“Gezi’nin Bakiyesi”
olan Anadolu yakasındaki bazı forumlar, “forumlar, parklar, dayanışmalar”ın
girdiği tıkanıklığı aşmak için, daha genel ve temel sorunlara yönelik; nereden
geliyoruz, nereye gidiyoruz; ne yapmak veya yapmamak istiyoruz gibi soruları
tartışmak ve bunlara cevaplar aramak için, adeta kendi üzerine sesli düşünmek
gibi bir süreç başlattılar.
Bu bağlamda ilk toplantı, Kadıköy’de, Yeldeğirmeni’ndeki Don
Kişot işgal evinde “Gezi’nin Bakiyesi –
Forumlar, Dayanışmalar İşgaller” başlığı altında yapılmıştı. Bu toplantının
(bir değerlendirmesini “Gezi’nin
Bakiyesi Forum Çalıştayı” Üzerine başlıklı yazıda yapmıştık.) sonunda, gelecek
toplantıların gündeminin ne olacağının tartışılması gündemiyle bir toplantı
yapılması gerekirken, hiç tartışılmadan, alel acele, gelecek toplantının
gündemi “Özyönetim ve Doğrudan Demokrasi”
olarak belirlendi. (Bu konudaki eleştiriler de şu yazıda yer alıyor: Forumlar
Buluşmalarının Gündemlerinin Belirlenişlerinin Yanlışları)
“Özyönetim ve Doğrudan
Demokrasi” konulu ikinci “Forum/Çalıştay” 8 Haziran’da yapılacak. Buna
sunum yapmak üzere bazı çalışma grupları kuruldu.
Ancak çalışma grupları da tıpkı Gündem’in belirlenişinde
olduğu gibi, Demokrasinin ne olduğunu bilmediğini bilmediği için, aslında gizli
olarak örneğin Demokrasi’nin ne olduğunun bilindiği gibi varsayımlara
dayanıyorlar.
Bizim ise hem bu hazırlık çalışmalarına katılacak zamanımız
olmadığı için; hem de bizim sorunu ele alışımız, o ele alışın kendisini
sorguladığı ve onun çerçevesinde kendini ifadesi olanaksız olduğu için
Forum/Çalıştay’ın Hazırlıklarına var olan yaklaşımı temelden eleştiren kendi
yaklaşımımızı sunarak bir katkıda bulunmaya çalışacağız. Bunun için de tek imkanımız
yazmak ve bunu forum-park-dayanışmalara iletmek.
*
36 yaşında Auschwitz’de Hitler’in gaz odalarında öldürülmüş Yahudi
bir devrimci ve Marksist olan; o kısa ömründe Marksizm’e çok önemli bir katkı sayılabilecek
“Yahudi Sorunu – Marksist Bir Açıklama”
adlı incelemeyi yazmış; sınıf/halk gibi bir kavram geliştirmiş bulunan; Abraham
Leon’un, kendisinden daha genç yoldaşı; Aydınlanma’nın iyimser geleneğinin son
temsilcilerinden, hem bilim insanı hem devrimci militan (Marks, Engels, Rosa,
Kıvılcımlı vs. gibi) kuşağının son büyük
temsilcilerinden Ernest Mandel’e, sürekli hatırlattığı bir söz varmış: “Bir şeyi anlamanın yolu önce onu
anlayamamaktan geçer.”
Leon’un sözüne ve Mandel’in sık sık bu sözü hatırlatmasına
uygun olarak biz de önce şu Demokrasi’yi anlayamamaya çalışalım.
Dikkat edilirse, bu aynı zamanda gündemi de farklı ele almak;
farklı bir gündem önermek demektir ve fiili bir gündem eleştirisidir.
Yani eğer gündemin ne olması gerektiği gündemli bir tartışma
olsaydı, gündemimiz “Özyönetim ve Demokrasi” olmalıdır diye bir öneri
getirildiğinde bizim bunun gündeme alınmasına itiraz olarak söyleyeceğimiz
argümanlardır aslında bunlar. Ama bu olanak elimizden alındığından, bu gündeme
ilişkin eleştirilerimizi kabul edilmiş gündemin içinden “korsan koyarak” yapmak
sorunda kalıyoruz.
Çünkü eğer örneğin şimdi olduğu gibi, gündem demokrasinin
alt başlıkları olan “Özyönetim” ve “Doğrudan Demokrasi” ise, bu örneğin,
Demokrasinin ne olduğu biliniyor da bunun “doğrudan”ının ne olduğu bilinmiyor
anlamına gelir. Yönetimin demokratik ve öz olmayanın ne olduğu biliniyor da “Öz”
olanının ne olduğu bilinmiyor gibi bir anlama gelir.
Ayrıca, “Özyönetim ve Doğrudan Demokrasi”yi öncelikli konu
olarak seçmenin, aynı zamanda başka konuları öncelik sıralamasında arkaya itmek
gibi anlamı ve nesnel sonucu da vardır.
Ve “bu önceliğin politik anlamı nedir; neyi arkaya itmiş
oluruz?” gibi sorunlar da vardır.
Ama bu konu daha sonra. Biz şimdilik Demokrasi’de kalalım.
Gerçekten demokrasinin ne olduğu biliniyor mu?
Bunu anlamak için, Demokrasi’nin ne olduğunu anlayamamaya çalışan; Onun bazı temel kavramlarla ilişkisini ele alan birkaç yazı yazalım ki önce herkes demokrasinin ne olduğunu anlamadığını anlamaya başlasın.
Bunu anlamak için, Demokrasi’nin ne olduğunu anlayamamaya çalışan; Onun bazı temel kavramlarla ilişkisini ele alan birkaç yazı yazalım ki önce herkes demokrasinin ne olduğunu anlamadığını anlamaya başlasın.
*
Demokrasi’nin ne olduğu; demokrasi
tanımlarının nasıl tanımlanabileceği gibi konulara geçmeden önce, kafalarda
soru işaretleri oluşturmaya yönelik
olarak “Demokrasi ve Zor”, “Demokrasi ve Özgürlük”, “Demokrasi ve
Azınlık/Çoğunluk”, “Demokrasi ve Diktatörlük” gibi kavramları ve bunların
ilişkilerini birkaç bağımsız yazı ile ele almayı deneyeceğiz. Amaç kafalarda
soru işaretleri oluşturmaya ve şu liberallerin kafalarımıza yerleştirdiği o
korkunç ve ağır tortuyu, biraz olsun kazımaya çalışmak.
Bundan sonraki yazıların temel tezlerini şöyle
özetleyebiliriz:
Demokrasi ve
Özgürlük:
·
Demokrasi ve Özgürlük bir arada bulunamaz. Demokrasinin
Bulunduğu Yerde Özgürlük; Özgürlüğün olduğu yerde Demokrasi olamaz.
·
Demokrasi, Özgürlükler olmadan olamaz; Özgürlük
ve Demokrasi ancak bir arada var olabilir
Demokrasi ve
Diktatörlük:
·
Her Demokrasi bir diktatörlüktür ve diktatörlük
olmak zorundadır.
·
Demokrasi ve Diktatörlük bir arada bulunamaz.
Demokrasi ve Azınlık-Çoğunluk
·
Demokrasi Azınlığın çoğunluğa uymasını ilke
olarak kabul eden rejimdir.
·
Demokrasi Çoğunluğun Azınlık Hakkında karar alma
hakkının olmadığı bir rejimdir.
Görüldüğü gibi birbiriyle çelişen ve birbirine zıt önermeler
savunulacaktır ve bunlar aracılığıyla “Gezi’nin
Bakiyesi”nin Demokrasiyi anlayamamaya çalışmasına çalışılacaktır.
Bundan sonra “Doğrudan
Demokrasi”, “Özyönetim” gibi
konuları tartışmayı öne almanın nesnel politik anlamını ele alacağız.
En sonunda da Özyönetim ve Doğrudan demokrasinin ne
olduğuna; uygulanması için somut öneriler bahsine geçeceğiz.
Ama önce kafaların karışması gerekiyor.
Bütün örgütler kafaları düzene sokmaya çalışıyor; karışık
kafalardaki karışıklığa son vermeye.
Biz ise kafaları karıştırmaya; çünkü aslında düzgün kafalar
karışıktır; kafaları karıştırmak onlara düzen vermekten başka bir şey değildir.
Kafalar yerine kavramları koyarsak ne dediğimiz daha iyi
anlaşılır.
Denizler durulmaz dalgalanmadan.
Demir Küçükaydın
22 Mayıs 2014 Perşembe
Demir Küçükaydın’ın yazılarının adresinize mail ile otomatik
olarak gelmesini isterseniz:
Demirden-denemeler+subscribe@googlegroups.com
adresine boş bir e-mail yollayınız. Bunun için bu adresi tıklayın ve çıkan
maili gönderin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder