25 Şubat 2022 Cuma

Ulusçuluk, Marksizm ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 05) - (Bu Yazıyı Şu An Okuyanlar Dahil Dünyadaki Bütün Marksistler Niçin ve Nasıl Ulusçudurlar?)

Önceki “Ulusar ve Ulusçuluk İlişkisi ve Marksistler başlıklı yazıda, Marksistlerin Uluslar ve Ulusçuluk ilişkisini temelden yanlış kavradıklaını, uluslar olduğu için ulusçular olduğu varsayımından hareket ettiklerini, doğru olanın ise, ulusçular olduğu için uluslar olduğunu, bu önermenin, Marksistlerin sandığının aksine, düşünce varlık veya altyapı üstyapı ilişkisini değil, uluslar ve ulusçuluğun hangi kategoriden bir olgu olduğunu ele aldığını, ulusçuluğun ulusa ön gelmesinin Marksizmle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine tam bir uyum içinde olduğunu göstermeştik.

Bu yazıda Marksistlerin sadece Ulusçular ve Ulus ilişkisini ters yüz etmekle kalmadıklarını, birer ulusçu olduklarını, ulusçuluğun dayandığı ilkeyi savunduklarını, ama bunu savunmanın ulusçuluk olmadığını savunduklarını, yine bununla diyalektik bir birlik içinde, ulusçuluğa ilişkin tanımlarının da ulusçuluğun ulusçuluk tanımları olduğunu göreceğiz.

11 Şubat 2022 Cuma

Ulusçuluk-Uluslar İlişkisi ve Marksistler (Marksizmin Yeniden İnşası – 04)

Üçüncü yazıda “Mucizevi Yıl” dediğimiz 1983’deki uluslar ve ulusçuluk ilişkisini ters yüz eden “Kopernik Devrimi”nden söz etmiş ve bu devrimi yapanların bile ulusun bir tanımını yapamadıklarını göstermiş ve sadece bir çıtlatma olarak, ilerde ayrıntısıyla ele almak üzere, kendi tanımımızı, uluslar ve ulusçuluğun bir Din olduğunu, yani din kategorisinden bir olgu olduğunu belirtmiş ve son bölümde, bu dördüncü yazıda Marksistlerin bu devrimi neden ve niçin kavrayamadıkları veya suskunlukla geçridikleri konusuna girelim demiştik.

Önce Marksizmin bir ulus ve ulusçuluk teorisi olmadığına dair önde gelen Marksistlerin saptamalarını ve bu saptamayı yapan Marksistlerin de böyle bir teori veya Ulus tanımı ortaya koyamadıklarını görelim. (Çünkü gelen kimi yankılardan bunun da pek bilinmediğini fark ettik. En azından Türkiyeli Marksistler bakımından.)

7 Şubat 2022 Pazartesi

Uluslar ve Ulusçuluğun Marksist Teorisi Sorunlar, Yapılanlar, Yapılamayanlar ve Yapılması Gerekenler (1) (Marksizmin Yeniden İnşası – 03)

Mucizevi Yıl (“Annus Mirabilis”) kavramı önce, Newton’un Londra’daki Veba salgınından kaçarak, esas memleketine döndüğü ve orada Gravitasyon (yerçekimi) ve Optik (ışık) yasalarını formüle ederek Klasik Mekaniği veya Fiziği kurduğu, 1665-1666 yılları için kullanılmıştır.

Ancak bugün bu kavram genellikle ve yaygın olarak Albert Einstein’in her biri bir Nobel almaya layık, fizikte bir devrim anlamına gelen dört denemesini (Kuantum fiziğinin temellerini atan ışığın fotoelektrik etkisi, Atom teorisini kanıtlayan Brown Hareketleri, Işık hızının sabitliği nedeniyle zaman ve uzayın değişmesi, yani Özel Görecelik Kuramı ve nihayet  yirminci yüzyılın ikonu haline gelmiş, E=mc2 formülüyle ifade edilen, Maddenin yoğunlaşmış Enerji olması ve birbirine dönüşebilirliği) yayınladığı 1905 yılı için kullanılmaktadır.

5 Şubat 2022 Cumartesi

Politik İslam, AKP ve Sosyalistler (2002)

(Kısa not: bu yazı 2002'de yazılmıştı. Hala aktüelmiş. Ersoy geçmişi referans almanın "gericilik" değil, modernizmin bir görünümü olduğunun farkında değil ve gericiliği hala kemalistlerin ona yüklediği anlamda kullanıyor. Haklı bir tepkiyi tamamen yanlış olarak temellendiriyor ve karşı tarafa güç ve silah vermekle kalmıyor kendi bulunduğu safları dağıtıyor. 5.02.2022)

Metodolojik sorunların canlı politik gelişmeler ve tavırlarla ilişkisinin yakıcılığı en iyi kendini dünya çapında Politik İslam ve Türkiye’de de AKP konusunda gösterir. Aydınlanmanın ilerlemeci tarih anlayışı ve Avrupa Merkezcilik gibi metodolojik sorunlar sosyalistlerin nasıl bir politika ve programlarının olacağı konusunda hayati önemdedir.

24 Ocak 2022 Pazartesi

“Terra incognita”ya Uzaydan Bir Bakış (Marksizmin Yeniden İnşası – 02)

Birinci yazının sonunda, “önce kuşbakışı son yirmi yıldaki çalışmalarımın hangi sorunlara bağlı olarak, nerelerden nerelere gittiğini, nerelerde yoğunlaştığını, hangi çıkmaz sokaklara saptığını vs. kısaca açıklayalım” diye sözü bağlamıştık.

Bu yazıda, daha sonra daha ayrıntılı olarak ele alacağımız konulara ve sorunlara, yukarıdan “kuşbakışı” hızlıca bir göz atalım. Atalım ki sonra konu ve sorunların bütün içindeki yeri kaybolmasın, ağaçlardan ormanı görememe durumuna düşülmesin.

Ama önce karşı karşıya bulunduğum çok temel soruna ilişkin birkaç söz.

Kullandığım kavramlar, örneğin Millet, Milliyetçilik, Din, Tarikat, Mezhep, Toplum gibi herkesin de kullandığı kavramlar.

Ama bu kavramlara benim yüklediğim anlamlar ile bugün yaygın olarak insanların onlardan anladıkları tamamen farklıdır. Bu tamamen farklı anlamlar esas olarak şöyle bir farklılıkla tanımlanabilirler: Herkes bu kavramları normatif kavramlar olarak kullanıyor. Normatif, yani toplumu ve ilişkileri düzenleyen kavramlar olarak kullanıyor. Ben ise bu kavramları sosyolojik olgular karşılığı ve analitik kavramlar olarak ve sosyolojik analiz sonucu ortaya çıkan sosyolojik anlamlarıyla kullanıyorum. Yani ortada normatif ve analitik zıtlığı var.