17 Ocak 2023 Salı

Yöntem ve Kişi Sorunları Üzerine – Neden Mansur Yavaş? (1)

 Bir süredir HDP’nin (ve de Emek ve Özgürlük İttifakı’nın) izlediği “biz cepte keklik değiliz”, “bizimle görüşün” diyen ergen çocuk politikalarını eleştiriyor ve gerçekten devrimci bir politikanın nasıl olabileceğine ilişkin bir yöntem, bir bakış açısı kazandırmaya çalışan, tarihsel deneyleri ele alan yazılar yazıyorum.

Örneğin ilk yazıda stratejik hedef ile acil görevi, yakalanacak ana halkayı karıştırmamak gerektiği, mücadelenin yükseliş (saldırı, hücum) dönemi ile geri çekilme (yenilgi) dönemlerinin, farklı taktikler, örgüt ve mücadele biçimleri gerektiği gibi konulardan hareketle tespitler ve çıkarsamalar yaptık. Önerilerimiz bu sistematiğe göre gidiyordu.

İkinci yazıda bu seçimin özgül niteliğinin bir yenilgiyi ve bozgunu engellemek, bunun için de vuruş yönünün Erdoğan’ı yenmek olduğu, Erdoğan’ı ise ancak tüm muhalefetin güçlerinin yenebileceği, dolayısıyla HDP’nin görevinin sadece kendisinin değil, tüm muhalefetin ve altılı Altılı Masa’nın yenilgisini  de engellemek olduğu, yani onların küçük hesaplarının, dar kafalılıklarının, kendisine karşı düşmanlıklarının yol açacağı hata ve bölünmeleri de kapatacak yollara kafa yorması gerektiği gibi konulara yoğunlaşıp, buradan hareketle çözüm önerilerimizi gerekçelendirdik.

Üçüncü yazıda hem bu yaklaşımı desteklemek, hem de daha geniş ve uzun vadeli perspektiften bakıp Erdoğan’ı yenme mücadelesine HDP’nin nasıl öncülük yapabileceği ve yapması gerektiğini açıklamak için bu sefer Tarih’teki derslere baş vurduk.

Örneğin Muhammed (Hudeybile Barışı) , Marks (Tazminat vererek karşı tarafın korkularını gidererek direnci ve kaybı minimuma indirme), Mao (Çan Kay Şek’i Japonlarla savaşa zorlama ve razı etmek için ona orduların komutanlığını bile verme), Sun Tsu, Öcalan’dan örnekler verdik.

 HDP’nin izlediği politikalar ve yaklaşımlarla, bizim önerdiğimiz politika ve yaklaşımların farkının ve sonuçlarının görülmesi için, Adalet Yürüyüşü’nde yürüyüş boyunca HDP’ye bizim yaptığımız öneriler karşısında, HDP’nin şimdiki çizgisine benzer ergen çocuk politikasının nasıl bir komediyle sonuçlandığını gösteren yazılarımızı derleyip kitap yaptık.  Buna da bir Sunuş yazdık ve Sunuş’u da yazı olarak paylaşıp, kitabı emre amade kıldık.

Dikkat edilirse bu yazdıklarımızın hepsi elbet somut çözümlere yöneliktir ve somut öneriler içerir ama, özünde hepsi sorunlara nasıl yaklaşmak gerektiği üzerine, metot, yöntem üzerinedir.

Çünkü her şeyin başı metottur, yöntemdir.

Olgular hakkında bilginiz eksik ve yanlış olabilir.

Çıkarsamalarda, yanlış gizli varsayımlara dayanarak mantık hataları yapmış olabilirsiniz.

Bu tür hatalar küçük hatalardır.

Ama metodoloji hataları, ya da bunların somut ifadesi olan, program ve strateji hataları büyük hatalardır.

Ve yazılarımız aslında bugün kadar aynı zamanda gelecek kuşaklara bir deney aktarımı için yazılmışlardır. Onlara yöntemi aktarmaya çalışır. Okurlara bir reçete veya hap sunmaya değil, ilaç yapmanın yollarını göstermeye, bir “altın bilezik” kazandırmaya, bir “zanaat öğretmeye” çalışır.

*

Ne var ki yazılarımızı okuyanların ezici bir bölümü, bunları yönteme ilişkin açıklama veya vurgularıyla değil, sonuç nedir diye bakıp onları öyle anladılar ve anlıyorlar.

Tek çıkardıkları sonuç ta: “Demir Mansur Yavaş’ın adaylığını destekliyor” oluyor. Açıktan söylemeyenler bile söyle düşünüyor: “Devrimci adam Ülkücüyü destekler mi? Demir her halde bunamış. Yazık bütün devrimci geçmişini bir yana attı.

Bunları bana ifade etmekten çekinip kötü olmak istemeyenler de tam siper yapıyorlar ve korkunç bir sessizlik dört bir yanı kaplıyor.

*

Ortaokulda bir matematik öğretmenimiz vardı, sınavlarda, bir problemin çözümünde, eğer gidiş yolu (yani yöntem) doğruysa, rakamlarda, hesaplamalarda dolayısıyla sonuçta çıkan yanlış rakama bakmaz ve  “Gidiş yolu doğru” diyerek tam nottan az eksiğini verirdi.

Bir de gidiş yolu doğru olsa bile, örneğin bir hesap hatasında sonuç yanlış mı diye bakarak tüm çözümü yanlış kabul eden öğretmenler vardı. İşin ilginci yanlış bir gidiş yolu ve hesap sonucu sonuç tesadüfen doğruysa (çünkü bunlar gidiş yoluna bakmazlardı da) tam not verenler vardı.

Doğru olan birincisidir, ikincisi değil.

Ne var ki bugün gidiş yoluna değil de hesap hatalarına bakanlarla dolu ortalık. Kimse gidiş yoluna, izlenen yönteme bakmıyor.

Madem hesapla, rakamlarla ve sonuçla (olgular ve çıkarsamalarla) ilgileniliyor, gidiş yolu (yöntem, metot) kimseyi ilgilendirmiyor o zaman o sayılara, hesaplara, yani olgulara ve çıkarsamalara girelim.

“Madem öyle işte böyle.”

Konu: Mansur Yavaş

*

Önce şu iki yaklaşımı ayırmak gerekir.

Elbette birçok insan Mansur Yavaş’ı gerçekten istiyordur, onun taraftarıdır, bunun için gerçek veya hayali gerekçeler bulmaya çalışabilirler.

Onlarda Mansur Yavaş’ın başkan olması amaçtır, gerekçeler bunun aracıdır.

Benim için ise, Erdoğan’ı yenmek amaç, bunun için en iyi aracın (karşı adayın) Mansur Yavaş olduğu sonucu çıktığından bir araç olarak onun adaylığını öneriyor ve destekliyorum.

Öte yandan, ben zaten hiçbir kişi için kefil olmamak gerektiğini, “insan oğlunun çiğ süt emdiğini” bilecek yaştayım.

Hayatımın önemli bir bölümü “bu dünyada kimseye güvenmeyeceksin, en iyi baban, o da ananı s-2-yor” hayat felsefesini savunan işçilerin içinde veya hapiste lümpenlerin arasında geçti.

Hele bir burjuva politikacısı için angaje olmam, kefil olmam düşünülemez bile.

Öte yandan Kıvılcımlı ve Troçki gibi, Marksizm içinde, var olan pahalı, baskıcı, bürokratik, militer, kırtasiyeci, keyfi devlet cihazlarını parçalamak gerektiğini bilen ve vurgulayan, devleti ele geçirenlerin devlet tarafından ele geçirilmelerinin tehlikesine en çok kafa yormuş ve tarihi açıklamada bu olgunun önemini vurgulamış ve buna karşı çarelere kafa yormuş bir geleneklerden geliyorum.

Antik veya modern tarihteki, en “eşitler arasında birinci”lerin bile, ele geçirdikleri uygarlık veya devletin kapısından içeri girdikten sonra, eski yoldaşlarını binlerce yıllım kapıkullarına nasıl katlettirdiğini, örneğin Fatih gibi Bizans’ı feth edip onun tarafından feth edilenlerin, kardeş katlini bile kanunlaştırdıklarını, aynı şark devletinin bir temsilcisi olan Stalin’in nasıl dünyada en çok komünist katledenlerden biri olduğunu biliyorum ve bu hassasiyetler genlerime işlemiştir.

İnsanlarla ilişkide yaklaşımımın özü şudur: herkese güven kimseye güvenme.

Herkesi iyi niyetli, güvenilir kabul ederek onlara öyle davran, ama her türlü kaypaklığa veya başka şeylere de hazırlıklı ol ve hayal kırıklığı yaşama. Sapanından taşı eksik de etme. Almanların dediği gibi, “güven iyidir ama kontrol daha iyi”.

Hele insanlar bir devlete bulaşmış ise, bırakalım devleti en sıradan bir derneğin bile yönetimine geçmiş ve bir güç ve yetkiye sahip olmuşsa, onları daha baştan suç işlemeye eğilimli kabul ederim.

Çünkü bir Marksist olarak bilirim ki, insanların düşüncesini varlıkları belirler.

Bir örgüte yönetici olmak bile kişinin konumunu değiştirir ve bunun düşüncede sonuçları olur. En sıradan bir küçük örgüt veya dernek yöneticiliği bile, maddi yanları bir yana, sadece sağladığı manevi tatminlerle bile, insanı baştan çıkarıcı, konformistleştirici bir özelliktedir.

Bunlar işin alfabesidir.

Bunları niye belirtiyorum.

Benim bir insan olarak, Mansur Yavaş’ı desteklemek, ona angaje olmak diye bir yaklaşımım ve sorunum olamaz.

O iyi ve namuslu bir insandır veya demokrasi getirecektir onun için destekleyelim falan demiyorum. Ben Yavaş’ı politik bir durum değerlendirmesinin sonucu olarak öneriyorum.

Kişi olarak dünyanın en namuslu, iyi niyetli, hatta en devrimci insanı olsa bile, bu devletin başına geçtiğinde, MİT, Ordu, Polis, Jandarma gibilerinin çekirdeğini oluşturduğu, neredeyse tüm Türkiye’deki halkı örgütlemiş veya kontrolü altında tutan, muazzam devlet gücü karşısında pek bir şey yapamayacağını, er veya geç teslim alınacağını veya onlarla uzlaşmak zorunda olduğunu, aksi takdirde örneğin bir kazaya kurban gideceğini de biliyorum.

Yukarıdaki gidiş yolu örneğin bağlı kalırsak, benim Mansur Yavaş’ı önermem, bir problemin çözümünde ortaya çıkan sonuç rakamı gibidir.

Yani bunun “bu koşullarda, bu verilerle günün acil görevini doğru yakalayın ve bu seçimin özgül niteliğini göz önüne alan akıllı bir politika şu sonuca ulaşıyor, sonuç rakamı budur” demekten başka bir anlamı yoktur. Mansur Yavaş sonuçta çıkan bir rakamdan başka bir şey değildir.

*

Olgulara ilişkin bilgimde ve çıkarsamalarımda (yani hesaplamada, somut rakamlarda) yanlışlar da olabilir ve bu yanlışlar nedeniyle Mansur Yavaş gibi bir sonuca da ulaşmış olabilirim.

Ama bu koşulda bile yazdıklarım temelde yanlış değildir. Gidiş Yolum Doğrudur.  Bu sonuç yanlışsa bile küçük yanlıştır.

Ama yazdıklarımı okumadan sadece sonuca bakıp yanlış diyenlerin yaptıkları yanlış büyük yanlıştır.

Çünkü onların gidiş yolu yanlıştır. Yöntemlerle değil, sonuçlarla ilgilenmektedirler.

Ama onların bir de “kül yutmaz”ları vardır. Onlarınki katmerli bir büyük yanlıştır.

Bu “kül yutmaz”ların, “sen aslında Mansur Yavaş’ı destekliyorsun, bütün bu metodoloji falan dediklerin, bir ülkücü faşisti bize kaskallamak için, teorik gerekçe uydurmalar veya ambalajlar” diye düşündüklerini ve kimi yerde ifade ettiklerini de biliyorum.

Ama bunu diyenler bırakalım yöntemi ve olguları bile değil, benim niyetlerimi sorguladıklarından, ciddiye bile alınmayı hak etmezler.

Her tartışmada karşı tarafın niyetinin iyi olduğunu varsaymak modern ve uygar bir tartışmanın ve karşı tarafı ikna çabasının temel ve gizli varsayımıdır.

*

Bakalım rakamlarda ve hesaplamalarda, (olgularda ve çıkarsamalarda) bir hata yapıyor muyuz, yapıyorsak nerede yapıyoruz?

Bu nedenle hiç girmek istemediğimiz halde isim konusuna giriyoruz. Bu durumda konumuz somut olarak: Mansur Yavaş ve adaylığı.

*

Konuya girerken bazı çok temel, doğru bilinen yanlışlardan başlamak gerekiyor.

Bunların birincisi, Akşener’in eski bir ülkücü ve sevilen bir belediye başkanı olduğu için Mansur Yavaş’ı istediği veya isteyeceği.

İkincisi Mansur Yavaş’ın hiçbir şey söylemediği

Önümüzdeki yazılarda ilk önce bu iki konuyu ele alalım.

16 Ocak 2023 Pazartesi

Demir Küçükaydın

demiraltona@gmail.com

Blog: https://demirden-kapilar.blogspot.com/

Youtube Kanalı: https://www.youtube.com/user/demiraltona

Podcast: https://soundcloud.com/demirden-kapilar

Kitaplarımızı İndirmek İçin:

https://disk.yandex.com.tr/d/MP0-52MFdgdqBg

https://disk.yandex.com.tr/d/2Vez45Mg7W7wzA

 


Hiç yorum yok: