Şimdi konunun en riskli bölümüne geliyoruz. Eldeki
bilinenlerden hareketle, bu yepyeni alanda Bitcoin’in geleceğinin hangi
kuvvetlerin etkisiyle şekilleneceğini anlamaya çalışmak.
Önce şu anki durumu tespit edelim. Bir durum yargılamasıyla
başlayalım.
Bitcoin’in, Altın-Para, Altın karşılığı olan Kağıt Para,
karşılıksız (Fidüsyer) İtibari Para (Devlettlerin yani Merkez Bankalarının
bastığı para), bankaların yarattığı Giral Para (Bankaların kredi vererek
yarattığı para) gibi paranın bütün biçimlerinin yerine geçebileceği ortadadır.
Zaten Bitcoin’in çıkışının temelinde, Devletin ve Barkaların
hiçten para yaratarak insanların alım güçlerini düşürmesi, ekonominin giderek
rant ve spekülasyona yönelmesine karşı bir araç bulunması çabası bulunmaktadır.
Bitcoin’e yapılan itirazlar çoğu kez bugünkü paraların
yerini alacak özellikleri olmadığından hareketle yapılmaktadır. Bunların
birkaçına bakalım.
Bitcoin’in hiçbir değeri olmadığı söylenmektedir.
Aksine bugün dünyadaki paraların hiçbirinin bir değeri
yoktur boyalı bir kağıt parçası olmaktan başka. Bütün paralar aslında ulusal
devletlerin içinde devlet zoruyla; uluslararası alanda ABD’nin silahlarının
zoruyla kullanılmaktadırlar. Amerika Altın standardını terk ettiğinden beri,
dünyadaki bütün paralar da artık altın karşılığı olmayan Dolar’a göre
belirlendiğine göre hiçbir paranın değeri yoktur.
Aynı şekilde bankalar kredi biçiminde sürekli olarak hiçbir
karşılığı olmayan para yaratmaktadırlar, sonra o yarattıkları paraya dayanan
mevduatları veya hesapları karşılık gibi göstererek yeni krediler verip yeni
paralar yaratmaktadırlar.
Bunun sonucu olarak, emek üretkenliği ve toplumsal zenginlik
muazzam ölçülerde artmasına rağmen devletin ve bankaların bu para hiçlikten
para yaratabilme tekeli nedeniyle özellikle toplumun çalışan kesimlerinin alım
gücü düşmekte, buna karşılık devletler, bankalar, spekülatörler giderek daha da
zenginleşmektedirler.
Bitcoin’in hiçten yaratıldığı söylenmektedir.
Aslında hiçten para yaratanlar bugünkü devletler ve bankalardır.
Bitcoin aksine böyle hiçten para yaratabilme imkânı
karşısında en büyük tehdittir. Çünkü onun kendisi tıpkı yeryüzündeki altın
miktarı gibi sınırlıdır. (21 Milyon) ve giderek daha zorlukla, daha çok enerji
ve emek harcanarak elde edilebilecektir. Çünkü her dört yılda bir
yaratılabilecek Bitcoin miktarı yarılanacak ve Bitcoin 2150 yılına doğru artık
üretilemeyecek, Bitcoin madenciliği bitecektir. Bunu yeryüzündeki bütün altın
rezervlerinin tükenmesi ve yeni altın çıkarılamaması gibi görebiliriz. Bu
nedenle Bitcoin, enflasyoner değil, deflasyonerdir. Toplumda üretilen
zenginlikler ve metalar çoğaldıkça ve emek üretkenliği arttıkça, Bitcoin ile
daha çok mal ve hizmet alınabilecek, hayat sürekli bir ucuzlama eğilimi içinde
olacaktır.
Bitcoin’e “saadet zinciri” denmektedir.
Aksine bugün bütün dünya ekonomisi, Devletler, bankalar vs.
bir borç denizi üzerinde yüzmektedir ve asıl saadet zinciri tamı tamına bugünkü
para sistemidir. Bu saadet zinciri er veya geç kopacaktır. Dünya çapında bir kriz
kaçınılmazdır.
Bu zincir çeşitli ülkelerde kırıldığında (Yunanistan,
Kıbrıs, Kolombiya, Zimbabwe) insanlar biricik sığınağı Bitcoin’de bulmaktadır.
Bitcoin’in ortaya çıkışı anlamına gelecek Satoshi Nakamato’nun
yazdığı, Bitcoin projesini anlatan Beyaz Kağıt’ı yayınlamasının tam da 2008
krizinde olması bir rastlantı değildir. İki yıldır çalıştığı bu projeyi tam da Kriz
patladıktan sonra kamuoyuyla paylaşmıştır. Bitcoin daha geniş açıdan
bakıldığında, tarihsel olarak Amerika’daki büyük konut kredileri balonunun
patlaması vesilesiyle, bu saadet zincirine bir cevaptır aslında.
Paranın esasının bir güvene dayanmak olduğunu, Bitcoin’in
hiçbir devletin desteklemediğini, dolayısıyla güven unsurunun eksik olduğunu söylüyorlar.
Tam aksine. Bütün Devletler, bütün hükümetler yurttaşların
güvenini istismar ederek her zaman karşılıksız para basmışlardır. Yurttaşların
hiçbir onayı olmadan, ceplerindeki paranın bir kısmına sürekli el koymuşlardır
enflasyon aracılığıyla.
Enflasyon, yani karşılıksız para basma, eldeki paranın alım
gücünün düşmesi, aslında Demokrasinin ve Magna Carta’nın özünün, temelinin
fiilen ortadan kaldırılmasıdır.
Çünkü Magna Carta, Kralın istediği gibi vergi koyamayacağı
ve istediği gibi harcama yapamayacağı, bunun için diğer kabile şeflerinin
onayını alması gerektiği ilkesidir. Parlamenter demokrasinin gelişmesinin
tarihi, bir bakıma, bu yetkinin kabile şeflerinden (İngiltere’de Lordlar, Lord
deneler ilkel komuna kalıntısı kabilelerin şefleridir özünde) tüm nüfusa doğru
geçmesinin tarihidir.
Ama enflasyon, yani devletin hiçbir karşılığı olmadan para
basabilmesi, yurttaşların hiçbir onayı olmadan vergi koyup harcama
yapabilmesinden başka bir anlama gelmemektedir. Demokrasinin temeli olan hak,
yani yurttaşların onayı dışında vergi koyulamayacağı ve harcama yapılamayacağı
hakkı, devletin para basma tekeli ve bunun merkezi hükümetlere verilmesi ile
fiilen gasp edilmiş bulunmaktadır ve Devlet bu hakkı her zaman yeni silahlanma
harcamaları, büyük şirketlerin kurtarılması, şirketlere sübvansiyonlar
yapılması gibi her zaman militarizmi, merkezi devleti ve zengin ve fakir
farklarını arttıran uygulamalar için kullanmıştır.
Devletlere güvenmek için hiçbir neden yoktur ve insanlar
zaten içgüdüsel olarak güven duymamaktadırlar. Ama ellerinde alternatif
olmadığı için bir şey yapamamaktadırlar.
Ama Bitcoin, devletlerin yerine, sahipsiz, kimsenin
yönlendiremeyeceği, her yerde ve hiçbir yerde bir ağ ve algoritmayı
geçirmektedir. Bu ağ ve algoritma bizzat mucidi tarafından bile artık
değiştirilemez ve maniple edilemez. Programın (Algoritmanın) kaynak kotları
açıktır. İsteyen bu programı indirip bilgisayarına kurup bu ağın bir parçası
olabilir. Böylesine açık ve demokratik, güven duymamak için hiçbir neden
olmayan bir paradır Bitcoin. İnsanlar ilk defa devletler ve bankalar karşısında
somut bir alternatifle karşı karşıyadırlar.
