6 Aralık 2017 Çarşamba

Bu Rejime Ancak Kitlesel Sivil Direniş Hareketleriyle Son Verilebilir

Erdoğan’ın diktatörlüğüne seçimler ile son verilebileceğini düşünenler ve stratejilerini buna oturtmaya çalışanlar Erdoğan’ın suç ortaklarıdır.
Erdoğan’ı seçimlerde yenebilmek için bile, şimdiden ona karşı sivil direniş hareketleri başlatmak gerekir ki bu hareketlerin sonucunda oluşacak kıta kaymaları, güç dengesi değişimleri seçim sonuçlarında ifadesini buldun.
Seçimler gerçek güç ilişkilerinin sadece bir anlık tespitinden başka bir şey değildirler.
Seçimlerin sonuçları güç ilişkilerini değil, güç ilişkileri seçimlerin sonucunu belirler.

*
Birkaç gün önce “#İSTİFA’nın Zamanıdır” başlıklı bir yazı yazdık. Orada, parolası, biçimi ile somut olarak bir sivil direniş hareketi önerdik.  Önerilen biçim OHAL koşullarında bile uygulanabilecek bir biçimdi. Her gün belli saatlerde, belli yerlerde, hiçbir slogan atmadan, şarkı marş söylemeden, pankart taşımadan hiçbir örgütün veya siyasi partinin renklerini, işaretlerini, flamalarını taşımadan, sadece yakamız, o da olmazsa elemizi yazacağımız bir #İSTİFA sözcüğü ile BULUNMAK.
Yani kimi durur, kimi oturur, kimi yürür, kimi sohbet eder. İdari ve hukuki olarak bir protesto veya gösteri olmayan; ama politik ve sosyolojik olarak bir protesto ve gösteri olan bir eylem biçimiydi önerilen.
 Aslında böyle bir hareketi, birkaç iri boy (Halk Evleri, ÖDP, EMEP gibi) hareketlerin her birinin gücü ve mobilizasyonu bile başlatabilirdi. Koşullar son derece uygundu ve uygundur. Süt ılıktır. Sadece içine bir kaşık yoğurt atmak, içine maya, katalizatör tohum atmak gerekirdi ve gerekir. Bur yağmur damlasının oluşması için bile havadaki bakteri ya da tozlar gerekir.
Tek yapmaları gereken alıştıkları sloganlı, bayraklı kendilerinin damgasını taşıyan protesto, eylem, gösteri biçimlerinden vaz geçmeleri, sıradan yurttaşlar olarak herkesin kolayca katılabileceği şekilde, hiçbir slogan atmadan, bayrak taşımadan, gösteri yapmadan herkesi kapsayabilecek; hiçbir partinin rengini ve damgasını taşımayan bir “bayrak” açmalarıydı.
Bizim önerimizde bu “bayrak” ele veya bir kağıda yazılmış dümdüz bir #İSTİFA sözcüğü idi.
*
Böyle, temel yurttaşlık haklarıyla sınırlı, hukuken OHAL kapsamına bile girmeyen, geniş kitlelerin katılabileceği bir biçim olarak en azından tartışmaya da mı değmezdi. Denemeye de mi değmezdi?
Bu öneriye ilişkin ne sosyalist örgütlerden ne kişilerden, ne kimi meclislerden bir tek ses bile çıkmadı.
Peki kendilerinin bir önerisi var mı?
Yok.
Halbuki şimdi hiçbir şey yapamıyorsak bari en azından ne yapmak gerektiğini tartışmamız gerekmez mi?
*
Bu durum bize önerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini düşündürdü.
Demek perspektifsizik, dağınıklık ve yılgınlık o kadar etkili ki siyasi koşullar çok uygun olmasına rağmen cılız bir yankı bile yoktu.
Çünkü aynı öneriyi Anayasa oylaması öncesinde #HAYIR bağlamında yapmıştık, o zaman örgütler kendi renkleri, pankartları, parolaları ile sokaa çıkarak en azından önerimize karşı ayaklarıyla oy vermişler, yaptıkları emrivakiyle tartışımkasını engellemişler bir kitlesel sivil direniş hareketini bir #HAYIR kampanyasına, .ir tür seçim kampanyası ve stratejisine çevirmişlerdi.
Şimdi ise bu bile yok.
Bu hayra alamet değildir.
Öyle görülüyor ki, yavaş yavaş çürüme kendini besleyen bir nitelik kazanmaktadır.
Yılgınlık ve perspektifsizlik, daha büyük yılgınlık ve perspektifsizliklerin nedeni haline gelmektedir.
Bunu örneğin yıldızların oluşum sürecine benzetebiliriz. Kütle belli bir kritik büyüklüğe ulaştıktan sonra, o büyük kütle daha büyük çekim gücüyle daha büyük bir kütleyi daha hızlı kendine çeker daha hızlı ve büyük kitleyi kedine çektiği için daha da büyük bir çekim gücü kazanır ve bu böylece gider. Ta ki kendi büyüyen kütle kendi basıncıyla çekirdeğinde bir yıldızın oluşumuna yol açan reaksiyonları başlatana kadar.
Öyle görülüyor ki, böyle bir kendini besleyen bir yılgınlık ve perspektifsizlik dinamiği hareket geçmiş bulunuyor. Çürüme, çürümeyi besliyor.
Ne yapılabilir?
Bu durumda, savunma hattını çok daha gerilerden kurmak gerekir.
Belli ki, sessiz ve pankartsız, yakaya bir rozet gibi iliştirilmiş, üzerinde #İSTİFA yazan bir kağıt parçasıyla bir yerlerde belli saatlerde bulunmak bile artık yapılması zor, insanların çekindiği bir sivil direniş biçimi.
Bu durumda daha da pasif, daha az riskli, daha da kapsayıcı olabilecek bir biçim aramak gerekiyor.
Önemli olan muhalefetin seçime endeksli olmaktan çıkması, gücünü görmesi partilerin ve örgütlerin barajını yıkması.
Önemli olan Erdoğan’ın yenilebileceğini görmek ve göstermek.
Aslında bugün Erdoğan’ın bugün gücü ve zekası gibi görünen her şey, muhalefetin çapsızlığı ve aptallığından başka bir şey değildir.
*
Quemada diye bir film vardı Marlon Brando’nun  orada beyaz adamın ölebileceğini ve öldürülebileceğini bile tasavvur edemeyen, korkunç acılar ve şiddet sonucu bunu hayal bile edemez hale gelmiş köleler benzeri durumdaydı.
O filmde Marlon Brando, seçtiği, kendisine hakaret ettiğinde, en azından kendisin öldürmeyi aklından geçirebilmeye cesaret edebildiği için seçtiği müstakbel siyah önderin, beyaz adama ateş edemeyeceğini görünce kendisi devreye girer.
Ama o bir film ve bizim de bir Brando’muz yok.
O halde, çok daha sıradan, her kesin yapabileceği bir biçim bulmalıyız.
*
Tarihsel dersler şunu gösterir köleler ve köleleşenler ancak çok pasif ve sivil direniş hareketleri oluşturabilir
Pasif direnişler öneren Hıristiyanlığın kölelerin dini olması bir rastlantı değildir.
Pasif direnişin simgesi Gandi’nin kast sisteminin insanları köleleştirdiği Hindistan’dan çıkması bir rastlantı değildir.
Martin Luther King’in başını çektiği sivil haklar hareketinin ve pasif direnişlerinin köleliğin güçlü geleneklerinin hala yaşadığı Güney eyaletlerinde çıkması ve tutması bir rastlantı değildir.
Bu durumda ne yapmalı?
Bir öneri
Bugün herkesin evinde bir bilgisayar ve yazıcı var.
Her kırtasiyecide arkası yapışkanlı etiketler de var.
Arkası yapışkanlı etiketlere, evde yazıcıyla #İSTİFA yazdırıp, yazıcımız yoksa elle yazıp, bu küçük etiketleri olsun önünüze gelen her yere de mi yapıştıramayız?
Yürürken kimsenin görmediği bir anda, herkesin görebileceği bir yere, bir direğe, herhangi bir yüzeye avucumuzun içi kadar bir #İSTİFA da mı yapıştıramayız?
Eğer herkes bunu bir parca olsun yaparsa, bugün nüfusun en az yarısı Erdoğan’a karşı oluğuna göre, her yer #İSTİFA etiketleriyle doldurulabilir.
Bunu hor ve küçük görmeyelim.
Bu da bir Sivil direniş hareketi olur. Bugün ihtiyaç olan kitlesel bir harekettir.
Böylece hiç de azınlık olmadığımızı görerek, bunu önceki önerimizdeki gibi bir sivil direniş hareketinin bir başlangıcı da mı yapamayız?
Aslında böyle bir hareket, atomlara ayrılmış insanların ortaklaşa bir davranışta birleşmesini gerektirdiğinden önceki önerimizden daha da zordur. Ama en azından riski daha azdır. Belki bu öneri diğerinin daha kolay olduğunu görmeye yarar.
*
Evet önerimizin yeni biçimi budur. Herkes çevresindeki arkadaşlarıyla ya da yalnız başına etiketlere #İSTİFA yazıp otobüste, metroda yolda, her yere bunları yapıştırabilir. Böyle bir kitle hareketi yaratılabilir. Böyle bir #İSTİFA çıkartmaları hareketi bir çığ gibi büyüyebilir.
Böyle çığ gibi büyüyen bir hareket gerçekten geniş kitlelerin katılacağı, daha büyük bir sivil direniş hareketinin hazırlayıcısı olabilir.
Lütfen bu yazıyı yakınlarınıza, tanıdıklarınıza yollayın. Hiç olmazsa ne yapılabileceğine dair bir tartışma başlamasına yardımcı olun.
Zaman daralıyor. Seçimlerden önce Erdoğan’a karşı zafer kazanılamaz ise, seçimlerde hiç kazanılamaz.
5 Aralık 2017 Salı
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:

Hiç yorum yok: