19 Ocak 2020 Pazar

Hrant Dink’in Katlinin Yeni Bir Yıl Dönümü Vesilesiyle “Soykırım” ve “Özür Dileme” Kavramlarının Sorunları Üzerine


Ermeni Katliamı üzerine sanırım Türkiye’deki  sol içinde ilk yazanlardan ve en radikal tavır koyanlardan biriyimdir.
Ermeni Katliamı üzerine ilk yazıyı, 1980’lerin başında ASALA’nın Türk Diplomatlarını vurmaya başlaması; böylece konunun gündeme gelmesi ve unutulmaktan çıkması vesilesiyle hapiste yazmış, bunu gizlice dışarıya çıkarmıştım. Almanya’da çıkan Yol (Der Weg) dergisinde yayınlanmıştı[i].
Daha sonra bugünkü internet tarayıcılarının temelini oluşturan tekniğin CERN’de Tim Berners-Lee tarafından henüz  geliştirildiği; internetin çok dar bir çevre dışında bilinmediği ve kullanılamadığı dönemlerde, usenet tartışma gruplarında gündemleştirmeye çalıştım. Eğer bir yerlerde arşivleri varsa ve aranırsa oralarda yazdıklarımız bulunabilirler.
Sonra internet yaygınlaştı, henüz sosyal medya diye bir kavram yoktu, “forum”lar tartışmaların yapıldığı yerlerdi. Oralarda da gündemleştiren ve tartışanlardan biriydim.
Daha sonra yıllarca konu üzerine yazdım ve konunun gündeme gelmesine çalıştım. Şimdilerde artık epey yol kat edilmiş görünüyor.

6 Ocak 2020 Pazartesi

Mehdi (Mesih) İşçi Sınıfıdır (Proletarya) Gelecek ve Gelmeli Yoksa Kıyamet Kopacak


“İnsan çıkarlarına aykırı olursa matematik aksiyomlar bile tartışma konusu olur” diye bir söz vardır.
Bu, Marksizm’in, yani biricik Toplum Bilimi ya da biricik sosyolojinin doğum çığlığı olan önermenin, yani düşüncenin varlığı değil, varlığın düşünceyi belirlediği önermesinin değişik ve mantık sonuçlarına varmış bir ifadesidir. Akli argümanların ve aklın toplumu yönlendirdiği şeklindeki burjuva rasyonalizminin panzehiridir. Toplumun hareketini ve evrimini, akıl ya da akli argümanlar değil, sosyolojinin konusu olan toplumsal güçler yönlendirir ve bu güçlerin kaynağı toplumun üretici güçlerinde, üretim ilişkilerindedir.

29 Aralık 2019 Pazar

“Yerli Otomobil” Dolandırıcılığı


Erdoğan-Ergenekon ittifakı ve diktatörlüğünün hareket alanı iyice daralmış bulunuyor, bu nedenle artık dolandırıcılığa, hayal tacirliğine başladılar.
Son günlerin üç konusu baştan aşağı dolandrıcılık ve hayal tacirliğidir: Libya’draki taraflardan biriyle yapılan anlaşma, Kanal İstanbul ve Yerli Otomobil.
Birinci ve ikincisine karşı epey yazı yayınlandı.
Aslında bu dolandırıcılığın ilk aşaması olan ve Suriye hududunda, Rojava’yı işgal edip, 500 km boyunda, 50 km derinliğinde bir alanı ele geçirme ve oralara Suriyeli mültecileri yerleştirip, bahçeli TOKİ evleri yapma idi.
Rojava’ya yapılan saldırıya, dolayısıyla bu dolandırıcılığa evet diyen muhalefet partileri bile Libya’ya tezkereye ve Kanal İstanbul’a karşı çıktılar.

26 Aralık 2019 Perşembe

Kanal İstanbul Erdoğan Diktasına Son Vermek İçin Bir Olanaktır


Erdoğan’ın şöyle bir stratejisi var. İktidar olanaklarını kullanarak maddi kaynaklara egemen oluyor, o maddi kaynaklara dayanarak, kendine destekçileri satın alıyor, satın aldıklarına dayanarak iktidarını pekiştiriyor ve genişletiyor. İktidarı bir başlangıç sermayesi olarak kullanıp, sermayesini büyütüyor, sermayesini büyüttükçe de iktidarını pekiştirip yayıyor.
Bu güç ve paranın kendini besleyen mekanizması şimdiye kadar, kendi yol arkadaşlarının uykuda gezerliğinden, muhalefetin çapsızlığına, dünyada ucuz kredi bolluğundan, ABD, Avrupa, Rusya vs. rekabetlerine kadar, belli bir hareket alanı da sunan çelişki ve gelişmeler nedeniyle yıllardır sürdü.

9 Kasım 2019 Cumartesi

33 Yıl Öncesinden Türk Aydın ve Sosyalistleri ve Beşikçi Üzerine


Değerli Recep Maraşlı bugün Facebook’ta Celal Temel’in paylaştığı bir anıyı paylaşmış, öyle haberim oldu.
Anıyı okuyunca ben de geçmiş yıllara gittim ve o zamanlar yazdığım ve o sırada İsveç’te Orhan Kotan’ın çıkardığı Kürdistan Press’te yayınlanan bir yazımı hatırladım. Bizim yazdığımız yazı da şimdi paylaşılan ve tekrar hatırlanan olguların, doğruluğunun o zamandan kalma bir şahidi ve kanıtı idi.
Bu nedenle o yazıyı paylaşmak artık unutulmuş bir dönemin hatırlanmasına hizmet edebilir.
Ama önce Celal Temel’in yazısı, sonra da Türk Aydın ve Sosyalistleri ve Beşikçi hakkında bizim yazımız.
Bu vesileyle şunu not edeyim.
Elbette bu günkü demokrat tanımım farklıdır. Bugünkü demokrat tanımıma göre ben de o zamanlar demokrat değilimdir, bu günkü tanımıma göre o zamanki duruşumla akıllı bir Türk milliyetçisi sayılabilirim.
Çünkü Demokrasi insanların biçimsel eşitliği demektir. (Sosyalizm ise bu biçimsel eşitliğe ekonomik veya sosyal eşitliğin de eklenmesidir.)