*
Yuvarlak hesap on yıl önce, Bitcoin’in ilk ortaya çıkışından
bugüne kadar geçen dönemi, Bitcoin’in bu niteliklere sahip olduğunu göstermesi
ve kanıtlaması dönemi olarak tanımlayabiliriz.
Bu on yılda Bitcoin’in dayandığı ve Bitcoin’i icat etmek
için icat edilmiş, temelinde merkezsizlik olan Blockchain teknolojisi
sağlamlığını kanıtlamış bulunuyor.
On yılda Bitcoin’in güvenilirliği ve hiçbir şekilde sahtelerinin
yapılamayacağı kanıtlanmış bulunmaktadır.
(Zaten bankaların, şirketlerin ve devletlerin peş peşe
blockchain teknolojisine geçeceklerini ilan etmelerinin nedeni budur.
Ancak şirketler, bankalar, devletlerin hiç birisi aslında
tam anlamıyla bu teknolojiyi kullanmayacaklardır. Teknolojinin mahiyeti ile
onların bu teknolojiyi kullanma amaçları arasında uzlaşmaz bir çelişki
bulunmaktadır. Çünkü teknolojinin özü merkezsizliktir, buna bağlı olarak
müdahale edilmezlik ve değiştirilemezliktir.
Onlar ise bu teknolojinin belli yanlarını alarak kendi
kontrollerinde, örneğin bir merkezi servere bağlı biçimde, onun özünü yok
ederek, ruhunu çıkararak, öldürerek kullanmaya çalışacaklardır. Onların
kullandığının adı Blockchain olacaktır ama uyguladıkları teknoloji değil. Bir
şeyin adı öyle olmakla kendisi öyle olmaz.)
Bir bakıma Bitcoin’in doğuşundan şu ana kadar geçen
dönemine, Bitcoin’in bütün bu paraların yerine geçebilecek özelliklere sahip
olduğunu kanıtlaması, bir güven
oluşturması dönemi olarak bakabiliriz. Sahteleri yapılamaz, kimse keyfi
olarak Bitcoin miktarını değiştiremez. Güveni binlerce kez kötüye kullanmış
devletler karşısında böyle olamayacağını, yapısının buna el vermediğini
kanıtlayan Bitcoine güvenmemek için hiçbir neden yoktur.
*
Ama şu anki duruma baktığımızda Bitcoine güvenmek için bir
neden yokmuş gibi görünmektedir. Tarihte benzeri görülmemiş yükselişler ve
düşüşler yaşamaktadır.
Neden böyledir?
Burada karıştırılan bir ağın ortaya çıkış ve yerleşme
sürecinin sorunları ile Bitcoin’in bir para olarak güvenilirliğinin
farklılığıdır.
Aslında Bitcoin bir para olarak henüz kullanılmaya
başlanmadı. Bunun mücadelesini veriyor. Bu sürecin henüz çok başındayız.
Bunu daha iyi görebilmek için önce Bitcoin’in şu an paranın
hangi fonksiyonlarını yerine getirebildiğine bakalım.
Önceki yazıda Bitcoin’in paranın bütün fonksiyonlarını gerçekleştirebileceğini
görmüştük.
Ama şu an Bitcoin bu fonksiyonların neredeyse hiçbirini
gerçekleştiriyor değil.
Nelerdi paranın fonksiyonları ve Bitcoin’in şimdiki durumu
nedir?
1) Genel Eşdeğer: Bitcoin henüz bir genel
eşdeğer değildir. Yani henüz para olabilmiş değildir. Bunu bir altın gibi
yapabileceği özelliklerinin hepsi var ama henüz genel eşdeğer değil. Bitcoin’in
genel eşdeğer olmaya aday nesnel özellikleri ile fiili durumu arasında bir
makas var. Bu makas elbette kapanma eğilimi gösteriyor. Ancak yine bizzat bu
makasın her kapanma denemesi aynı zamanda ciddi bir komplikasyon yaratıyor. (Bu
komplikasyonu ilerde göreceğiz) Bitcoin henüz bir genel eşdeğer olmadığı için,
bir genel eşdeğer olmaktan türeyen diğer fonksiyonlarının çoğunu yapamıyor.
2) Dolaşım (Mübadele) Aracı: Evet şu an
bir mübadele aracı olarak kullanılabilir, ama henüz bir mübadele aracı olarak
kullanılmamaktadır. Bitcoin kabul eden işyerleri çok sınırlıdır. (Elbette Bitcoin’in
şu an teknik olarak kolayca alışveriş yapılabilecek bir teknik özelliği de
yoktur. Bir ödemenin onaylanması en az on dakika sürer. Ama bu sorun yakında
(2018’de) büyük olasılıkla (Lightning Ağı)
tarafından giderilecektir ve saniyede bir milyon alışveriş veya ödemenin
masrafsızca yapılabilmesi mümkün olacaktır. Bu nedenle bu sorunun var
olmadığını var sayıyoruz. Zaten Bitcoin’in şimdi böyle büyük yükseliş ve
inişler yaşarken bir alışveriş veya ödeme aracı olarak kullanılması neredeyse
olanaksızdır. Herkes, elimdeki Bitcoin’in değeri yarın yükselir diye düşünerek
Bitcoin ile bir mal almaz, kimse de aldığımda değeri düşmüş olur diye Bitcoin’i
bir ödeme aracı olarak kabul etmez. Bu nedenle Bitcoin’n teknik sınırlılığı
şimdiye kadar bir sorun oluşturmuş sayılmaz. Ancak denemeleri başarıyla süren Ligtning Network bu sorunu büyük
olasılıkla çözecektir. Güvenilirlik sarsılmadan saniyede bir milyon alışveriş
ve ödeme yapılabilir olunca, muhtemelen birçok Altcoin (diğer dijital paralar) piyasadan kaybolabilir.)
3) Değer ve fiyatların ölçüsü: olarak
kullanılabilir. Ama yine aynı nedenle, yani henüz Genel Eşdeğer olarak kabul
edilmediği için, bırakalım bütün diğer metalarn fiyatını belirleyen bir birim
olmasını bir yana, henüz dolar veya Euro Bitcoin olarak değil, Bitcoin dolar
veya Euro olarak ifade edilmektedir. Zaten Bitcoin kendini kabul ettirince muhtemelen
Bitcoin değil ama, bir Bitcoin’in yüz milyonda biri olan ve Bitcoin’in
mucidinin adına izafeten Satoshi denen birim esas olacaktır. (bugün 16 milyon
Bitcoin olduğunu kabul edersek, yeryüzünde onlatı milyon kere yüz milyon
Satoshi olacaktır.)
4) Ödeme aracı: henüz hiçbir devlet veya
kredi kurumu vs. Bitcoin’i bir ödeme aracı olarak kullanmamaktadır.
5) Servet biriktirme: şu an Bitcoin’in gördüğü
tek işlevin kısmen bu olduğu söylenebilir. Bitcoin’e artan ve giderek artacak
talebin temelinde, onun bir gün çok değer kazanacağı ve bir genel eşdeğer
olacağı beklentisi bulunmaktadır. Bu onun fiyatının yükselme eğiimine girmesine
yol açmakta, ama bu sefer herkes kantopu etkisiyle Bitcoin almakta, bunun
üzerine spekülatörler Bitcoin alarak veya ellerindekini aniden satarak onun
ciddi dalgalanmalarına yol açmaktadırlar. İşte burada Bitcoin’in şimdi
neredeyse tek bu işlevi görmesi, onun diğer işlevleri görmesinin önüne bir
engel olarak çıkmaktadır. Yani bir komplikasyon olmaktadır. Yukarıda
değinildiği gibi, Bitcoin dalgalanmaları, (şimdiye kadarki teknik sınırlılığı
sarfı nazar edilirse) onun, örneğin alışveriş (mübadele) ve ödeme aracı olarak
kullanılmasının önüne bir engel olarak çıkmaktadır.
6) Dünya parası: Bitcoin yapısı gereği bir
dünya parasıdır ama bugün henüz bu durumda da değildir. Bitcoin’in esas yıkıcı
ve devrimci yanı bu yanıdır ama bu yanın gerçekleşmesi de yine henüz bir genel
eşdeğer olamamasının sonucudur.
Bugünkü durum budur.
Ama bu durum bize şunu da ima etmektedir, Bitcoin bir genel
eşdeğer, bir mübadele aracı, bir ödeme aracı vs. olduğu an, hem bütün paraların
yerine geçer ve hem de bütün işlevleri kendinde toplar.
*
Şimdi bu işlevi fiiliyatta kazanabilmesinin nasıl bir yol izleyeceğini
ve zorluklarının neler olacağını öngörmeye çalışalım.
Şu geçen on yılı, Bitcoin’in kendini güvenilir özelliklere
sahip olduğun kanıtlama, bir güven oluşturma dönemi olarak tanımlayabiliriz.
Bundan sonraki dönem Bitcoin’in bu güvene dayanarak bugünkü
para sistemine, yani devletlere ve bankalara ve bunların paralarına karşı
kendini dayatma ve kabul ettirme mücadelesinin dönemi olarak kabul etmek pek
yanlış olmayacaktır.
Bu şu anlama gelir. Önümüzdeki dönemde Bitcoin, yavaş yavaş bir spekülasyon nesnesi
olmaktan çıkıp giderek bir politik mücadele aracı ve konusu haline gelmeye
başlayacaktır.
Bitcoin’in bütün diğer paralardan farklı şu özelliğini hiç
akıldan çıkarmamak gerekiyor: Bitcoin, tarihe tersten giriş yaptığından tarihi
tersten yazmaya çalışmaktadır.
Tarihsel olarak, paranın ortaya çıkışı, değişimi, evrimi meta
üretiminin yaygınlaşmasına paralel olarak gider. Paranın evrimi bir bakıma
ticaretin ve meta ilişkilerinin yayılış tarihinin bir yansıması gibidir.
Ancak Bitcoin’de bu durum tersine bir seyir izlemektedir.
Bitcoin ise, meta üretiminin tüm dünyaya egemen olduğu,
paranın altın temelinin neredeyse gözden kaybolduğu bir dönemde, bu temele bir
dönüş olarak ortaya çıkmıştır. Kendisi altın paraların, ilk ortaya çıktığı
dönemin özelliklerine sahiptir. Aslında özüyle, tarihsel olarak, geçmişin parasıdır; ama mantıksal olarak,
soyut olarak paranın özüdür, en evrensel biçimidir ve biçimsel ve teknik olarak
geleceğin parası olacak özellikleri vardır. Bu çelişkiler Bitcoinin kaderine
damgasını vurmaktadır.
Ancak Bitcoin’in geleceğin parası olmayasını sağlayacak,
olmazsa olmaz bir özelliği daha vardır.
Bitcoin ancak bir ağ olarak işlev görebilir.
Kendisi sadece bir ağın ürünü olması nedeniyle değil,
kendisinin para olarak işlevlerini gerçekleştirmesi de bir ağ oluşmasına
bağlıdır.
Burada ağların oluşumunu belirleyen yasalar devreye girmektedir.
Bitcoin’in bundan sonraki evrimini, giderek artan ölçüde,
ağların oluşumunu belirleyen yasalar ve kuvvetler yönlendirecektir.
Bitcoin bir ağ oluşturamadığı sürece sadece bir servet
biriktirme fonksiyonu görmekle sınırlı kalacaktır. Servet biriktirme aracı olması
onu bir spekülesyon nesnesi haline getirmekte ve bu da büyük düşüş ve
yükselişler yaşamasına yol açmaktadır. Bu da yine onun bir paranın diğer
işlevlerini görmesini engelleyici bir etkide bulunmaktadır. Ama bütün bunlar
aslında bir ağ oluşumuna ihtilaçlı, iniş çıkışlı bir karakter vermektedir.
Bitcoin, tabiri caiz ise, bir spekülasyon nesnesi olarak bir ağ oluşturma gibi
bir durumla karşı karşıyadır. Bu özgüllük, bu sürece daha önce hiç bilinmeyen
özellikler vermektedir.
Fiziksel varlığı olan paralar, zaten insanlar arası
ilişkiler biçiminde var olan bir ağın üzerinde çalışırlar. Diyelim ki, Türk parasında
reform yapıldı ve herkese altı sıfırı atılmış paralar verildi. Devlet bir karar
alır ve belli bir günden itibaren herkes bunu kullanır. İnsanların somut
ilişkilerinden oluşan bir ağ vardır zaten. Bu ağda dolaşan şeyin kendisi
değişmiştir. Bir milyon lira bir lira olmuştur. Bu fiilen var olan ağ elle tutulmadığı
için hava gibidir, varlığı hissedilmez. Diyelim bir hükümet paranın yerine
altını geçirse, bu altın zaten bu var olan ağ üzerinde bir ağ oluşturma sorunu
olmadan iş görebilir.
Ama Bitcoinin işlev göreceği bir ağ yoktur.
Elbet İnternet de bir ağdır. Ama Bitcoin bu ağın içinde yeni
bir ağ olmak zorundadır.
Bunu şöyle bir örnekle daha iyi somutlayabiliriz.
Örneğin Facebook bir ağdır, Twitter bir ağdır. İnternetin
içinde bir ağdır bunlar.
Bunların ortaya çıkış ve büyümeleri ve kendilerini kabul
ettirmeleri de ağ oluşturma yasalarına bağlı olarak gelişmiştir.
Ancak bunların oluşumunda
a) Spekülasyonların
etkisi yoktur. Faebook hisse senetlerindeki dalgalanmalar Facebook ağının büyüyüp
küçülmesini etkilemiyordu. Facebook’ta hesap açanların Facebook hisseleri
hakkında çoğu kez hiçbir fikri olmuyordu. Bitcoin’de ise, Bitcoin’in kendisinin
değer kazınıp kaybetmesi ağ oluşturmasını sürekli etkilemektedir.
b) Facebook
politik bir ağ değildi. Bitcoin ise, var olan para sisteminin alternatifi
olduğu için, fiilen, onu alıp satanların öyle bir amacı olmamasına rağmen,
politik bir ağdır. Dolayısıyla devletlerin ve bankaların ve de şirketlerin politik,
mali, teknik ve hukuki müdahalelerin konusu olacaktır ve bunlar da Bitcoin
ağının oluşmasını etkileyeceklerdir. Bitcoin’in kaderini de büyük olasılıkla bu
mücadelenin sonucu belirleyecektir.
c) Keza
bu etkilerin kendisi de ağların oluşumlarındaki yasalar üzerinde etkilerde
bulunacaklardır.
Bitcoin işlev görebilmek için öncelikle bir ağ olmak
zorundadır dedik. Bu şu demektir: insanların, firmaların vs. birer Bitcoin
cüzdanı; bu cüzdanlarda küçük de olsa bir miktar Bitcoin olması; bütün
dükkanlarda, mağazalarda vs. her yerde, akıllı telefonla kolayca taranacak açık
Bitcoin anahtarları olması demektir.
Henüz bu yoktur.
O halde şimdi tarihsel olarak Bitcoin ağının oluşması
dönemindeyiz. Ve bu dönemin çok başındayız ve ayrıca bu ağın oluşması başka
güçlerin etkisi altında olacaktır. Dolayısıyla bizzat bu ağın oluşması çok zor,
sert mücadelelerin olacağı bir dönem olacaktır. İşte Bitcoin’in başarısını veya
başarısızlığını bir ağ olup olamaması belirleyecektir.
Gelecek yazıda bu ağ etkisini, yani ağların oluşması
yasalarını, bunların diğer güçlerle (Spekülasyonlar, devletlerin yasakları, krizler
vs.) ilişkisini ele almaya çalışalım.
27 Aralık 2017 Çarşamba
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder