Kıvılcım çıktığı günden beri yapılan en yaygın eleştiri: "Gurupçu", "Yuvarcı" olmuştur. Bu eleştiri, gerçekten, eleştirenlerin gurupçuluktan korkularını, dağınıklığa karşı gösterdikleri hassasiyetlerini, partileşme arzularını göstermesi bakımından iyi dilekli ve sevindiricidir.
Fakat iyi dilek yetmez. En az anlaşılan konu: "Gurup"un ve "Gurupçuluğun" ne olduğudur.
Guruplar, tarihi bakımdan hareketin belli bir aşamasının var oluş biçimidir.
Gurupçuluk ise, bu ilkel aşamayı ebedileştirmek, ilkelliği teorileştirmek eğilimleridir denebilir.
Evet, Kıvılcım kendi sübjektif yargıları ne olursa olsun, objektif olarak, bir guruptur.
Yanlız şunu unutmayalım; Bize "gurupçu" diyenler de – isteseler de, istemeseler de - kendi sübjektif yargıları ne olursa olsun, objektif olarak gurupturlar.
Bu bakımdan, soyut olarak "haklı" gibi görünen "gurupçu" eleştirisi, canlı hayatta somut olarak "gurupçuluğu ebedileştirme"yi göstermektedir.
Çünkü: Kıvılcım, daha ilk sayısında, bugünkü ilkellikten kurtulmanın ilk şartı olarak; "İlkelliği bilince çıkarmak" gerektiğini yazmıştır. Yani bütün guruplara "bir gurup olduklarını" bilince çıkarmaları gerektiğini göstermiştir.
Demek ki, Kıvılcım bir "gurup" olmakla birlikte, "gurupçu" değildir. Kendini inkara yönelmiş, diyalektik zıddına atlamaya hazır bir "gurup"tur.
Açıkça görülmektedir ki, Kıvılcım'a gurupçu diyenler, henüz kendilerinin gurup olduklarını bilince çıkarmış ve modern bir parti örgütleme savaşına canla, başla girmiş değillerdir.
Kıvılcım'a şöyle bir eleştiri de yöneltilmektedir: "Peki, gurupçu olmadığınızı kabul edelim, Vatan Partisi programını kabul edip, önererek, yine de kendi gurubunuzun görüşlerini öne sürmüş, uzlaşmaz bir tutum takınmış olmuyor musunuz?" Böyle bir soru sorulduğu zaman tartışma bir üst dereceye yükselir.
İnandığımız görüşleri savunmamız, uzlaşmaz bir tutum için de olduğumuzu göstermez.
Devrimci bir uzlaşma, birlik ne gibi şartlarda olabilir?
Eleştiri, bir silâhtır. Eleştiri silahını toprağa gömerek yapılacak bir "uzlaşmaya", uzlaşma denemez, ancak teslimiyet denebilir. Uzlaşma, az çok eşit şartlarda, denk silahlarla yapılabilir ise sağlıklı olur. Taraflardan birinin silahını teslim etmesi, öbürüne esir olması demektir.
Mertçe eleştiri, sağlıklı bir birliğin kaçınılmaz şartıdır. Bir gurubu, bir eğilimi eleştirmek onunla ortak noktalar aranmayacağı, uzlaşma, birleşme yapılmayacağı anlamına gelmez.
Programımızı bu anlayışla önerdik. Ama yanlış anlamalar oldu. Anlatamadıysak; hata bizdedir.
Program önererek, "Biz hemencecik bir parti kuracağız, işte program, gelen gelir, gelmeyen gelmez" demiyoruz.
İnancımız odur ki: Bir Parti Ancak, Sosyalistler Arası Bir Kongreden Doğabilir.
Böyle bir kongreye, (İsim önemli değil. Konferans veya Kurultay da denebilir) Partileşme gereğini kabul eden, Kongre'nin alacağı kararlara uymayı kabul eden; bütün guruplar, eğilimler, mahalli devrimciler vs. katılmalıdır.
(Bu yazı Kıvılcım gazetesinin 15 Nisan 1974 tarihli 6. sayısında İmzasız olarak yayınlandı. 25 Ekim 2007 Perşembe günü dijitalize edildi. D. K. )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder