Aslında ilk olan "Son
Türk Devleti"nin dayanağı ve ideolojisi olan Kemalizm ömrünü
doldurmuş bulunuyor. Bu ideoloji bugün hala devletin resmi dini olmaya devam
ediyorsa, bu, onun insanların kafasındaki egemenliğinden, ideolojik gücünden,
yaygınlığından değil; ideoloji dışı bir unsurun, Osmanlı'nın yaşayan ruhu Türk
Ordusu'nun silahlarının fizik gücünden dolayıdır.
Bir ideoloji, yaratıcılığı; diğer ideolojiler
karşısındaki entellektüel üstünlüğü; genç kuşaklar arasındaki etkisiyle
geleceğe damgasını vurabilir ve yaşama yeteneğinin kanıtlarını sunar.
Kemalizm’de ne yaratıcılık, ne de entellektüel üstünlük var. Dolayısıyla genç
kuşaklar arasında hiç bir etkisi yok.
Genç, eğer bir üniversite öğrencisi ve Yupi adayı ise
muhtemelen Kemalist değil; "yeni
sağ"ın Türkiye versiyonu olan "Özalizm"in
bir taraftarıdır. Özalist olmak için de Özal'ın taraftarı olmak gerekmez. Genç,
eğer şehir varoşlarının bir Türk işçisi ya da işsizi ise muhtemelen
politikleşmiş bir radikal islamcıdır. Genç eğer bir Kürt ise, zaten Kürtleri
yok sayan Kemalizme karşıdır.
***
Kemalizm son yirmi yılda dört koldan gelen eleştiriler
karşısında tam bir ideolojik bozgun yaşadı.
İlk eleştiri sosyalistlerden geldi. Sosyalistler
Kemalizmi "çağdaş uygarlık"
hedefi bakımından değil; bu hedefe ulaşmak için izlediği yollar bakımından ve
bu yollarla o hedefe ulaşılamayacağı bakımından; daha eşitlikçi ve demokratik
bir bakış açısıyla eleştirdiler. Sosyalistlerin bu eleştirisi, hem Kemalizmin
hem de bizzat Türk sosyalist Hareketinin temelindeki Aydınlanmacı niteliğiyle, "Burjuva Uygarlığı"nın bir
eleştirisine varamadığı için, yarım bir eleştiri olarak kalmıştır. Radikal bir Kemalizm eleştirisi Türk Sosyalist
Hareketinin kendi hedeflerinin ve tasavvurlarının bir özeleştirisi olmadan
mümkün de değildir.
Türk Sosyalist Hareketinin kısa vadede böyle bir
özeleştiriyi geliştirme şansı da yok. Yeni kuşaklardan, yeni sorularla sosyalizme
bir akım, bir gençlik aşısı yok. Erezyona dayanıp ayakta kalabilenler ise 60'lı
ve 70'li yılların Türkiye ortamının şekillendirdiği insanlar. Artık
gençliklerini soluyamayan kuşaklar. Olaylar onlarda yeni sorulara yol açmaktan ziyade, onlara eski cevaplarının yeni kanıtlarını sunar
gibi görünürler.
Max Planck bir yerde, fizikçiler arasında eski bir
teorinin yerini yeni bir teorinin almasının, eski fizikçilerin yeni teoriye
ikna olmalarıyla değil, onların ölüp gitmeleri ve yeni kuşağın onların yerini
almasıyla gerçekleştiğini söyler. Fizikte böyleyse Toplumsal alanda daha da
böyledir.
Sosyalistlerin Kemalizm eleştirisi hedefler
eleştirisinden, yani radikalizmden yoksun olduğu için Doğu Avrupa'nın çöküşüyle
birlikte tüm ampirik ikna gücünü de yitirmiştir. Sosyalizmin önüne koyulacak
bir "Demokratik" sıfatıyla
bunun kazanılabileceğini sanmak, gerçek sorunlardan kaçmaktır.
Bu nedenlerle, eğer bir mucize olmazsa, Sosyalizm
bugün Kemalizme bir alternatif değildir.
Kemalizme ikinci eleştiri Politikleşmiş Radikal
İslam'dan geldi. Son yıllarda büyük bir entellektüel canlılık gösteren bu akım,
kemalizmin hedefini, "Çağdaş
Uygarlık" projesini özellikle Batı'daki eleştirel Marksist
çeverelerin eleştirilerinden hareketle, ama çözümü Kuran'da bularak eleştirdi.
Bu eleştiri aynı zamanda Türk Sosyalist Hareketinin de eleştirisi oldu ve onun
karşısında çözüm yollarıyla ve cevaplarıyla değil ama ortaya attığı yeni
sorunlarla entelektüel üstünlük sağladı.
Kemalizme üçüncü eleştiri bizzat kendi elleriyle
yetiştirdiği burjuvaziden geldi. Turgut Özal'da en bilinçli ifadesini bulan bu
eleştiri, Kemalizmi direk olarak karşıya almadan onun bütün tabularını
kemiriyor: "Yurtta Sulh Cihanda
Sulh"un yerini "bir
koyup beş alma"lar, "büyük
oynama"lar, "Türk
Asır"ları; "Milliyetçi"liğin
yerini "federasyonu bile
tartışmalıyız" lar; "Devletçi"liğin
yerini "Liberalizm"ler;
"Halkçı"lığın yerini
açıktan işçi düşmanlığı; frak, smokin ve gravatın yerini şort ve blucinler; "İlelebet payidar kalacak Cumhuriyet"in
yerini "İkinci Cumhuriyet"
tartışmaları çoktan almış bulunuyor.
Burjuvazinin bütün sıkıntısı Kemalizmin yerini alacak
sistemli, Türkiye koşullarına adapte olmuş bir ideolojiyi hala
şekillendirememiş olmasında yatıyor. Baykal ve M. Yılmaz'ın oluşturmaya
çalıştıkları yeni imajlar; A. Menderes'in girişimleri hep bu arayışın ve
bunalımın ifadeleri. Özal bütün bu opsiyonlar içinde yaptıklarıyla ve
tasarılarıyla en atak ve uzak perspektifli olma özelliğini koruyor.
Kemalizme dördüncü eleştiri Kürtlerden geldi.
Kürtlerin eleştirisi hemen hemen sadece Kemalizmin Kürt gerçekliğini yok
sayması noktasındandır. Bu eleştirinin hiç bir versiyonunda hedefler eleştiri
konusu değildir. Hatta kimi versiyonlarında yollara bile eleştiri yoktur. Bu
eleştiri ideolojik bakımdan çok yüzeyde kalan bir eleştiridir de. Kürtlerin
Kemalizme yönelttiği eleştirinin gücü “eleştiri
silahı”ndan değil, “silahların
eleştirisi”nden gelmektedir.
***
Kemalizmin yerinin ne alacağını, Türk Ordusu'nun fizik
gücü ile Kürt Gerilla Hareketinin fizik gücü arasındaki çatışmanın sonuçları
belirleyecektir.
Eğer Kürt Gerilla Hareketi, Türk Ordusu karşısında
kesin bir üstünlük sağlarsa. Bu Türkiye'nin ikinci kategoriden de olsa gelişmiş
ülkeler arasına katılması, tipik bir Avrupa'lı ülke olması sonucunu verir. Ama
bu aynı zamanda Kemalizmin "çağdaş
uygarlık" amacına ulaşması da demektir. Kemalizm göremeyeceği zaferinin şerbetini kendi
cellatının elinden içmiş olur.
Bu durumda Kemalizmin yerini sosyalizm, Türk Sosyalist
Hareketinin kısırlığı nedeniyle alamaz. Ama o demokratik Burjuva Cumhuriyeti 60
ve 70'li yılların sosyalistlerinden, ihtiyacı olan kadroları tabur tabur bulur.
Eğer Türk Ordusu, Kürt Gerilla Hareketi karşısında
kesin bir üstünlük sağlarsa, Türkiye'nin "Batılılaşma"
yolu tümüyle kapanmış olur. Kemalizm askeri
zaferiyle kendi mezarını kazar.
Bu durumda Politikleşmiş islam, “Ulus” yerine “Ümmet”; "Batı"
yerine "Doğu"
ideolojisiyle Türk ve Kürt burjuvazisine, hem bu ulusları bir arada tutabilecek
hem de dünya ölçüsünde ona hareket alanı sağlayabilecek tek alternatif olarak
ortaya çıkar.
En büyük olasılık ise Türk Ordusu ve Gerilla
hareketinin birbirine kesin bir üstünlük sağlayamadığı; Türk ordusunun
yıprandığı, çürüdüğü bir durumdur. Bu durumda da Kemalizmin yaşama şansı
olmayacaktır. Bu durumda Kemalizmin yerini Özalizm alacaktır. Dünya
burjuvazisinin de, Türk burjuvazisinin de, bugün radikalleşen Kürt hareketi
karşında sesini kesmiş bulunan Kürt burjuvazisinin de tercihi bu yöndedir. Bu
durumda Türkiye "Bask tipi çözüm”le
İspanya, Portekiz, Yunanistan benzeri bir yarı Avrupa'lı Akdeniz ülkesi olur.
Türk ordusunun Kürt Gerilla Hareketi karşısındaki
zaferi de, yenilgisi de, patı da Kemalizmin sonu olacaktır. Yerini ne alacağı
henüz belli değil. Ama belli olan bir şey var. Kemalizmin mezarı Osmanlı'nın "Kürdistan" dediği topraklarda bulunacaktır.
Demir Küçükaydın
01.12.1992
Hamburg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder