28 Ekim 1978 Cumartesi

Emine Kıvılcımlı'ya Mektup

 Emine Kıvılcımlı'nın; 26 Ekim tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde çıkan; Dr. H. Kıvılcımlı'nın eserlerinin basımını engellemeyi amaçlayan ilânını, protesto eden iki mektubu aynen yayınlıyoruz.

*

 Sayın Sosyalist Gazetesi

İlişikte Emine Kıvılcımlı’ya yazılmış bir mektup yer almaktadır. Bu mektuba gazetenizin sayfalarında yer verebilir misiniz?

Ayrıca, okuyucularınızı, benzer mektuplarla, Emine Kıvılcımlı’yı protesto etmeye davet edebilir misiniz?

Sanırım bu çoktan yapılması gereken bir iştir.

İşlerinizde başarılar dilerim

Selamlar

Demir Küçükaydın


 27 Ekim 1978

 Efendim,

Adım: Demir Küçükaydın. Belki hatırlarsınız. 1974 yılında «Kıvılcım» adlı 6 sayı çıkabilmiş bir gazete vardı. O gazetenin «sahibi» idim.

26 Ekim 1978 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan «Duyuru»nuzu görünce, size bu mektubu yazmaktan kendimi alamadım.

Çünkü, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ nın kitaplarım okuyup anlamaya başladığım günden beri bir tek amacım oldu: Hikmet Kıvılcımlı'nın eserlerinin tüm Türkiye ve Dünya Proletaryasınca, tüm insanlıkça okunması, anlaşılması.

Hikmet Kıvılcımlı’nın eserlerinin Türkiye ve Dünya’da yayılmasını, okunmasını engelleme, gecik­tirme sonucu verecek her düşünce ve davranış, kanımca, -hangi süb­jektif niyetle yapılmış olursa olsun-, işçi sınıfına ve insanlığa düşman bir davranıştır. Ve kendisiyle mücadeleyi gerektirir.

İşte, sizin Cumhuriyet’te çıkan «Duyııru»nuz objektif olarak, Kıvılcımlı’nın eserlerinin olabildiğince kısa zamanda ve olabildiğince bol miktarda BASILMASINI, dolayısıyla YAYILMASINI, dolayısıyla OKUN­MASINI, dolayısıyla ANLAŞILMASINI engelleme sonucunu yarattığı ve yaratacağı için, bu satırları yazıyorum.

İnanıyorum ki, siz de Hikmet Kıvılcımh’nın eserlerinin okunmasını ve anlaşılmasını istersiniz. Eğer bu inançta olmasaydım bu satırları yazmaz size, yaptığınızın isteğinize zıt sonuçlar vereceğini anlatma çabasına girmezdim.

Kıvılcımlı’nın fikirlerinin kavranabilmesi, fikirlerin ifade edildiği kitapların basımını ve yayımını gerektirir. Hele Türkiye’nin içinde bulunduğu bu anacık babacık günlerinde, en kısa zamanda, en seri şekilde, en çok miktarda basınımı ve yayılmasını gerektirir.

Proletaryanın çıkarı, Hikmet Kıvılcımlı’nın eserlerinin yayınlanmamışlannın bir an önce yayınlanması, yayınlanmışların bir kez daha yayınlanmasıdır.

Bunu kim yapmış, niçin yapmış? Bu önemli değildir. Hangi amaçla yayınlanmış olursa olsun, yeter ki tahrif edilmeden yayınlansın, yapılan iş objektif olarak olumludur.

Varsayalım ki, yayınevleri Kıvılcımlı’nın eserlerini KÂR etme amacıyla yayınlıyor olsunlar. Onlar, kâr ederken, ister istemez, kendi mezar kazıcılarım da eğitmiş olurlar.

Örneğin, Marks, Engels, Lenin’ in kitapları hiç kimsenin verasetinde değildir. Onların kitaplarım her akima esen basıp yayınlayabilir. Bel ki, kimi yayıncılar, Bilimsel sosyalizmin bu ustalarının kitaplarım basarak zengin olabilirler. Varsın olsunlar. Kapitalistler bu yayın işinden kâr ederken, isteyerek ya da istemiyerek işçilerin bu kitapları okuması olanağım da sağlarlar. Hemen hemen hepimiz Marks - Engels’i bu yolla okuyup öğrenme olanağı bulduk. Eğer onların da birer varisleri olsaydı ve o varisler sizin anlayışınızla hareket etselerdi, belki hiçbir zaman okuma olanağı bulamazdık.

Kıvılcımlı için de aynı durum söz konusudur. Bırakın her isteyen, her kapitalist O’nun eserlerini ister kâr amacıyla ister başka bir amaçla yayınlasın, dağıtsın, isterse ettiği kâr ile milyoner olsun. Biz Hikmet Kıvılcımlı'nın eserlerini okumak ve okutmak isteyenler, onlara yaptıkları işin karşılığında böyle bir haraç vermeye hazırız.

Kaldı ki, «Duyuru»da sözünü ettiğiniz: Vatan Partisi, Odak, Çağrı, Derleniş gibi yayınlar, Kıvılcımlı’nın eserlerini kâr amacıyla basmış olamazlar. Onlar Kıvılcımlı’yı yanlış anlayabilirler, ama yanlış da anlasalar hepsi içtenlikle Kıvılcımlı’ nın eserlerinin okunmasım istemektedirler. Çünkü, bugün, Kıvılcımlı’ nın eserlerine ne yazık ki öyle yüksek bir talep yoktur ve bugünkü yüksek enflasyon oranı da gözönüne alınırsa, bir kapitalist açısından hiç de kârlı bir yatırım sayılmaz.

Şöyle bir itiraz da mümkündür: «Evet, onlar bu kitaplardan bir kâr amacı gütmüyorlar. Ama onlar oportünist bir çizgi izliyorlar ve Kıvılcımlı’nın kitaplarını yayınlayarak oportünist çizgilerine prestij sağlı­yorlar, halkı yanıltıyorlar.»

Bu da mümkündür. Ama o kitapları okuyanlar, er veya geç, böyle bir şey varsa, onu görebilecek bil­giyi de edinmiş olurlar. Yani objektif olarak olumlu yanı ağır basar.

Demek ister kâr amacıyla, ister siyasî amaçlarla yayınlansın, ama yeter ki yayınlansın, yapılan işin objektif olarak işçi sınıfına yaradı­ğı ortadadır.

Hal böyle iken, siz, bilerek veya bilmeyerek, kâr amacı bile güdül­meden yapılan yayın faaliyetine taş koyuyorsunuz. Amacınız ne olursa olsun. Objektif olarak, Hikmet Kıvılcımlı’nın eserlerinin bir an önce ve bol miktarda yayımını, dolayı­sıyla onları halkın okuma olanakla­rını kısıtlayarak işçi sınıfına ve halka karşı bir davranış içinde bulunuyorsunuz.

Diyorsunuz ki: «Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın eşi olarak tek varisi benim.»

Evet, öylesiniz. Burjuva Ka­nunları önünde varis sizsiniz.

Ama proletarya kavrayışı bakımından, eşi olmanız dolayısıyla varislik iddia­nızın zerre kadar değeri yoktur.

Ve proletarya kavrayışıyla ha­reket eden bir «varis» şöyle bir ilan verirdi: «Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın eserleri proletaryanın ve insanlığın malıdır. Bu eserlerin basımı ve ya­yımıyla ilgili tüm varislik haklarımdan feragat ediyorum. Hikmet Kı- vılcımh’mn eserlerinin yayın hakkı kimseye ait değildir veya herkese aittir.»

Gerçekten, Proleter anlayışla hareket eden bir varis böyle dav­ranırdı.

Ama siz, burjuva miras hukukunun ardına gizlenerek, Kıvılcımlı’ya ve işçi sınıfına ihanet ediyor, O’nun eserlerinin yayılmasını ve okunmasını engelliyorsunuz. Yaptığınız bu­dur. Lütfen bunu görün.

Efendim,

Söylediklerim, biraz acı ve ağır gelebilir. Ama gerçek budur. Bugüne kadar izlediğiniz politika, Hik­met Kıvılcımlı'nın eserlerinin yayı­nım engellemek ve geciktirmek ol­muştur. Şimdi, gerçekten Kıvılcımlı’ya inanmış kimi insanlar, O’nun bulunmakta zorluk çekilen veya hiç yayınlanmamış kitaplarım yayınlı­yorlarsa, lütfen onları engelleme­yin. Bu kitapların yayını, işçi sını­fı için, aklınızın alamayacağı kadar yararlı oluyor.

Sizden izin alınmadan yayınlan­dığından sözediyorsunuz. Bu izni kimsenin istemesini beklemeden kendiniz vermelisiniz.

Tüm bu yazdıklarım sizi ikna etmemiş olabilir. Ya da ikna olmak çıkarlarınıza aykırı gelebilir. Bu durumu da düşünerek ve Kıvılcımlı’nın kitaplarının yayınlanmasından sonsuz yarar uman bir kişi olarak, size yolladığım bu mektubun birer suretini, Kıvılcımlı'nın görüşlerini savunma iddialı yayın organlarına da ileteceğim ve yine onlar aracı­lığıyla sizin «Duyuru»nuzda dile ge­tirdiğiniz görüşlerin protesto edilmesini Kıvılcımlı'nın görüşlerini benim seyenlerden isteyeceğim.

Sanırım size, yüzlerce Kıvılcımlı'nın görüşle­rini benimsemiş kişiden, gelecek pro testolar yaptığınızı kavramanızı, yanlışınızı görmenizi sağlayabilir.

Son olarak tekrar ediyorum: Kıvılcımh’nın görüşlerini yayınladı­ğı için burjuvazi tarafından hapse­dilmiş bir insan olarak, Duyuru’da dile getirilen anlayışı, Kıvılcımlı’ya ve İşçi Sınıfına karşı olduğu için protesto ediyorum.

Ve sizi bu poli­tikayı terke çağırıyorum.

Bu inançla, sağlık ve mutluluk dilerim efendim.

Demir KÜÇÜKAYDIN
Kapalı Cezaevi / NİĞDE

(Bu mektup Sosyalist gazetesinin 5 Aralık 1978 tarihli 73. Sayısında yayınlanmış, 4. Temmmuz. 2024 tarihinde dijitalize edilmmiştir. D.K.)

Hiç yorum yok: