23 Nisan 2018 Pazartesi

HDP’ye Öneriyoruz CHP Yapıyor – HDP Kendini Sandığa Gömmek İstemiyorsa Demirtaş’ı Aday Yapmalıdır.


Devlet Sınıfları ve Burjuvazi; onların binlerce yılın tecrübelerini ve geleneğini taşıyan partileri ve politikacıları yine her zaman olduğu gibi bizlerden, yani ezilenlerden, alt sınıflardan, sosyalistlerden bin kat daha akıllı ve esnek politikacılar olduklarını gösterdiler.
Bizler aynı zekayı, kıvraklıkları gösteremediğimiz; Politika sanatını (Marks-Engels politikayı bir bilimden öte bir sanat olarak tanımlıyorlardı) öğrenmediğimiz takdirde nal toplamaya, gündem dışı kalmaya, ezilenlerin kurtuluş mücadelesine destek olmak bir yana, onun önünde köstek olmaya devam edeceğiz demektir.
Yazılarımızı izleyenler okumuştur, bu seçimin olacağı belli olduğu andan itibaren strateji, vuruş yönü, ana halkanın ne olması gerektiğine dair yazılar yazdık; bunlara bağlı olarak da somut, pratik, taktik adımlar önerdik. Bunlardan biri de, Erdoğan’ın hesabının İyi Parti’yi seçim dışı bırakmak olduğu, HDP’nin bu oyunu bozabileceği, bunun için İyi Parti’ye bir grup kuracak kadar vekili hiçbir karşılık beklemeden vermeyi önermesi gerektiğini söyledik.

Bu pek ala şöyle savunulabilirdi ve savunulmalıydı, senin görüşlerine karşıyım ama onları ifade edebilmen için canımı vermeye hazırım.
HDP böyle bir adım atsaydı, şimdi toplumun gündeminde HDP’nin bu ezber bozan hamlesi olurdu.
İyi parti bu teklifi kabul etmezmiş: Eder veya etmez. Etmezse kendisi kaybederdi. Kabulü veya reddi halinde bundan her halükârda hem HDP hem de Erdoğan’dan kurtulma acil hedefi karlı çıkardı.
Bu adımı atmayarak ve CHP’nin atmasının yolunu açarak aslında HDP kendi ayağına kurşun sıktı ve gündem dışına düştü.
Hatta şimdi HDP’nin baraj altı kalması, potansiyellerini harekete geçirememesi, tecrit olması ve bu yoldan (istemese bile) Erdoğan’ın zaferine istemeden hizmet eder durumda olma tehlikesi bulunmaktadır.
Çünkü yüzde on barajını aşamamış ve tüm potansiyelini de gösterdiği cumhurbaşkanı adayına oy vermek için harekete geçirememiş bir HDP, hem Erdoğan’ın seçilmesine hem de AKP-MHP ortaklığının Mecliste çoğunluğunu ele geçirmesine yol açar.
Böyle bir sonucu yal açacak bir HDP’yi ise ne Türkler ne de Kürtler affetmez ve HDP kendini sandığa gömmüş olur.
 Bal demekle ağız tatlanmaz, bal yemek gerekir. “Türkiyelileşme” demekle Türkiyelileşilmez. Türkiyelileşmek gerekir bu ise tüm gayrı memnunları toparlayacak onlara hitap eden bir politika gerektirir.
Bunun için de o mücadelede yakalanacak ana halkanın ne olduğunun doğru belirlenmesi gerekir. Hangi halkayı yakalayıp çekmek en geniş kesimleri hareket geçirebilir, karşı tarafı tecrit edebilir, bizi tecritten kurtarabilir?
Cevabı aranacak sorular bunlardır.
Şu an yakalanacak ana halka, Erdoğan’ın iktidardan uzaklaştırılması, yenilmesidir.
Bütün taktikler bu strateji hedefe bağlı olmalıdır.
Bunları defalarca yazdık,
HDP’li yöneticiler ise bu önerileri duymazdan ve görmezden gelmeye devam ettiler. Anaları onları büyük politikalar yapmaları için doğurmuştu, onlar meclis kulislerinde CHP’li vekillerle girdikleri iddiaları kazanmaları ile manşetlere çıkıyorlardı nasıl olsa.
Sıradan bir sosyalistin önerilerini ciddiye alıp onu adamdan saymak olmazdı.
*
HDP büyük bir yanlış yaptı ve fırsatı kaçırdı.
CHP ve İyi Parti hem kendi açılarından hem de Erdoğan’ı uzaklaştırma hedefi açısından en akıllıca olanı yapılar.
Biz onlara akıl vermeyiz, onları eleştirmeyiz; dostlarımızı, yakın gördüklerimizi, yani HDP’yi eleştiririz.
Ve ne kadar yakın görüyorsak o kadar sert eleştiririz. Kendimize ve dostlarımıza karşı gaddar düşmanlara ve güvenilmezlere karşı anlayışlı olmak devrimci politikanın da İslam’ın da şartıdır. Muhammet boşuna dememiştir nefsine karşı savaş savaşların en kutsalıdır diye.
Bu nedenle bizden CHP’yi, İyi Partiyi, Saadet’i veya Ak Partiyi eleştiren sözler duyamazsınız.
Çünkü onları eleştirmek kendini onlarla aynı amacın ve bütünün bir parçası olarak görmektir aslında, o eleştiriler ne kadar sert gibi görünürse görünsün.
*
Evet CHP akıllıca bir adım attı. Şimdi bu partilerin atacakları şu adımlar hem kendi çıkarları açısından hem de bizim de hedefimiz olan Erdoğan’ı uzaklaştırma stratejisiyle uyum içinde olur.
İlk elde Saadet ve İyi Parti’nin ittifak kurması onları için de Erdoğan karşıtı cephenin tümü  için de akıllıca bir adım olur.
İkinci adım da bu ittifakın oluşmasına bağlayarak ve CHP’nin yaptığı jeste karşılık olarak Akşener’in bir jestle adaylıktan çekilmesi olabilir.
Üçüncü adım da üç partinin bir araya gelerek (Gül’ü veya benzeri birini) ortak aday olarak göstermesi.
Bu adımlar onlar için (bizim için de) en akıllıca hamleler olurdu.
Bu adımların farklı versiyonları da olabilir. Örneğin birinci turda azami katılımı sağlamak için olabildiğince çok adayla ve her partinin kendi adaylarıyla girmesi ama ikinci turda en çok oy alanı desteklenmesi gibi.
Ama bunların hepsinin başka riskleri de vardır. Bu nedenle ilk turda Gül’de (veya benzeri bir adayda) anlaşmaları ve ortak aday olarak göstermeleri kendileri açısından çok daha akıllıca olur.
Ve yine kendileri açısından üç partinin oyları yetmeyeceğinden, Kürtlerin oylarını alabilecek bir aday seçmeye çalışacaklardır.
Onların HDP’yi muhatap almadan ve dışlayarak, ama Kürtlerin de oy verebileceği bir adayı belirlemeye de dikkat edecekleri açıktır. HDP’yi muhatap almaları veya bir araya gelmeleri kendi seçmenlerinde AKP ve MHP’ye oy kaçmasına yol açacağı için onlar başka hiçbir neden olmasa bile böyle davranmak zorundadır.
Bu profile en uygun aday da şu an Gül’dür.Ve de Gül, üç parti anlaşırsa böyle bir adaylığı kabul eder.
Ama bu üç parti aynı zamanda HDP’nin baraj altı kalmasını da istemezler, çünkü HDP baraj altı kalırsa bütün Kürt oyları AKP’nin torba vekillikler çıkarmasına yol açar.
Şimdi bu partilerin hem kendileri açısından hem de Erdoğan’ı uzaklaştırmak için en akıllıca olan bu hamleleri yapacakları varsayımına dayanarak HDP’nin bu koşullarda hem Erdoğan’ın yıkılmasına azami katkıyı nasıl verebileceği ve kendisi açısından da nasıl azami oyu alıp yüzde on barajını geçebileceği konusunu ele alalım.
*
Erdoğan HDP’yi sandığa gömmek istiyor.
Erdoğan HDP’yi sandığa gömemez ama böyle giderse HDP kendini sandığa gömecek gibi görünüyor.
Eğer HDP Selahattin Demirtaş’ı aday göstermez ise kendisi kendini sandığa gömer.
Maalesef şu ana kadar, HDP’nin Demirtaş’a ceza verilip adaylıktan düşürülmesi olasılığı üzerine düşünmesi bile, hala hem ana halkayı kavramadığını; hem de seçimin birinci ve ikinci turlarının farkını analiz edemediğini gösterir.
Çünkü HDP adayı olarak Selahattin Demirtaş, ayrıca HDP’nin Milletvekili sayısı el verdiği için en azından iki tane daha aday belirlenip (20’şer vekilin imzasıyla) gösterilebilirdi. Yani Demirtaş’ın mahkum edilip yarıştan dışlanması en küçük bir sorun oluşturmaz. Aksine bu böylece bir avantaja dönüştürülmüş olur. Demirtaş mahkum edilip yarıştan dışlandığında  bunun ortaya çıkaracağı mağduriyet çok daha geniş kesimlerin bunu protesto ve desteğine yol açar.
Analarının kendilerini büyük işler için doğurduğu HDP’li yöneticilerin bu hesabı bile yapamayıp şu ana kadar Demirtaş’ı aday göstermekte kararsızlık göstermesi nedeniyle HDP’nin Demirtaş’ı aday göstermeme gibi bir saçmalık yapabileceğinden ciddi şekilde endişelerimiz var.
Her şey bir yana, HDP’liler şunu da görmüyorlar anlaşılan. Demirtaş’ın adaylığı, sanılanın aksine onu mahkumiyetten korur.
HDP Demirtaş’ı aday göstermediği takdirde, potansiyellerinin tümünü harekete geçiremeyeceği için, hem Erdoğan’ın birinci turda bile seçilebilmesinin yolunu açar, hem de HDP’nin baraj alında kalmasının.
Bu durumda şöyle hiç akla gelmeyecek bir olasılık bile ortaya çıkar.
Demirtaş’ın aday olmaması nedeniyle küskün olup sandığa gitmeyecek seçmenin en azından sandığa gitmesini ve böylece Erdoğan’ın ilk turda seçilmesini engellemek için, örneğin CHP’li yirmi Milletvekili Demirtaş’ın bağımsız adaylığı için imza bile verebilir. Böylece CHP’li vekillerin imzasıyla HDP adayından ayrı olarak Demirtaş bağımsız bir aday bile olabilir.
Ondan sonra ayıkla pirincin taşını.
(CHP bir zamanlar Kürt milletvekillerini Meclis’e taşıdığında, gereğinde böyle esnek ve şaşırtıcı hamleler yapabileceğini göstermiştir. Böylece CHP bir taşta iki kuş da vurur, hem Kürt seçmenle barışır, hem de HDP’yi politik olarak bitirmiş olur.)
Bu nedenle, en azından böyle bir olasılığı ortadan kaldırmak için, parti kararını hiç beklemeden en az 20 HDP milletvekili, HDP aday göstermediği takdirde Demirtaş’ın bağımsız adaylığı için imza vereceklerini açıklamalı ve HDP organlarını baskı altına almalı, HDP yöneticilerinin Demirtaş’ı aday göstermemek gibi bir akılsızlık yapmasının önünü kesmeli, Nasrettin Hoca gibi desti kırılmadan tokadı vurmalıdırlar.
HDP ancak Demirtaş’ı aday göstererek tüm kapasitesini harekete geçirebilir azami seçmeni sandığa çekebilir ve azami oyu alabilir.
Ama Demirtaş aday gösterilmediği takdirde HDP batıdan gelebilecek oyları da yitirecektir.
Örneğin üç parti bir araya gelip Gül’ü aday gösterdikleri takdirde binlerce CHP’li, partisiz hatta mütedeyyin kişi ilk turda Gül yerine Demirtaş’a oy verebilir. Çünkü Gül nihayetinde Erdoğan’ın bu dikta rejimine yol açanlardan biridir de.
Ama Demirtaş aday olmazsa, Gül yerine Demirtaş’a oy verebilecek birçok kişi bu olanaktan yoksun kalacağı için, belki de sandığa bile gitmeyecektir. Bu da Erdoğan’a yarar.
*
Muhalefetin son hamleleri karşısında Erdoğan boş durmayacaktır.
Özellikle Barzani ve çizgisi üzerinden bir hamle yapmayı ve Kürtlerin oyları almayı veya en azından tarafsız kalmalarını sağlamayı deneyebilir.
Bu gibi nedenlerle HDP’nin bu yöndeki manevralarını etkisiz hale getirmek üzere şimdiden Erdoğan’a karşı kesin ve açık bir tavı alması, esas sorunun Erdoğan olduğunu ve  onu yıkmak için hiçbir koşul beklemeden her adımı atmaya hazır olduğunu ilan etmesi ve buna paralel olarak somut bir adım atması ve Demirtaş’ı aday göstermesi hayati önemdedir.
Ne yazık ki HDP şu ana kadar yakalanacak ana halkanın, esas vuruş yönünün, Erdoğan’ı oradan uzaklaştırmak olduğu yönünde bir açıklama yapmış değildir.
Dileriz HDP Demirtaş’ı aday göstermemek gibi bir intihar adımı atmaz.
Bu adımı atmaması için bütün HDP sempatizanı ve üyelerinin HDP yönetimine baskı yapması gerekir.
Bu yazı da testi kırılmadan önce kırılmasını engellemek için HDP yöneticilerine Nasrettin Hoca usulü bir tokat gibi görülmelidir.
23 Nisan 2018 Pazartesi
Demir Küçükaydın
Bloglar:
Video:
Podcast:
İndirilebilir kitaplar:

Hiç yorum yok: