22 Şubat 2021 Pazartesi

Malcolm X üzerine 1992'de Özgür Gündem İçin Yazılmış Bir Yazı ( Malcolm X suikastının yıldönümü vesilesiyle)

 


Amerikan sinemasında 1950'lere kadar siyahlara uygun görülen rol hizmetçilik ve Tom Amcalıktan başka bir şey değildi.

1950'lerde Hary Belafonte ile ilk kez bir siyah başrol almaya başlar.

1960'lar Sidney Poitier'li dramlar dönemidir.

70'li ve 80'li yıllarda yeni siyah orta sınıf, özellikle polisiye filmlerde yansımasını bulur.

Ama bütün bu filimler beyazlarca ve beyaz gözüyle yapılırlar.

Spike Lee ilk kez siyahlar için film yapan bir siyah rejisör olarak ortaya çıkar. "Do the right thing" filmiyle dünya çapında tanınır.

Film aslında Los Angeles'teki son siyah ayaklanmasının bir sanatçı sezişiyle yapılmış kehaneti gibidir. Bu film Malcolm X'in bir sözüyle biter.

Yönetmen şimdi Malcolm X'in hayatını konu alan "Malcolm X" adlı filminin çekimini bitirmiş bulunuyor. Üç saatlik bu film, üç gün önce Amerika'da sinemalarda gösterime girdi.

Bu vesileyle Malcolm X’i yeniden hatırlatmak yararlı olabilir.

*

Son zamanlarda yapılan bir ankete göre ABD’deki siyah gençlerin % 90'ı Malcolm X’in fikirlerini benimsediğini söylüyor. Hemen hemen bütün siyahlar, üzerinde X yazan tişörtler, şapkalar taşıyorlar. ABD’nin büyük şehirlerinin siyah gettolarında siyah gençlerin yarattığı ve Almanya'daki Türkiye'li gençlerin de çok tuttuğu rap türünün en önde gelen müzisyenleri: Cluck D., Public Enemy, Ice-T vs. parçalarında Malcolm X’in görüşlerini dile getiriyorlar.

Kapitalizm siyahların X’e bu ilgisini ve dönüşünü ticarileştirmekte gecikmiyor. ABD'ye başkan seçilen Bill Clinton jogging kıyafetinde bir X taşıyor. Yıllardır kendilerine verilen Malcolm X'le ilgili senaryoları çöp sepetlerine atan Hollywood yapımcıları bu yeni kar kaynağını yatırım yapmaya değer bulup Spike Lee'nin Malcolm X'le ilgili bir film yapmasını kabul ediyor.

Harward'da toplum araştırmacısı Henry Louis Gates Jr. : "Biz bir Malcomani yaşıyoruzz fakat bir Martinmani değil" diyor.

*

Malcolm X ve Martin Luther King 1960'ların ABD'yi sarsan ve bütün dünyayı da "Amerikan Rüyası”ndan uyandıran muazzam siyah hareketinin iki önde gelen lideriydi.

Martin Luther King'in adını taşıyan yüzlerce cadde, meydan, okul hatta bir de resmî tatil günü vardır ABD'de; fakat Malcolm X’in adını taşıyan tek sokak Harlem'dedir ve birkaç blok ötesinde yine bir King alanı vardır. Martin Luther King'in bütün resmi tanınışı ve korunuşuna rağmen siyahlar bugün mücadeleleri için gerekli parolaları ve sembolü daima unutturulmaya çalışılmaş Malcolm X’in mücadele ve fikirlerinde buluyorlar.

Köleler ve köleleştirilmiş sömürgeler ancak İsa ya da Gandi gibi "yanağına vurana öbür yanağını çevir" diyen pasif direniş formlarını öne süren önderler çıkarabilmişlerdir.

Amerika'nın Güney eyaletleri, iç savaştan sonra resmen kölelik kaldırılmış olsa bile, Klu Klux Klan terörü ve köleliğin gelenekleri altında yaşayan siyahlarla doluydu. Bu siyahların direnişi de ancak pasif mücadele biçimleri olabilirdi. Güneydeki bu hareketin önderi, bir rahip olan Martin Luther King'di.

Ama Kuzey'in sanayi şehirlerinin gettolarının direnişine böyle bir köle direnişi ideolojisi cevap veremezdi. Bu nedenle de Kuzey'de "Göze göz, dişe diş" diyen, henüz köleleşmemiş silahlı göçebe ya da Kent Plebi (Müslim) Muhammet'in dininden ilham alan "Siyah Müslümanlar" hareketi gelişmişti ve bu hareketin gerçek önderi Malcolm X idi.

*

Ama toplumsal mücadeleler sadece onlara katılan yığınları değil, onların önderlerini de eğitir. Her ikisi de suikasta kurban giden bu iki siyah önderin fikirleri de mücadeleleri içinde değişti. Her ikisi de ancak ölümlerinin öncesindeki kısa bir dönemde yeni ulaştıkları noktalan ifade edebildiler ve sistemleştirme olanakları olmadan ve bizzat bu değişim ve radikalleşmelerdi nedeniyle öldürüldüler.

Güney'deki harekette, Andrew Young gibi, King'in yakın mücadele arkadaşları sağa doğru kayarken, King sola doğru bir evrim gösteriyordu. Ve öldürüldüğü gün öldürüldüğü şehirde ilk kez bir işçi grevi ile dayanışmaya gitmişti.

King X'e yaklaşırken, X de King'e doğru bir evrim gösteriyordu.

Malcolm X, başlangıçta sadece siyah milliyetçiliğini vaaz ederken, Mekke'de hacca gittiğinde birçok beyaz Müslüman’ın kendisini kardeş olarak kabul ettiğini görünce, İslami bir söylem altında, bir enternasyonalizm geliştirmeye başlamıştı. Artık sadece ABD'deki siyahları değil, bütün dünyadaki ezilen ulusları da kapsayan bir mücadele perspektifi oluşturmuştu. Bu gelişim ise onun Elijah Muhammet'in "Siyah Müslümanlar" hareketinden kopmasıyla sonuçlandı.

Beyazlar nasıl Martin Luther King'in henüz radikalleşmediği döneminin fikirlerini propaganda ediyorlar ve onu tehlikesiz hale getirmeye çalışıyorlarsa, siyahlar da büyük ölçüde Malcolm X’in henüz X olduğu dönemin fikirlerini öne çıkarıyorlar.

Fakat ne olursa olsun, biraz geriden de olsa yine de bir başlangıç.

Ve başlamak işin yarısıdır.

31.12.1992

(Bu yazı 1992 yılında Özgür Gündem için yazılmıştı.)

Hiç yorum yok: