Bu sayının adı yok ve sayısı sıfır.
Sıfır!..
Sıfırın
keşfi, insanlık tarihinde ateşin
ya da tekerleğin keşfiyle
kıyaslanabilecek önemdedir. Sıfır
olmasaydı, bugünkü
uygarlık, bu hesaba kitaba dayanan
hesapsız uygarlık
da olmazdı. Bugünkü
hesaba kitaba dayanan hesapsız kitapsız
uygarlığı bilgisayarların,
gen teknolojisinin keşfi nasıl
kurtaramayacaksa, sıfırın
keşfi de onu keşfeden uygarlıkları,
Hint ve Maya uygarlıklarını
kurtaramadı.
Sıfırın
olmadığı bir dünyada eksiler; eksilerin
olmadığı bir dünyada artılar
da olamazdı. Ancak sıfırın
olanaklı kıldığı
yüksek soyutlama düzeyi sayesindedir ki, gerçek
sayılardan çok daha gerçek
olan, gerçek olmayan sayılar
alemi bulunabilmiştir.
Sıfır bir doğum ya da ölüm noktası olarak ele alınabilir. Gerçekte her doğum bir başka ölümdür de. Eski uygarlıklarda her sülale tarihin ve takvimin ilk yılını kendisiyle başlatırdı. O başlayan aynı zamanda bir başka uygarlığın sonu demekti.