve sosyolojik
anlamlarına ve özlerine uygun tanımlanmasının kendisi de bizzat bir politik
mücadele konusudur.
7 Haziran’ın nasıl tanımlandığı ve tanımlanacağı da hayati
önemdedir ve bizzat bir siyasi mücadele konusudur.
7 Haziran hukuki
ve idari olarak bir “seçim” olabilir.
Ama politik ve sosyolojik olarak bir referandumdur.
Bu farklı tanımlamanın anlamını ve önemini gösterebilmek
için bir örnek verelim.
*
PKK’lılar hukuken
birer “terörist” olabilir; askeri kavramlarla bir “gerilladır”; politik olarak Kürtlerin bir isyandır;
sosyolojik olarak ulusal baskıya
karşı bir direniştir; tarihsel olarak biçimsel eşitlik için, yani demokrasi için bir mücadeledir.
Ve bu tanımlardan hangisinin kullanılacağının; olguyu
karşılayan gerçek kavramın ne olduğunun bizzat kendisi de politik olarak bir
mücadele konusudur.
Çünkü gerillaları hukuki tanım içinde “terörist” olarak
tanımlamakla yetinmek; politik çözümler değil; idari “çözümler” aramak anlamına
gelir.
Dikkat edilirse “barış süreci” ile birlikte, yani direnişi, “terörist”
olarak tanımlayan politikanın iflası ve kısmen de olsa terki ile birlikte,
PKK’lılardan terörist diye söz etmeler azalmış; “gerilla” gibi askeri veya “PKK’lılar”
gibi nötr kavramlar kullanılır olmuştur. Ama Erdoğan ve Ergenekoncular hala
“terörist” demeye devam ederek, sorunun politik olduğunu savunanlara karşı
politik bir mücadele de vermeye devam ediyorlar.
*
İşte 7 Haziran seçimlerinde de aynı durum geçerlidir.
7 Haziran seçimleri, hukuken
ve idari olarak seçim olabilir.
Ama politik olarak
bir referandumdur.
Bu gerçeği görmeden, vurgulamadan, üzerinden atlayarak
tavrınızı ve politikanızı belirlemeye kalktığınızda doğru bir politika
üretemezsiniz.
Bu nedenle, 7 Haziran’dan seçim diye söz etmek, gerillalardan
ya da ulusal direnişten“terörist” diye söz etmekten farksızdır.
İsterseniz Erdoğan’a karşı olun, 7 Haziran’dan seçim diye
söz etmek, Erdoğan’a hizmet etmek demektir nesnel olarak.
Bu tıpkı, gerillaların ya da Kürtlerin mücadelesini doğru ve
haklı görüp de onları “terörist” olarak tanımlamaktan farksız olur.
*
7 Haziran özünde ve politik olarak bir referandumdur, çünkü
7 Haziran’da karalaştırılacak olan, verili hukuki ve idari sistem içinde, Hükümet’in
kimin tarafından nasıl kurulacağı; hangi partilerin ne kadar oy alacağı; bu
güçlerin desteklerinin oranını belirlemek değildir.
7 Haziran’da kararlaştırılacak olan, bugün geçerli olan, 12
Eylül yadigârı, antidemokratik, yüzde 10 barajlı idari ve hukuki sistem ile onu
bile mumla aratacak olan; her türlü denetim ve dengeleme mekanizması iptal
edilmiş bir başkanlık sistemi arasında bir seçimdir; yani referandumdur, plebisittir.
Ama bu bile eksik bir tanımlamadır.
Çünkü diyelim ki o sınırsız ve dengelenmemiş yetkilerle
donanacak koltukta Erdoğan değil, örneğin bir Abdullah Gül olsaydı, öyle bir
durumda denetim ve dengeden yoksun bir başkanlık ile bugünkü antidemokratik
sistem arasında bir referandumdan söz etmek yeterli ve anlamlı olabilirdi.
Erdoğan bu 7 Haziran referandumu aracılığıyla, başkanlığı,
kendisine sınırsız yetkiler verilmesi için istiyor. Yani bu 7 Haziran sadece
başkanlık sistemi için bir referandum değil; Erdoğan’ın sınırsız diktatörlüğü
için bir referandumdur.
Erdoğan’ın istediği başkanlıktan fazla bir şeydir, başkanlık
sisteminden öte kendisi için başkanlık sistemidir. O sistemde başka birisi olsa
ona karşı olurdu, o zaman başkanlığa bile karşı olurdu
*.
O halde 7 Haziran’ın özünü yakalamak istiyorsak, 7 Haziran
seçimlerinin bir seçim değil referandum olduğunu söylemek bile yetmez;
Erdoğan’ın sınırsız diktatörlüğü ile bugünkü beter 12 Eylül parlamenter sistemi
arasında bir referandum olduğunu söylemek gerekir.
7 Haziran’ın özü budur.
Her kim ki bu özünü gözden kaçırır, kendisi bizzat bu kandırmacanın
basit bir aracına dönüşür.
*
Erdoğan’ın şu ana kadar en büyük başarısı, bir bakıma hala 7
Haziran’dan seçim diye söz edilmesini sağlamasındadır.
Bu tıpkı 90’lı yıllarda, özel savaş rejiminin gerilladan
“terörist” diye söz edilmesini sağlaması gibidir.
O zamanlar, Kürtlerin direnişinden “terörist” kelimesini
kullanmadan söz etmek bile bir politik mücadele konusu, bir taraf olmak idi.
7 Haziran’ın nasıl tanımlanacağı da bir taraf olmaktır ve bizzat
politik bir mücadelenin konusudur.
7 Haziran’dan seçim diye söz etmek, Erdoğan’ın amaçlarının
basit bir aracı olmakla sonuçlanır.
7 Haziran bir Referandum’dur.
Ve 7 Haziran sadece ne kontrolsüz bir başkanlık sistemi ile
bugünkü parlamenter sistem arasında bir referandum da değildir; Erdoğan’ın denetimsiz
kişi diktatörlüğü ile bugünkü sistem arasında bir referandumdur.
7 Haziran’ı doğru tanımlamak, her şeyin başıdır.
*
7 Haziran’ın nasıl tanımlanacağı; onu tanımlamak için hangi
kavramın kullanılacağı hangi tarafın kazanacağını belirleyecektir.
7 Haziran’dan herkes bir referandum diye söz ettiğinde, bu
ülkedeki insanların ezici çoğunluğu bu başkanlığa karşı olduğundan, Erdoğan’ın
kazama şansı olmaz.
Çünkü 7 Haziran’dan referandum diye söz eden de onu uygun
davranmak, kişi diktatörlüğünü engellemenin en garantili ve biricik yolu olarak
HDP’ye oy verirler ve onun barajı aşmasını sağlarlar.
Ama 7 Haziran’dan seçim diye söz edilir, bu kullanım
egemenlik kazanırsa, 7 Haziran’ın önemi ve gerçek anlamı anlaşılamaz, tehlike
ve anlam görülemez ve HDP barajın altında kalır; Erdoğan’ın diktatörlük
ihtirasları kazanır.
7 Haziran’dan “seçim” diye söz eden tüm partiler ve
girişimler, Erdoğan’a hizmet etmiş olur.
*
7 Haziran referandumunun sonucunu 7 Haziran’ın referandum
olduğunu görenler belirleyecektir.
Erdoğan’ın şu ana kadarki en büyük başarısı, 7 Haziran’ı bir
seçim olarak gösterebilmesindedir.
Bu gerçek göz önüne alındığında, Erdoğan’ın AKP’yi bile kendi
başkanlık ihtirasının basit bir aracına dönüştürdüğü ve bunun için kullandığı
görülür.
Bu nedenle bu seçimde esas hedef AKP bile değildir ve
olmamalıdır.
AKP Erdoğan’ın ihtiraslarını gerçekleştirmek için basit bir
araç durumundadır.
Kendi bağımsız iradesini gösterip, kaderini Erdoğan’dan
ayırmadığı sürece de öyle kalacaktır.
*
AK Partililer, CHP’liler, hatta MHP’liler Erdoğan’ın bu
oyununa gelmeyiniz.
7 Haziran’dan seçim diye söz etmeyiniz. Onun hukuki ve idari
anlamının gerçek anlamını örtmesine yol açmayınız.
*
Ve bu referandumun sonucunu, HDP’nin alacağı yüzde bir
civarında bile olmayan oylar belirleyecektir.
Her şey seçmenlerin yüzde birinin olsun bu gerçeği
kavramasına ve Erdoğan’ın kişi diktatörlüğüne karşı oyunu HDP’ye vermesine bağlıdır.
Erdoğan’ın planlarını engellemek için, HDP’nin ne
olduğundan, programından bağımsız olarak, HDP’ye oy verip bu başkanlığı
engellemekten başka çare bulunmamaktadır.
CHP veya MHP’ye verilecek oylar matematik olarak bu gidişi
engellemeye yetmez.
Hem de tam da baraj nedeniyle.
Bu gidişi engellemenin tek garantili ve emin yolu HDP’ye oy vermektir.
HDP’ye oy vermek; Erdoğan’ın diktatörlük ihtiraslarına hayır demektir.
Bu gidişi engellemenin tek garantili ve emin yolu HDP’ye oy vermektir.
HDP’ye oy vermek; Erdoğan’ın diktatörlük ihtiraslarına hayır demektir.
HDP’ye oy vermemek fiilen Erdoğan’ın kişi diktatörlüğüne oy
vermek anlamına gelmektedir.
Bu gerçeği örten her söz, her eylem, her yazı Erdoğan’ın
amaçlarına hizmet eder; gerçeğin özünü gizler; anlaşılmasını zorlaştırır.
*
Şu andan itibaren, “Erdoğan’ın başında olduğu “Türk tipi
başkanlık” sistemine karşı olan herkes, 7 Haziran’dan “Seçim” diye değil, Referandum diye söz
etmelidir.
7 Haziran’a “seçim” demek bile Erdoğan’ın diktatörlük ihtiraslarına
hizmet etmektir.
*
İşte bu gerçekten hareketle, “HDP’ye Oy ver – Barajı Yık - Diktatörü Durdur – Barışı Sürdür Girişimi”
kurulmuş bulunuyor.
Bu girişimde yer almak için HDP’yi benimsemek gerekmiyor.
Erdoğan’ın diktatörlük ihtiraslarına dur demek isteyen
herkes girişime hoş geldi sefa geldi.
Eğer gelen tehlikenin farkındaysan, nasıl bir bıçak sırtında
gidildiğini görüyorsan; küçücük bir oy oranının milyonlarca insanın kaderini
nasıl etkileyeceğini görüyorsan bu girişimin çalışmalarına katıl. Varını yoğunu
ortaya koy.
Bunun için:
Adresine bir mail yazman bile yeter.
Bu girişimle ilgili daha geniş bilgi ve kaynakların linkleri
aşağıda var. Onları kullanarak daha geniş bilgi edinebilir ve doğrudan
çalışmaların yürütüldüğü e-mail grubuna katılabilirsin.
Ben sorunu böyle gördüğüm için basit bir katılımcı olarak bu
girişimde yer alıyorum.
Tüm enerjimi ve zamanımı, milyonlarca insanın, bu bıçak
sırtından diktatörlüğün ve savaşın cehennemine düşmemesi için ortaya koyuyorum.
Demir Küçükaydın
10 Nisan 2015 Cuma
HDP’ye Oy Ver – Barajı Yık – Diktatörü Durdur – Barışı Sürdür Girişimi
E-Mail
|
|
E-Grup Adresi
|
|
E-Gruba Üyelik
|
|
E- Gruba Mesaj
|
|
Blog
|
|
Facebook Sayfası
|
|
Facebook Grubu
|
|
Twitter
|
|
Twitter
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder