2 Ocak 2021 Cumartesi

İki Devrimci – Türeci ve Şahin

 


Dün Der Spiegel dergisinde Özlem Türeci ve Uğur Şahin ile yapılmış uzun bir söyleşi vardı. Söyleşi Der Spiegel’in basılı biçiminin kapağının da konusu olmuş.

Aslında oldukça iyi hazırlanmış ama söyleşiyi yapanın ve Der Spiegel’in dar görüşlülüğünü de yansıtan bir söyleşi. Örneğin koskoca söyleşiden, Der Spigel’in öne çıkardığı, Almanya’nın yeterince aşı alacağı gibi kaba bir ulusal bencillik ve dar görüşlülükle malul. (Tabii Türeci ve Şahin’in göçmen çocuğu olmasının da derinden bir iması.)

Halbuki söyleşinin bu bölümünde, Şahin özellikle soranın kurduğu tuzağa düşmemek için, vurguyu ülkelere değil, dünya ölçüsünde önceliği olanlara yapıyor.

28 Aralık 2020 Pazartesi

Pandemi Vesilesiyle “Koronik” Başlığı Altında Yaptığım Görsel Yayınlarının Konuları ve Adresleri

Korona Günleri Kroniği (Vekayınamesi) – Birinci Bölüm

Tarih: 30 Mart 2020

Kısaca ele alınan konular ve özet:

·        Neden Koronik adını seçtik?

·        Karantina döneminde nasıl yaşıyorum?

·        Hastalıklarım ve risk durumum.

·        Ölüm ve ölüme hazırlık.

·        Salgını nasıl karşıladım neler yapmaya çalıştım?

·        Virüsler ve salgınla ilgili romanlar üzerine kısa değinmeler

Link: https://youtu.be/mSan8Ez7s0M

14 Aralık 2020 Pazartesi

“Aleviler ve Sosyalistler” Üzerine Aykırı Düşünceler


(Aşağıdaki yazı, Ayhan Yalçınkaya ve Halil Karaçalı’nın derlediği “Aleviler ve Sosyalisler, Sosyalistler ve Aleviler – Bir karşılaşmanın Kenar Notları” adlı kitap için neredeyse tam bir yıl önce yazılmıştı. Yazıyıyı bloğumuzda ve diğer dijital mecralarda yayınlamak için kitabın yayınlanmasını beklemiştik. Kitap, sanırım korona salgını nedeniyle epey bir süre gecikerek, nihayet kısa bir süre önce çıktı.

Bu nedenle şimdi artık kitapta yer alan yayınlanmış yazıyı dijital ortamlarda yayınlıyoruz.

Derlemeye gönderdiğim aşağıda yer alan yazıyı yazdığımda, kitapta yer alacak yazıların ne konularını ne yazarlarını ne de konularına nasıl yaklaşacaklarını bilmiyordum. Bu bakımdan yazım bir kör atış sayılabilirdi.

Ancak şimdi kitaba bakınca, içeriğini önceden bilmememe rağmen, kitapta yer alan yazıların, yazımda farklı bağlamlarda yer alan temel önermeler ve tezlerin doğruluğunun olgusal kanıtlarını sunduğunu gördüm.

Bu bakımdan yazım kitaptaki yazıların dayandıkları gizli varsayımların toplu bir eleştirisi gibi görülebilir

Demir Küçükaydın

18 Aralık 2020 Cuma)

6 Eylül 2020 Pazar

Tarihin Laneti (6-7 Eylül vesilesiyle 20 Yıl Önce Yazılmış Bir Yazı)


 (Bugün genç bir arkadaş, 6-7 Eylül vesilesiyle yazmış olduğum bir yazıyı yeniden yayınlamamı önerdi. O kadar çok yazı yazdım ki son yıllarda hangibi olduğunu hatırlayamadım. Arkadaş hatırlattı. 7 Eylül 2014’te “Tarihin Laneti (6-7 Eylül Olayları vesilesiyle  14 yıl önce yazılmış bir yazı)” başlığıyla yayınladığım yazıyı kast etmiş. Yazıyı yıllar sonra okuyunca biraz kehanet gibi bir yazı olduğunu gördüm. Ama aynı zamanda kendi evrimim açısından bazı vurgu eksikliklerini de fark ettim. Bunlara kısaca değineyim.

Aslında yazıyı 20 Kasım 2000’de yazmışım, yani tam 20 yıl önce ve o zamanlar AKP bile ortada yoktu. Özel savaş rejimi hüküm sürüyordu. Yazı 2000’de yeni Gündem ve Özgür Politika gazetelerinde yayınlanmıştı eğer yanlış hatırlamıyorsam.

16 Temmuz 2020 Perşembe

Bir Darbe Rejiminde Darbelere Saldırmak?


Önce şunu bilelim, bugünkü rejim, bir darbe girişimini kıştırtarak veya onu önceden haber alıp kullanarak yapılmış böylece darbe olduğunu gizleyen bir darbe rejimidir.
Tüm darbe rejimleri gibi en sıradan hukuk bile ayaklar altındadır. Herhangi bir başka darbe rejiminden farksızdır.
İçerikçe ve programca da faşist Türkçü ve İslamcıdır. Sela sesleri ile ve Türk bayrakları ile boğaz köprüsünde suçsuz ve teslim olmuş masum askerlerin kafasını keserek yerleşmiştir.
Aslında darbeyi kullanarak darbe yapan Erdoğan-Ergenekon ittifakı daha önce de, 7 Haziran seçim sonuçlarını tanımayarak, CHP’ye hükümet kurma görevi vermeyerek vs. bir darbe yapmıştı.
Buna rağmen iyice tecrit olmaya başlamıştı ki, bu birinci darbeye karşı bir darbe girişimini kullanarak veya kışkırtarak aynı darbe rejimi ikinci bir darbe yaptı.
Bu nedenle biz 15 Temmuz’u “darbe içinde darbe içinde darbe” diye tanımladık. Bu durumu en üzel tanımlayan imge iç içe geçen Rus bebekleridir.