Bundan bir süre önce, 29 Ağustos tarihinde, kendisi
İngiltere’de bir üniversitede araştırmalar yapan bir okurum Facebook Messenger
ile bana şu mesajı yollamıştı:
“Merhaba Demir Hocam, Bitcoin adında yeni bir para birimi var (…). Bunun
reel geçmisi 3-4 yıl. Henüz Marksist bir değerlendirme yapılmış değil. Bunun için.
nette baktım yok. Eminim siz bunu çok iyi yaparsınız. Ve İngilizce yayınlarsanız,
birçok çevreye ulaşabilirsiniz. (…) Küçük bir öneri. Sağlıcakla.”
Bu mesaj epeydir kafamda olan, Bitcoin konusuna ciddi bir
biçimde yoğunlaşmak için bir vesile oldu.
*
Bitcoin’e “dijital para” deniyor. Biz de öyle diyelim.
Tabii aslında bunu demekle, anlaşılır bir şey söylemiş
olmuyoruz. Ama şimdilik yine de kullanalım.
“Galatı meşhur lügati
fasihten evladır” derler eskiler.
Neden mi bir şey söylemiş olmuyoruz?
Kısaca ona da değinelim.
Çünkü, hem “dijital”
olmak ve hem de “para” olmak, biraz oksimoron gibi, “yaşayan ölü”, gibi bir şey.
Para, değerlerin ölçüsü, bir eşdeğer vs.. Bu çok özel
metanın değerini belirleyen de içindeki emek miktarıdır.
Dijital nesneler ise, bir maus tıkıyla bile sonsuzca
çoğaltılabilir. Yani fiilen neredeyse hiçbir emek harcamak gerekmez onları
çoğaltmak için. Dijital nesneler, sonsuz bolluk alemini mümkün kılarlar. Bu
nedenle dijital nesneler, müzik ve resimlerde olduğu gibi, ancak ekonomi dışı cebirle, çoğaltılmaları yasaklanarak,
bir tekel oluşturularak sonsuzca çoğaltılması ve isteyenin istediği kadar
kullanması engellenir ve fahiş fiyata satılabilirler. Yani dijital nesneler, çoğaltılması
emek içermeyen, (Bitcoinin madencileri onun var olması için bir zorunluluk
değil, o ayrı bir konu) dolayısıyla değeri olmayan şeyler.
Bu nedenle dijital olmak ve para olmak bir arada emeksiz
değer veya değersiz emek ya da değersiz para gibi bir şey.
Zaten bu mantıktan giderek, Bitcoin’in varlığının ve
yükselen fiyatının Marksist değer ve para teorilerini çürüttüğünü söyleyenler
de az değil.
(Elbet bu konulara gireceğiz bu yazı serisinde.)
Ama başlangıç için şunu söyleyebiliriz: Bitcoin, daha önce
tarihte benzeri görülmemiş yeni bir olgu.
Biz Marksistler sadece bilinen olguları yeni veriler
ışığında tekrar ele alarak teorik genelleme ve kavramlarımızı sürekli kontrol
etme ve gözden geçirmenin yanı sıra, tıpkı Bitcoin örneğinde olduğu gibi, yeni
ortaya çıkan olguları da var olan kavram sistemimizle açıklamayı denemek,
yetersiz noktalarda bu kavramları geliştirmek ve hassaslaştırmak,
dakikleştirmek gibi sürekli bir görevle karşı karşıyayızdır.
Ayrıca kavramlarımızı geliştirdikçe, dakikleştirdikçe de
eski açıklamalarımızı ve onlardan çıkan sonuçları, yeni kavramların ışığında
gözden geçirmemiz de gerekir. Bilimlerin evrimi de bu süreçten başka bir şey
değildir.
*
Aslında Kapital’in
yayınlanışının 150. Yılı vesilesiyle ve de Ekim devriminin 100. Yılı
vesilesiyle tam da bunları yapmaya çalışıyorduk.
Ekim Devrimi’ni değerlendiren yazımızda olduğu gibi, bir
yandan eski verileri yeni genellemeler ve gelişmiş kavramlarla yeni bir ışık
altında değerlendirmeye çalışıyor; diğer yandan “Bir Devrimin Eşiğinde” serisiyle, henüz laboratuarlarda olgunlaşan
ve birkaç yıl içinde hayatımıza yön verecek bu devrimin muhtemel olgularını,
bunların ne gibi sosyolojik sonuçları olacağını, ne gibi, sorunlar, mücadele
olanakları vs. ortaya çıkaracağını anlamaya çalışıyorduk.
Bu bağlamda, Bitcoini, daha doğrusu Dijital paralar
konusunu, “Bir Devrimin Eşiğinde”
başlığı altında sürdürdüğümüz yazı serisinde ele almayı düşünüyorduk.
Hatta son teknolojik gelişmeleri ele alırken, bunlardan biri
olarak önce Blockchain teknolojisini, Bitcoin’i de, bunun somut bir uygulaması
olarak bir alt başlıkta ele almayı düşünüyorduk.
Örneğin ilk yazımızda şöyle yazıyorduk:
“Öte yandan her biri
ayrı bir alanda olan bu araştırma ve ürünler birbirinin gelişimi ve yayılışını
da hızlandırıcı bir etki içinde bulunuyor.
Bir örnek verelim. Blockchain
teknolojisi aslında Bitcoin’in keşfinin bir yan ürünü ya da dayanmak zorunda
olduğu temeldi. Ama bu aynı zamanda, “şeylerin İnterneti”ni mümkün kılmaktadır
ve yayılışını hızlandırıcı bir etki yapacaktır. Ama şeylerin interneti de
blockchain teknolojisine dayanan dijital paraların yayılmasını. Dijital
paraların yayılması, devletin kontrolü dışında bir değişim ekonomisinin
yayılmasını. Keza bunlar aynı zamanda elektrikli ve akıllı, şoförsüz otomobilin
hızla günlük hayata girişini hızlandıracaktır. Ama bu da yine Blockchain
teknolojisinin, dijital paraların, şeylerin internetinin yayılmasını ve
gelişimini hızlandıracaktır. Ama bütün bu her biri bir küçük devrim anlamına
gelecek değişiklikler, neredeyse senkronize olarak bir arada ortaya
çıkmaktadır. Ve toplu olarak bunların etkisi her birinin etkilerinin toplamını
çok daha aşacak, yaşamı çok kısa zamanda tümüyle değiştirecektir.” (D.K., “Bir
Devrimin Eşiğinde (2) – “Tipping Point”e 300 Hafta Kala”
Ancak Bitcoin’in borsada ani yükseliş ve inişleri; her gün
gazetelerde çeşitli nedenlerle konu olması, her yerde konuşulmaya başlanması,
konuya en azından acil olarak bir giriş yapma gereğini dayattı.
Örneğin yine Blockchain teknolojisine dayanarak oluşturulmuş
bir Blog’ta “fıratimo” mahlaslı yazar
şöyle diyor:
“Son bir iki haftadır
işyerinde, vapurda, her yerde Bitcoin konuşuluyor ve herkes birbirine onu
soruyor.” (firatimo, “Belki
de yolculuk daha yeni başlıyor”)
Bu nedenle, Bitcoin’in daha doğrusu Dijital Paraların
ekonomi politiğini anlamaya ve ele almaya çalışalım. En azından bir yaklaşım
oluşturmaya çalışalım.
*
Ama önce yanlış bazı bilgiler ve onlardan kaynaklanan
beklentilere karşı bir uyarı yapalım.
Bizi Bitcoin’in veya diğer dijital paraların borsadaki iniş
çıkışları falan ilgilendirmiyor.
Bu yazı serisinde, Bitcoin piyasası hakkında bir şeyler
bulabileceklerini sananlar yanılırlar.
Aslında bu yanılgı bizzat kendini Marksist sananlarda da çok
yaygındır. Bunlar sanırlar ki, Marks Kapital
adlı kitabı yazdığına ve Marksistler de Ekonomi Politikten anladığına göre Bitcoinin
geleceğini ve fiyatların nasıl bir seyir izleyeceğini en iyi onlar bilebilir.
Bu tamamen yanlış ve saçma bir görüştür.
Marks bizzat Kapital’de
kullanım değerlerini en iyi tüccarların bileceğine değinir. Hangi malın en iyi
nerede üretildiği, en ucuza nerelerde alınacağı, kimlerin ve nerelerde bu mala
talepleri olduğunu tüccarlara sormak, onları izlemek gerekir. Ekonomi Politik bu
sorunlarla uğraşmaz. Ekonomi politik değer yasasının genel eğilimleriyle, genel
sonuçlarıyla uğraşır.
Dolayısıyla Bitcoin alıp almama konusunda bir ipucu veya
öneri gibi bir beklentisi olanlar bu yazılarda hayal kırıklığına
uğrayacaklardır. Hatta bu tür beklentisi olanlar bizim gibi Marksistlerden uzak
dururlarsa kendi açılarından daha akıllı davranmış olurlar.
Marks bilindiği gibi Kapital
diye kitap yazmıştır ama açlıktan nefesi kokuyordu ve gıdasızlıktan çocukları
ölmüştü. Dostu ve yoldaşı Engels, babasından miras kalan fabrikada işçilerin
sırtından artı değer kazanıp bunun bir kısmıyla da yardım etmeseydi, Marks Kapital adlı kitabı bile yazamazdı.
*
Bizi Bitcoin şu açılardan ilgilendiriyor.
1) Bitcoin
ilk kez devletlerin kontrolü dışında ortaya çıkmış evrensel bir para. Devletlerin
bunu kontrol etme imkanları da yok. Kullanımını yasaklayabilirler ama Bitcoin’i
yok edemezler. Bitcoinin varlığı ve tabiatı, yani “fıtratı”, var olan devletlerle
bir çelişki içinde. Ulus devletlerin merkez bankaları ile parayı bir araç
olarak kullanarak ekonomiyi yönlendirmeleri karşısında bir tehdit. Bu tehdit nereye
kadar gidebilir? Devletler ona karşı neler yapabilir? Bu çatışmanın ne gibi sonuçları olabilir?
Uluslara ve ulusal devletlere karşı, onları yıkma savaşında bizlere ne gibi
olanaklar açar veya açmaz.
2) Aynı
şekilde bankalar ve kredi sistemine de bir tehdittir. Bu çelişki nasıl bir
evrim geçirecektir. Bitcoin bankalar sisteminde ne gibi değişikliklere yol
açacaktır veya açabilir? Bunun sonuçları neler olur?
3) Teorik
düzeyde, Bitcoinin Marksist ekonomi politiğin kavramsa araçlarıyla nasıl
açıklanabileceği en acil görev. Bu alanda maalesef şu ana kadar bir çalışmaya
rastlayabilmiş değilim. Belki vardır. Bilmiyorum. Bu yokluk bile açıklanmayı
bekleyen bir olgu.
4) Bitcoin’in
varlığının, ortaya çıkışının ve geçirdiği evrimin Marksist ekonomi politiğin ve
emek değer teorisinin geçersizliğini kanıtladığı sanılıyor. Buna bağlı olarak, Bitcoin’in varlığını ve
evrimini ve sonuçlarını en iyi açıklayan teorinin, marjinal ekonomi teorilerine
dayanan Avusturya (veya Viyana) okulu olduğu düşüncesi son derece yaygın ve
yayılıyor. Yani Bitcoin’in var oluşu ve şu ana kadar geçirdiği evrim,
Marksizmin ve dayandığı emek değer teorisinin yanlışlığının patik bir kanıtı
gibi ele alınıyor. Bu bağlamda, Bitcoinin popülaritesi e zaferleri, Marksizme
karşı bir silaha dönmüş durumda. Bu tamamen bir yanlış anlama ve sahte bir
çelişki. Bitcoin gibi, yıkıcı bir olguyu, bunların bir silahı olmaktan çıkarmak
gibi bir görev önümüzde duruyor. Bitcoin’in Marksist açıklaması, burjuvaziye
karşı ideolojik mücadelenin olmazsa olmazlarından biri olmuş durumda ve giderek
de daha büyük bir aciliyet kazanıyor.
5) Bitcoin’i
ilk bilenler, kullananlar, alanlar genç kuşaktan hizmetler diyebileceğimiz,
özellikle bilgisayar ve programcılık gibi alanlarda çalışan ücretliler. İşçi
sınıfının, yani ücretlilerin bu en ileri, en kültive, en hızla örgütlenebilir,
en öncü, en genç kesimi bu yaygın propaganda ve anlayış nedeniyle Marksizme
uzak duruyorlar. İşlerin hiç de göründüğü gibi olmadığını anlatmak gibi bir
sorunumuz var.
6) İşin
kötüsü kimi bayağı Marksistler de Bitcoine karşı bir pozisyon alıyorlar. Ulusal
Devletlerin ve bankaların varlığını savunuyorlar. Hatta en anti demokratik
devletler ve bankalarla aynı dili konuşuyorlar. Bu da genç kuşağın Marksizme
uzaklığını iyice pekiştiriyor. Bayağı Marksistlerin bu tavırları karşısında
bizler devrimci ve eleştirel Marksizmi savunmak, onların Marksizmi değil,
devletçiliği, bürokrasinin, yani stalinizmin, Marksizme karşı Marksizm bayrağıyla
yaptığı karşı devrimi savunduklarını göstermek gibi bir görevle de karşı
karşıyayız.
Ve bütün bunların yanı sıra şu satırlardaki gibi beklentiler
de var:
“devletlerle hiçbir
ilişkisi olmayıp regüle edilemediğinden aynı anda hem neoliberallerin hem de
anarşistlerin nihai rüyası olabilen sanal para birimi. marksist teori dahilinde
nasıl değerlendirileceğini merak ediyorum” (Şükela, Ekşi Sözlük “Bitcoin”)
Bunları yapmaya çalışacağız.
Tabii eleştiri ve tartışmaların yardımıyla.
*
Ama Bitcoin konusundaki tavrımızı da bu vesileyle kısaca ve
açıkça belirtelim.
Devletleri, hele hele Türk devleti gibi, merkezi ve bürokratik
devletleri zayıflatmaya, parçalamaya, yıkmaya, altını oymaya, hareket alanını
kısıtlamaya hizmet eden her gelişme iyidir, çok hayırlıdır.
Dünya tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Moğollar Seçukluları yıkmasaydı baba İlyaslar, İshaklar; Özbekler
Timur ile Beyazıt’ın ordularını yenip Osmanlı devletini parçalamasaydı, Şeyh Bedrettinler,
Torlak Kemaller, Börklüce Mustafalar zuhur edemezdi. Savaşlar var olan
devletleri zayıflattığı, tükettiği için devrimler, baş kaldırılar ortaya çıkar.
Bu nedenle devletler ve bankalar karşısında Bitcoin’in yanındayız.
Bitcoin ne kadar hızlı yayılırsa, bilinirse, ne kadar hızlı
ve çok insan Bitcoin sahibi olmaya, işyerleri Bitcoin kabul etmeye başlarsa
devlet ve bankaların işi o kadar zor olur.
Bitcoin ve dijital paraların bir an önce, dünyadaki devletler
uyanıp ortaklaşa bir karar vermeden, artık yasaklanamaz bir büyüklüğe ve
yaygınlığa erişmesi bu sistemi ciddi biçimde zora sokar.
Bitcoin alıp, spekülasyon yaparak kısa yoldan zengin olmak
isteyenler, onun (dijital paraların) yükselişine, yayılmasına ve kullanımına hizmet
ederek, niyetleri hiç öyle olmasa da, dolaylı bir yoldan devletlere ve
bankalara karşı mücadeleye istemeden de olsa destek vermiş olurlar.
Bu tıpkı, burjuvazinin kedi mezar kazıcısı olan ücretlileri
sürekli büyütmesi gibidir.
10 Aralık 2017 Pazar
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:
1 yorum:
Bitcoin maalesef umutsuz bir vaka. Bunun yerine Monero'yu incelemenizi tavsiye ederim.
Monero gizlilik ve güvenliğe dair daha çok şey vaad ediyor.
Bitcoin, ezilenler tarfından, bir ortak değişim aracı olarak kullanılmaktan fersah fersah uzakta, burjuvalar, sermaye sahiplerini oyuncağı haline geldi. Üstelik üretimi esnasında çevreye de ciddi zarar veriyor.
Yorum Gönder