24 Ocak 2018 Çarşamba

Savaşa Karşı Zaman ve Ağ (Net) Yoldaşlar

Savaşa Karşı Zaman ve Ağ (Net) Yoldaşlar
İslamcı Faşist Erdoğan ve Türkçü Faşist Ergenekon ittifakı, var olabilmek ve kanlı egemenliklerini sürdürebilmek için son çare olarak, Suriye’nin tek yıkılmadan kalmış beldesi olan Afrin’e karşı bir savaş başlatmış bulunuyor.
Kader ortaklığı yapmış bu faşistler, Afrin’i işgal edip, orada yaşayan bir milyona yakın insanı öldürüp, sürüp, Türkiye’de yetiştirdikleri cihatçıları onların yerine yerleştirmeyi planlıyorlar.
Örneğin Hatay’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Altınözü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Afrin talimatı yollandı. Altınözü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okul müdürlerine, onların da öğretmenlere ilettiği mesajda şu ifadeler yer aldı:
“İl müdürümüzün emridir. Afrin temizlendikten sonra yeni bir oluşum olacaktır. Arapça bilenler öncelikli olmak üzere Afrin’de Türk Milli Eğitim Sistemi nezaretinde orada gönüllü çalışacak Türk öğretmenlere ihtiyaç vardır. Tüm okul müdürlerimiz kendi öğretmenlerine ulaşıp olumlu ya da olumsuz Şube Müdürü Mahmut Sabah’a yarın akşama kadar haber vermesi gerekmektedir. İhmal etmeyiniz.”

Yani hem Afrin ahalisi temizlenecek, hem de oraya Türk devlet aygıtı yerleştirilecektir.
Bu ilan hem bir katliam ve soykırımın, hem de bağımsız bir ülkenin, Suriye’nin topraklarının işgal ve ilhak edileceğinin ilanıdır.
Bu sadece bir örnektir. Bunu açık açık çeşitli biçimlerde ifade etmektedirler.
Örneğin İlker Başbuğ, Hürriyet Gazetesinde yayınlanan söyleşisinde açıkça şunları rahatlıkla söylemiştir:
“Afrin (…) temizlenirse belki Türkiye’ye göç edenlerin bir kısmını da rahatlıkla Afrin’e yerleştirme imkânınız olabilir.”
Erdoğan-Ergenekon Türkçü-İslamcı faşistleri yapacakları “temizlik” işgal ve ilhakların böylesine açıkça ifade etmelerine rağmen, başta Avrupa ve tüm dünya ülkeleri görmedim, duymadım, bilmiyorum diyerek üç maymunu oynuyorlar ve bu katliam, işgal ve ilhak girişimine onay veriyorlar.
Eğer böyle onay vererek Türkiye’yi tuzağa düşürmek için yapıyorlarsa, bu daha az korkunç bir suç değildir. Afrin’i ve Afrin’de yaşayan insanları bu tuzağın yemi olarak kullanmaktır.
Erdoğan’dan aldıkları Tank (Almanya), Ucak (Fransa) vs. ihaleleriyle Avrupa ülkelerinin hepsi bu suça ortak olup bu katliam ve işgal girişimi karşısında ses çıkarmayarak onu desteklemektedirler.
Diğer büyük devletlerin birbirleriyle etkinlik alanı mücadeleleri esnasında, Erdoğan Ergenekon İslamcı-Türkçü faşist ittifakının bu planını araçsallaştırmaları da şaşırtıcı değildir.
*
Peki buna karşı, bu katliam işgal ve ilhak planını bozmak, Erdoğan-Ergenekon Türkçü-İslamcı Faşist çeteyi yenilgiye uğratmak, Afrin’in kurban edilen halkının yanında durabilmek için neler yapabiliriz?
Yapabileceğimiz çok şey vardır.
Afrin halkı, milisleri, savaşçıları kendi görevlerini yapıyor ve kahramanca direniyorlar.
Bu direniş kimilerinin sandığının aksine insanların yurtlarını savunması olduğundan, barışı savunması olduğundan, tattıkları demokrasiyi ve kardeşliği savunması olduğundan İslamcı ve Türkçü Faşist Türk Ordusu ve onun mayın eşeği gibi öne sürdüğü cihatçı çeteler karşısında efsanevi bir direniş göstereceğinden, çok uzun sürecektir.
Bir süre sonra bu savaşın soluğu ve ateşi , bugün İslamcı ve Türkçü faşistlerin zafer arabasına binmiş geniş kitlelere ulaştığında ve onları yakmaya başladığında, bugün onlara tapanlar bu sefer onları yakmaya hazır hale geleceklerdir. Bütün modern tarih bunun örnekleriyle doludur. Birinci Dünya Savaşı patladığında bütün ülkelerin işçileri dahil bütün partileri kendi devletlerinin ve hükümetlerinin yanında yer almışlardı.
Ancak birkaç yıl sonra milyonlarca insan ölüp, açlık ve yoksulluk her yeri kapladığında aynı insanlar bu sefer silahlarını kendi egemenlerine karşı döndürmüşlerdi. Ve o zamanın, her birinin sembolü Kartal olan Rus Çarlığı, Alman İmparatorluğu ve Avusturya İmparatorluğu birbiri ardınca yıkılmışlardı.
O halde, Zaman Yoldaş bizden yanadır.
Bu savaş uzadıkça İslamcı ve Türkçü Faşist Erdoğan-Ergenekon çetesi daha fazla tecrit olacaklardır.
Ancak bütün işi Zaman yoldaşa bırakmak haksızlık olur. Zaman yoldaşın eli ağırdır ama hareketleri de ağırdır.
Bu nedenle arada çok canlar gider, çok acılar çekilir.
Bu nedenle bizler, ağlarımızı, filelerimizi örmeliyiz.
Evet, Ağ, Net ya da File yoldaşlardan bahsediyoruz.
Artık Ağlar, Netler, Fileler çağındayız.
İnternetin kendisi bir ağdır.
Bu ağ aynı zamanda yepyeni ağlar için bir temel oluşturmaktadır.
Milyonlarca insan yatay olarak bir araya gelip bir arada hareket edebilmektedir.
Bu tarihin önceki hiçbir döneminde olmamış bir örgütlenme ve demokrasi olanağıdır.
Zaten, Gezi’de, “Arap baharı”nda da görüldüğü gibi, dünyanın her yerinde genç insanlar baş kaldırdıklarında ağlar aracılığıyla örgütlenip harekete geçtiler. “Sosyal Medya” denen şey aslında ağlardır.
Devletler ve egemen sınıflar bu ağların kendileri için nasıl bir tehlike olduğunu en iyi bilenlerdir.
Çünkü bu ağlar bütün engelleme çabalarına rağmen, devletlerin ve sermayenin bilgi tekelini çatlatmakta ve fikirler, eserler, eylemler vs. o çatlaklardan herkese ulaşabilmektedir.
Yapmamız gereken çok basittir. Bütün güvendiğimiz arkadaşlarla savaşa karşı küçük de olsa gruplar kurabiliriz. Arkadaşlarımızı da kendi güvendikleriyle benzeri grupları kurmaya çağırabiliriz ve böylece herkes en azından iki veya daha fazla gruba bağlandığında milyonlarca insanı kapsayan yatay bir ağ oluşturulmuş olur.
Bu ağları WhatsApp, E-Mail Grupları, Facebook Grupları vs. olarak kurabiliriz.
Türk devleti böyle yatay bir haberleşmeyi engellemek ve kendi bilgi ve haber tekelinin kırılmasını engellemek için, sosyal medyada paylaşım yapanları tutuklamaktadır.
Bizler böyle ağlar kurarak bu silahı ona karşı kullanabiliriz.
Bu güvenilir insanların birbirleriyle bağlarından oluşan ağlardaki paylaşımları, sosyal medyada açık olarak Türkiye dışında yaşayanlar veya başka isimle hesabı olanlar vs. paylaşabilirler.
Elbet her paylaşımda doğruluk ve güvenilirlik en esaslı kriter olmalıdır. Bir süre sonra belli kişi ve sayfaların vs. Paylaşımlarının güvenilirliği tanınır ve herkes oralara bakmaya başlar.
Böylece bu ağlar aracılığıyla kendi ağımızı ve bilgi ve haber akış sistemimizi kurarız.
*
Nasıl İnternet böyle ağların oluşturulabilmesinin koşullarını yaratıyorsa, bu haberleşme ağları da bizlerin örgütlenebilmesinin somut girişimler, direnişler, birlikler, eylemler örgütleyebilmesinin alt yapısını oluşturur.
Bu ağar ile haberleşenler olarak her yerde savaşa karşı, Erdoğan-Ergenekon İslamcı-Türkçü faşist diktatörlüğüne karşı girişimler, gruplar, inisiyatifler kurabiliriz.
Türkiye gibi Şark despotluklarında, devletin en çok korktuğu insanların kendisinin bilgisi ve kontrolü dışında bir araya gelmesi ve örgütlenmesidir. Bu nedenle üç kişi bir araya gelip çiçek sevenler derneği bile kursa, kurucularının listesi emniyete verilmek zorundadır.
Bu nedenle bütün Şarkta ve Türkiye’de halk çıplak bir et gibi her türlü korumadan yoksun her türlü virüsün mikrobun saldırısına açıktır. Tek bir örgütlü güç vardır devlet. Devletin içinde de “devletin hafızası”, “devletin aklı” denen, devlet sırrı şalı ile en küçük bir demokratik denetime bile tabi olmayan istihbarat örgütleri.
Bunların haricinde tüm toplum örgütsüzdür. En devlete karşı gibi, radikal gibi görünen, en sivil toplumcu gibi görünen örgütler bile ancak bu devlet örgütlenmesinin doğrudan veya dolaylı kontrolü ve toleransı altında var olabilirler.
Ve bu nedenle her umut verici gibi görünen girişim, parti, kişi bir süre sonra bu devletin kendini yenilemesinin bir aracına dönüşür.
*
Ama artık bu zorunluluk ortadan kalkmıştır. Ağlarımız aracılığıyla hiç kimseye bir bildirimde bulunmadan, hiçbir devlete hesap vermeden haberleşebilir ve örgütlenebiliriz.
Ağların sunduğu olanaklar ve onların gücü küçümsenmemelidir.
İşte şu an Android telefonlarınızda çalışan sitem, aslında bir ağ olarak bir araya gelen programcıların, katkılarını açık olarak başkalarıyla paylaşmalarıyla oluşmuş Linux’tan başka bir şey değildir.
İşte bir zamanların merkezi olarak örgütlenen ve yayınlanan ansiklopedilerinin yerini bugün Wikipedia almıştır. Wikipedia binlerce, milyonlarca insanın bir ağa katkılarıyla oluşmuştur.
İşte bugünlerde çok konuşulan, muhtemelen uzunca bir savaştan sonra bütün ulusal paraların yerini alacak olan dijital bir altın işlevi görecek Bitcoin, hiç kimsenin olmayan, herkesin olan, hiçbir yede olmayan, her yerde olan bir ağ aracılığıyla vardır.
Yakında tüm yaşamımızı alt üst edecek, tüm işleri yapabilecek yapay zekalar ve robotlar ağlar aracılığıyla ve ağların sağladığı büyük veriler geliştirilmişlerdir, ağlar aracılığıyla işlev görebilirler. Örnekleri uzatmak mümkündür.
Ağlar bizlerin tıpkı belgesellerde gördüğümüz kuş veya balık sürüleri gibi, üç boyutlu bir uzayda birlikte hareket edebilmemizin olanaklarını yaratırlar.
O halde, öncelikle herkes olabildiğince çok ağ kurmalı ve çok ağa katılmalı.
Bu ağların sunduğu olanaklarla, her yerde savaş ve faşist diktatörlüğü karşı girişimler kurmalı.
Ve en önemlisi, bu haberleşme ve örgütlenme olanaklarını kullanarak kitlesel direnişler örgütleyebiliriz.
Bunun için kimseden büyük bir cesaret talep etmeyen, en temel insan ve yurttaşlık haklarına dayanan sivil direniş yöntemleri bulabiliriz.
Bugün OHAL ile tüm haklarımız elimizden alınmış bulunuyor.
Bu hakları kullanmaya kalkanlar, derhal tutuklanıyor, şiddete maruz kalıyor.
Erdoğan-Ergenekon ittifakının örgütlediği çetelerin terör tehdidi de cabası.
Bu durumda toplumda hiç kimse bir araya gelemiyor. Dağınıklık ve korku her yeri kaplıyor.
O halde bizler bu yasakları bir silaha dönüştürmenin yolunu bulmalıyız.
Bu yol vardır.
Bunun kullanılamamasının nedeni sol örgütlerin kedilerini gösterme çabaları ve eski alışkanlıklarıdır.
Bizlerin keskin değil, çok basit, sıradan, hiçbir cesaret gerektirmeyen, herkesin kendini bulabileceği ve katılabileceği kanunun ya da yasağın alanına girmeyen sivil ve şiddetsiz direniş biçimlerine ihtiyacımız vardır.
Örneğin her akşam üstü beş ile yedi arasında hiçbir slogan atmadan, hiçbir flama, rozet, pankart taşımadan, sadece tesadüfen orada bulunuyormuş gibi, diyelim ki Kadıköy’deki rıhtımın önündeki büyük alanda dolaşabilirsiniz.
Böyle yaptığınızda kimse sizi tutuklayamaz, kimse size burada ne yapıyorsun diyemez. Ama bunu binler on binler yaptığında bu aynı zamanda kitlesel bir direniş olur. İnsanlar korkuyu üzerlerinden atarlar, yalnız olmadıklarını görürler. Günler ve haftalar boyu bunlar yapıldığında katılım binleri milyonları geçer. Ülkenin tüm alanlarını kaplar.
Bu tüm dengeleri değiştirir. Bunun karşısında hiçbir güç duramaz.
Düşünebiliyor musunuz?
Hiçbir şey yapmıyor, hiçbir şey söylemiyorsunuz ama milyonlarca insan her gün aynı saatlerde aynı yerlerde bulunuyor, dolaşıyor, oturuyor, sohbet ediyorsunuz.
Bu direnişi kim engelleyebilir?
Kimin orada kasıtlı bulunduğunu, durduğunu, oturduğunu, yürüdüğünü kimin tesadüfen işi için, yolu oradan geçtiği için, arkadaşıyla orada buluşacağı için veya yorulduğu için orada bulunduğunu kim ayırt edebilir?
*
O halde, ağlar kuralım, güvendiğimiz arkadaşlarla ağlar kuralım ve onların da kendi güvendikleriyle ağlar kurmasını söyleyelim.
Mümkünse bu yazıyı onlarla paylaşalım.
Bu ağlara dayanarak iktidarın haber ve bilgi tekeline karşı kendi doğru kontrol edilmiş ve sağlam bilgilerimizi yayalım.
İktidarın elinin uzanamayacağı yerlerde olanlar bunları açık alanlarda, sosyal medyada paylaşarak gerçeğin duyulmasının aracı olabilirler.
Bu ağlara dayanarak her yerde savaşa, bu faşist diktaya karşı girişimler kuralım, buluşalım, yüz yüze konuşalım.
Bu girişimler aracılığıyla kitlelerin katılacağı, hiçbir özel cesaret gerektirmeyen, hiçbir yasanın veya idari bir yasağın alanına girmeyen hareket ve eylem biçimleri ile kitlelerin bu eylemlere katılmasını sağlayalım.
Bütün bunları yapmaya başladığımızda, Zaman yoldaşa işi bırakmadan, Ağ yoldaşlar aracılığıyla Türkçü ve İslamcı Faşist Ergenekon-Erdoğan diktasının işini bitiririz.
Böylece kurbanlık ve yem olarak Erdoğan-Ergenekon’a sunulan Afrin’i ve Afrin’in insanlarını kurban ve yem olmaktan kurtarabiliriz.
Bu fikir ve öneriyi çok uçuk veya aptalca mı buluyorsunuz. Daha iyi bir öneri ve fikriniz olduğunu mu düşünüyorsunuz. Lütfen kendi öneri ve fikirlerinizi yazın. Paylaşın.
23 Ocak 2018 Salı
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:

 https://steemit.com/tr/@demiraltona/savasa-karsi-zaman-ve-ag-net-yoldaslar 

Hiç yorum yok: