Geçen sayımızda bu köşeden eleştirilere cevap verileceği söylenmişti. Eleştirilerini yazarak gazetemize iletenler oldu. Eleştiriler belli başlı bir kaç noktada toplanmaktadır. Şimdi sırayla eleştirileri, eleştiricilerin dilinden okuyalım:
"Kıvılcımlı'nın yazılarına yer verildiği gibi, kullanılan terimler Bilimsel Sosyalist terminolojiden uzak. Ama halka da hitap etmiyor."
"Kıvılcımlı'nın dilini anlamak için harcanack zamanda, teorik eğitimin diğer yanlarından istifade edebiliriz."
"Özellikle Doktor'un yazıları güç, anlaşılamıyor. Gazeteyi çıkaran arkadaşların Dr.'un dilini taklit ettikleri ve böylelikle özenti içinde oldukları görülüyor. Gazeteyi çıkaran arkadaşlar teorik bakımdan çok geri. (Mesuliyete göre)".
"Doktor'un üslubu benimsenmiş. Diğer yazılara da sıçramış. Üslup kullanılan şekilde olmalı. Dr. H. K.'nın üslubu benimsenecek bir şey değildir."
Her şeyden önce bu arkadaşlara eleştirilerini mertçe, yüze karşı yaptıkları için teşekkür ederiz.
Gazetenin dili neden anlaşılmıyor?..
Başlıca iki sebepten.
Birinci Sebep: Osmanlı Devletinde nasıl bir yanda üst sınıfların halkın kullandığından çok ayrı bir "Osmanlıca"ları var idi ise, Bugün de Türkiye'de özellikle Aydınlara benimsetilmiş bir uydurmaca dil vardır. Biz aydınlar genellikle hiç farkına varmaksızın bu dili benimsemişizdir. Bu olayı daha somuta indirmek için şöyle bir örnek verelim. Sık sık karşılaştığımız bir eleştiri şudur "Neden Bilimsel değil de bilimcil, neden Tarihsel değil de Tarihcil v.s."
Şimdi soruyoruz: Neden "Evcil Hayvan deniyor da "Evsel Hayvan" denmiyor, neden "İnsancıl" deriz de, neden "İnsansal denmez."
Çünkü Türkçede "CİL -CIL" eki "onunla ilgili" anlamını taşır. "SEL - SAL" eki ise küçültücü bir anlama sahiptir. Yani özellikle "Öztürkçecilerimizin" kullanmaya çok meraklı olduğu bu ekler yanlış olarak kullanılmakta ve bizlere de yanlış olarak benimsetilmektedir. Bu aydınları üretmen yığınlarımızdan koparmak ve halkı cahil bırakmak için kasıtlı olarak yapılmaktadır.
Başka bir örnek verelim: Frenkçede "Kalitatif", Arapçada "Keyfi" kavramının karşılığı bugün bizlere "Nitelik" olarak benimsetilmiştir. "Kantitatif" veya "Kemmi" sözcüğünün karşılığı ise "Nicelik" olarak bilinir.
Gerçekte halkımız "Nitelik" sözcüğü karşılığı olarak "Nicelik" sözcüğünü kullanır. Doğrusu ve Türkçe'nin gramer kurallarına uygun olanı da budur. Analarımız, babalarımız "NİCESİN" dedikleri zaman bizim yanlış olarak kullandığımız "NİTELİK"i murat ederler. Bizim "NİCELİK" olarak kullandığımız sözcüğün doğru ve halk tarafından kullanılan karşılığı ise "NEÇELİK"tir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür Kıvılcımlı'nın dilinin özellikle aydınlarca anlaşılamamasının sebeplerinden biri budur. Bu konuda derinliğine bir etüt "Türkçenin Üreme Yollan ve Dil Devrimciliğimiz" adıyla, 1967 yılından "Tarihsel Maddecilik Yayınları" arasında basılmıştır. Şunu da not edelim: Doktor'un dilinin anlaşılamadığı şikâyeti daha ziyade aydın arkadaşlardan gelmekte, işçiler işi bu şikâyete pek katılmamakta.
İkinci sebep: Bilimcil Sosyalizm olayları açıklarken kavramlara dayanır. Bu olay yalnız sosyalizm için geçerli değildir. Bütün bilimler geliştikçe kavramtar da değişir veya anlamları derinleşir, yani olayların daha derin yönlerini bilince çıkarır.
Özellikle işçi arkadaşlar "Proletarya, Finans - Kapital, Tefeci - Bezirgan, Oportünizm v. s." gibi kavramları anlamakta güçlük çekiyorlar. Bu yalnızca gazetemizin bir sorunu olmaktan çok, toplum ölçüsünde bir olaydır.
Bilimcil Sosyalizm insanlığın binlerce yılda biriktirdiği Kültür ve Bilim mirası üzerinde yükselmiştir. Bilimcil Sosyalizmin gerçek sahibi olan işçi sınıfı ise sürekli olarak ezildiği, sömürüldüğü için ne maddece ne manaca bu kültür ve bilim mirasını hazmetmeye imkân bulamaz.
Hâlbuki sosyalizmin gerçeklik kazanabilmesi ise ancak işçi sınıfının onu benimsemesiyle mümkün olabilir. Bu problem çözümü de birlikte getirmiştir. Bilimcil Sosyalizm'in en genel, en temel kanunlarını, kavramlarını, prensiplerini çok kolay anlaşılır, öğretici (Didaktik) bir şekilde anlatan pek çok kitap yazılmış ve basılmıştır.
Okuma, yazmayı bile Alfabe'den başlayarak pek çok zorlamalarla öğrenebiliriz. Elbette Sosyalizm gibi bir Bilim öğrenilirken biraz zorlanırız ve daha basit, daha öğretici kitaplardan başlamak zorunda kalırız. Bu olay yaşadığımız toplumda kaçınılmaz bir zorunluluk olarak vardır.
Ama kaçınmamız gereken bir nokta da vardır. Eğer sosyalizmin teorisini öğrenirken sadece Didaktik (Öğretici) olma amacıyla yazılmış kitaplarla yetinerek, Teori'yi bizzat kurucuların, ustaların anıt emeklerinden yani Kaynağından inceleme zahmetine katlanmazsak; en kısa zamanda metafizik şeytanına teslim oluveririz.
Çünkü sosyalizmin alfabesi sayılacak öğretici kitaplar ister istemez olayları kolay anlaşılır kılmak için şemalar, haline sokar. Diğer bir değişle diyalektiği matefizik olarak anlatır. Diyalektiği en diyalektik olarak ise ancak Bilimcil Sosyalizm'in ustalarından öğrenebiliriz.
Gazetemiz genellikle uluslararası kavramları popularize etmek (Halkın anlayacağı şeklide kullanmak) için özel bir gayret sarf etmektedir. Örnek olarak: Aynı yazı içinde Finans - Katipalist'in hemen yanı başında veya başka bir yerde "para babası" denir, "Şirketler" denir. Böylece daha anlaşılır olmaya çalışılmaktadır.
(Kıvılcım gazetesinin 25 Mart 1974 tarihli 3. sayısında imzasız olarak yayınlandı. 26 Ekim 2007 Cuma günü dijitalize edildi. D. K.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder