(Yayılması dileğiyle - Tamer Doğan) #Renault ’da son durum:
Fabrika girişinde solda yer alan, kısa trabzanlı ufak bir topraklık alanda, barınak vari derme çatma kurulmuş bir alanda kalan yaklaşık 300-400 kişi var. Buradaki işçiler grev sırasında vardiya sırası onlarda olmadığı için dışarıdan destek veriyor greve, ancak fabrikanın önünde bekleyişlerini sürdürmeye devam ediyolar.
İçeride, grev sırasında vardiyada olan toplam 1400 kişi varmış. Ancak bunlardan 200 kadarı zorunlu nedenlerle bugün 8.gününe giren grevi bırakmak zorunda kalmışlar.
Fabrika’dan bir kez çıkarsan bir daha girmenin olanağı yok ve işçiler arasında yayılan “çıkarsak tazminat hakkımızı kaybederiz” bilgisi içeride aralıksız süren direnişin sirküle olmasının önünde engel. Bu yanıyla da hem psikolojik, hem de fiziksel olarak koşullar çok zor.
İçerideki 1200 kadar işçinin içinde yalnızca 2 kadın işçi var ve grevin ilk anından beri oradalar. Hatta telefonda yaptığım görüşme sonucu bir de mesajları var iki kadın işçinin “ İlk günden beri kadın olarak en önde olmaya çalışıyoruz ki güç verelim. Direnişimizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Elbette fabrikada çalışan daha çok sayıda kadın işçi var ancak diğer vardiyalarda çalıştıkları için şu an içeride değiller.
Acil hukuki destek ihtiyacı:
Renault için ilk günden beri haberler aracılığıyla takip etmeye çalıştığımız grevin durumu kritik. Çünkü içerideki işçilerle yaptığım telefon görüşmesi sırasında, içerideki işçilerle irtibat halinde olan yalnızca iki avukat olduğu ve onlardan da birinin CHP, bir diğerinin ise AKP’li olduğunu öğrendim. İşçiler söylediklerine göre, artık bu iki avukatın da söylediklerine kulak asmıyorlar. Çünkü söyledikleri hiçbir şeyin kendi yararlarına olmadığının fazlaca farkındalar.
Ancak bu sorun bir diğer sorunu şöyle çağrılıyor; Kendilerini yalnız hissediyorlar! Elbette ÇHD Bursa şubesinin de çabaları olduğunu biliyoruz ancak içeriye ulaşacak, işçilere belki de günde en az 5 kez hukuki durumlarını anlatacak canımız-ciğerimiz avukatlara ihtiyaç var.
Ayrıca dün akçam saatlerinde -gözaltı olup olmadığı bile belli olmayan bir yıldırma tekniğiyle- 4 grev sözcüsü fabrikadan ertesi gün(bugün) savcılığa gitmek zorunda olduğu gerekçesiyle çıkışa yönlendirildi. Sözcülerin de dışarı çıkmak zorunda kalması ve işçilerin deyimiyle tazminat haklarını kaybetmesi içeride moral bozucu bir etki yarattı. Valilik-Savcılık- Emniyet işbirliğiyle baskının artması bekleniyor.
Günde en az 5 kez, hukuki durumları ve neden çok haklı olduklarını onlara anlatmak gerek çünkü devlet+sermaye birliği günde en az 5 kez kendini hatırlatmayı unutmuyor mevcut durumda. İlk günlerde, günde 1, maksimum 2 olan toplantılar, şimdi saate, yarım saatte 1’e düşmüş durumda.
Valilik, Emniyet Müdürlüğü ve savcılığın ortak çabalarıyla işçilere sürekli “yarım saat içinde fabrikayı boşaltın! Yoksa…” baskısıyla grev kırılmaya çalışılıyor. Ayrıca eğer boşaltmazlarsa elbette fabrikadan polis zoruyla çıkartılmakla tehdit ediyorlar..
Tecrit koşullarında GREV!:
Bir haftayı geçen direnişin ilk gününden beri, tam 1200 insan yerlere serdikleri kartonların üzerinde uyuyup- uyanıyor. Günde bir kez verilen kumanya da son 3 gündür verilmiyor!
Daha önce özellikle Nilüfer belediyesi olmak üzere Mudanya ve Yıldırım belediyelerinden gelen kumanyalarla da gıda desteği alan işçilere fabrikanın kumanyayı kesmesinin ardından, dışarıdan destek de kesildi. Kesilmesinin nedeni ise fabrikanın belediyelerden gelen kumanya desteğinin içeri girişini engellemiş olması.
Bunun yanı sıra elbette su, ilaç, sigara gibi ihtiyaçları da karşılanmıyor. Ancak fabrika dışından içeri atmak suretiyle ulaşım sağlanıyor. Bir de içeride bulunan kantinden temin edebildikleri yegane gıdalar olan poğaça ve çay’la geçiyor günleri.
Psikolojinin sınırları, Grev’in sınırları:
Yukarıda saydığım üç neden tahmin edersiniz ki çok kritik. Uyku, yemek ve psikolojik baskının getirdiği “yalnızlık” yanılsaması, işçileri şu an nadiren de olsa bireysel kararlar alma ve kişisel durumunu gözden geçirmek yönünde etkileyebiliyor.
Elbette Renault’da başlayan grevin diğer fabrikalara da sıçraması hem büyük moral desteği sağlıyor, hem kararlılığı pekiştiriyor. Ancak fiziki koşulların zorluğu şu an büyük resmin büyüsünü bozmaya başlamış bile.
Sonuç olarak,
Tüm bunları moral bozukluğu yaratsın diye aktarmıyorum elbette ama “işçiler hiçbir siyaseti yanlarında istemiyor” lafını da biraz abartıyor gibiyiz. Gezi’yi hatırlamak gerekiyor. Ortak ve imzasız pankart açmayı düşünmek gerekiyor. Buraya gelmek ve fabrikanın dışından da olsa slogan seslerini yükseltmek gerekiyor.
İlk günlerden beri misal AKP’nin işçileri mitinge götürmek istemesi, ya da çeşitli siyasetlerden insanların temas kurmadan önce propaganda yapmak ve akıl öğretmek için orada olmaları sonucu işçiler şu an dışarıdan gelecek herhangi müdahalelere karşı haklı olarak çok temkinliler. Ama asla tam olarak da kapalı değiller. Fabrika önünde sizi ilk karşılayanların çok da sıcak birebir temas kurmadıklarını göreceksiniz çünkü gazeteci ve tekinsiz bir takım “sivil”lerin varlığı onları tedirgin ediyor. Hem görünenin ardına düşmekten, hem oluşabilecek herhangi bir sorunun bu haklı direnişin önüne geçmesinden endişeliler şüphesiz. Çünkü bu büyük grevi kırmak için her yolu deneyen “mutlak kötü”ler var karşılarında.
Dün (20 Mayıs Çarşamba) akşam saatlerinde Bursaspor-Timsahlar taraftar grubunun fabrika önünde yaptığı destek eylemi büyük moral sağladı, benzer destekler geliyor elbette ama çoğu zaman Mudanya-Bursa arası şehirlerarası yol üstünde yer alan fabrikaya ulaşım çok da “düz ayak” olmadığından sessiz bir bekleyiş hakim.
NOT: Renault ve Tofaş’a ulaşmak için (aralarında yaklaşık 5km mesafe var) Kabataş’tan 22TL vererek Budo denizotobüsü aracılığıyla 1 saat 45 dakikada Mudanya’ya varılabilir. Deniz otobüsü iskelesinin hemen önünden kalkan 2 otobüs hattıyla da yaklaşık 40 dakikada Renault’ya ulaşmak mümkün. Tofaş için ise İstanbul’a gidiş yönüne doğru ilerlemek gerekiyor. Yine şehir içinden Tofaş’a da ulaşım imkânları mevcut.
NOT: Buraya çok acil ve her şeyden önce Avukat desteği lazım. (Mümkün olduğunca ve sadece iş hukuku ve grev haklarıyla ilgili hukuki destek yapacak : )
NOT: Yazdıklarımın tamamını birebir işçilerin aktarmamı istediği bilgilerden oluşturmaya gayret gösterdim, “kimlerdensin” sorusuna yalnızca “sizlerdenim” diyebilmek için bu yazıyı herhangi bir siyasetin mecrasında yayınlatmayacağım ama elbette isteyen herkes paylaşabilir.
NOT: Gelirken çitlerden içeri atılmak üzere yemek, su, sigara, meşrubat vb. şeyler getirilebilir.
(21.05.2015)
Selcanm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder