10 Nisan 2020 Cuma

Üstel Büyüme ve Henüz Pandeminin Başlangıcında Bile Olmadığımıza Dair


Üstel (katlanarak, eksponansiyel) büyümeyi sezgisel olarak anlamada belli bir zorluk vardır ve bu gelen tehlikenin nasıl büyük bir tehlike olduğunu kavramayı geciktirmekte, muhalefetin de neyle karşı karşıya olunduğunu ve bunun için ne gibi bir strateji geliştirmek gerektiği gibi bir görevi ve sorunu bile atlamasına yol açmaktadır.
Bu zorluğa Almanya’da devlete tavsiye amacıyla yazılmış bir raporda bile dikkat çekildiğini görüyoruz:
(Burada Almanca Resmi bir rapordan bir bölümün resmi yer alıyor ve Almanca satırlarda şu yazıyor: “COVID-19'un ortaya çıkardığı büyük tehlikenin yakın zamana kadar görülmemesinin ana nedeni, üstel büyümeyi sezgisel olarak anlamadaki zorluktur.”)
Üstel büyümeyi insanların anlayabilmesi için verilen meşhur bir örnek vardır. Zamanın birinde bir sultan kendisine çok büyük bir iyilik yapan birine “dile benden ne dilersin” der. O da satrancın tahtalarına, hep bir sonraki kareye iki katı olmak üzere pirinç tanesi koymasını ve o kadar pirinci vermesini diler. Sultana bu çok basit bir şey gibi gelir ama hesap yapılınca ortaya çıkan rakam tasavvurun ötesindedir.

Yine bu tasavvurun ötesindeki rakamı canlandırmak için şöyle bir imge kullanılabilir belki. Örneğin tüm Türkiye topraklarını 1 metre yüksekliğinde pirinç taneleriyle kaplayacak kadar çok pirinçtir bu.
Şu aşağıdaki grafik tipik bir üstel büyüme grafiğidir. Bizim bir iki gün önce yaptığımız bir model hesaplamanın sonucunu gösterir.
Buna göre bugünkü eğilim aynen sürdüğünde eğer haftada bir ikiye katlanırsa enfekte olanlar 32 milyona ulaştığında ölenler de 800.000 olacak. Katlanma süresi uzasa bile bu rakam değişmeyecek ama sadece bir veya iki aylık daha uzun bir zamana yayılacaktır. Ve grafiğe bakılırsa, bu günlerde henüz bir yükselme bile yokmuş gibi görülmektedir.

Ancak bu bile eksponansiyel büyümenin nasıl bir şey olduğunu kavramayı sağlamamaktadır.
Bunun için bu büyümeyi bir alan üzerinde örneğin bir daire alanı üzerinde göstermek belki daha kavratıcı olur.
Bu vesileyle yaptığımız model hesaplama hakkında kısa bir bilgi verelim başlıkta ifade ettiğimiz henüz başlangıcın başında olunduğu konusuna da girmiş olalım.
Bir gün önce (8 Nisan’da), Türkiye’deki resmi, yani bakanın açıkladığı, Kronalı Vaka ve Ölüm sayılarının bir gün öncekine farklarına bakarak, kaç günde bir ikiye katlandığı üzerine ortalama bir sayıya ulaştık. Aşağı yukarı 6 gün civarındaydı. Ama biz bunu her ihtimale karşı belli bir esneklikle 7 gün, yani bir hafta olarak kabul ettik. Başlangıç olarak da hesabı yaptığımız günü aldık. 8 Nisan.
Rakamları da yuvarladık. Örneğin 8 Nisan’da vaka sayısında 4.117 artış olmasına rağmen biz 4000 kabul ettik. Amacımız ince hassas bir hesap yapmak değil, genel gidiş ve sonuçlar hakkında bir fikir edinmek, bugünkü eğilimin ne zaman nasıl bir sonuç vereceği hakkında kaba bir fikir sahibi olmak ve olunmasını sağlamaktı..
Türkiye’nin nüfusunu 80 milyon ama biz hesap kolaylığı olsun diye bunu aşağı yuvarlayıp 75 milyon diyelim.
Buna göre, bu sayının üçte ikisi, yani yuvarlak hesap 50 milyon insan enfekte olduğunda pandemi bitmiş “Sürü bağışıklığı” gerçekleşmiş olur.
Ancak bu 50 milyonun yarısı olan 25 milyon enfekte olduktan sonra, yayılma hızı yavaşlamaya başlar ve yavaşlayarak zaman içinde yayılarak zirveden aşağı doğru bir iniş başlar. Çünkü bu arada enfekte olup bağışıklık kazanmış olanlar, yayılma hızında bir fren etkisi yaratırlar. Giderek daha uzun zamanda daha az insana bulaşır.
Aşağıdaki oransız grafik daha kolay göz önüne alıp canlandırmayı sağlayabilir.


Bu nedenle hesabı basitleştirmek için tüm 50 milyonun enfekte olmasını değil de, bunun yarısını, 25 milyonu, yani zirveye ulaşılacak kadarını göz önüne alalım, o zamanın ne zaman geleceğini ve ne kadar ölüm olacağı hakkında bir fikir edinmeye çalışalım dedik.
Haftada bir ikiye katlanarak, 8 Nisan tarihinde 100 ölüm ve 4000 vakadan başlayarak bir hesap yapınca 8 Temmuz’da 25 milyondan fazla insanın enfekte olacağı sonucu ortaya çıktı.
Diyelim ki, sıcakların etkisiyle, bazı yerlerde uygulanacak sokağa çıkma yasaklarıyla veya yeni başka tedbirlerle haftalık katlanma süresi sonradan uzasa da bu sadece 25 milyonunu enfekte olmasını biraz daha uzak bir tarihe atar.
Ve bu kapasite üstünde kalacak ve boğulacak öleceklerin sayısında bir azalmaya yol açmayacaktır. Çünkü bugünkü tedbirlerle R’deki düşüş (yani bir kişinin kaç kişiye bulaştırdığı sayı) 1’in altına düşmeyi, yayılmanın durmasını sağlamaz. Yani R’de 1’in üzerindeki her değer, katlanmayı ortadan kaldırmaz, süreyi uzatır. Daha uzun süreye yayılan katlanmalar, kitlesel ölümleri eksiltmeyecek sadece zamana yayacaktır. Ve aynı zamanda, uzayan bu dönem, ekonominin bugünkü sınırlı çalışması süresini daha da uzamış olacaktır.
Yani yeni tedbirler veya sıcakların etkisiyle yayılma hızında belli bir yavaşlama olsa bile, bunun sonraki aylara doğru kayacağı ama enfekte olacak insan miktarının değişmeyeceği, daha sonra daha yumuşak bir yükselişten sonra o noktaya varılacağı ama bütün bunların da yine kapasite üstünde gerçekleşeceği tahmin edilebilir.
Şimdi neden pandeminin henüz başında bile değiliz de başının başındayız, biraz onu görelim.
Aslında grafiğe bakılırsa Mayıs ortasına kadar sanki çok büyük bir tehlike yokmuş gibi görünecektir. Diyebiliriz ki, Mayıs ortasına kadar “başlangıcın başlangıcında” bulunacağız.
Ancak Mayıs ortasından sonra gerçek anlamda bir başlangıç dönemi başlayacaktır.
Ve ancak Haziran’ın ilk ya da ikinci haftasından sonra Pandemi şaha kalkacaktır.
Gerçek exponansiyel büyümenin sonuçları, o zaman görülecektir. Dediğimiz gibi bu bazı ek tedbirlerle birkaç ay ileriye kayabilir. Bu da sadece ekonomi (ve ayrıca sağlık sistemi üzerinde, insanlar normal olarak da hastalandığından ve bakım gerektirdiğinden) ek bir yük ortaya çıkaracak ama sağlık sisteminin çökmüş olmasını ortadan kaldırmaya yetmeyecek ve ölecek insan sayısında bir azalmaya yol açmayacaktır.
Aslında tahminen Mayıs’ın ilk veya ikinci haftasında, yoğun bakım gerektirecek hasta miktarının eldeki yoğun bakım kapasitesini aşacağı tahmin edilebilir.
Bu tarihten sonra, bütün yoğun bakım gerektiren hastalar fiilen boğularak ölüme terk edilecektir.
Yani “pandeminin başının başı” döneminde henüz çökmemiş olabilir sağlık sistemi. Mayıs ortasına doğru, sağlık sisteminin çökmesiyle birlikte “Pandeminin başlangıç dönemine” de girilmiş olacaktır.
Bu hesapça henüz Nisan başında olduğumuza göre, daha bir ay veya bir buçuk ay daha, Erdoğan, Bahçeli, Sağlık Bakanı, AKP ve de iktidarın gündemine hapsolmuş muhalefet, aralarındaki kayıkçı döğüşüne devam edebileceklerdir.
Ve de aydınlar, sosyalistler, demokratlar da aynı şekilde Erdoğan’a veya bakanlarına laf yetiştirmekle uğraşabileceklerdir.
Yani bu dönem için, aynı zamanda yazdıklarımızın ve uyarılarımızın yankısız kalacağı, uçuk bulunacağı, panik yapıcı bulunacağı bir dönem olacaktır öngörüsünde bulunabiliriz.
İşte bu noktada belki kavratıcı olabilir diyerek, şimdi o eğri olan grafiği, üstel büyümenin ne olduğunun kavranabilmesi için daire olarak görelim.

Hemen görüleceği gibi, mayıs ayının sonunda bile dairenin, yani dolacak alanın,  neredeyse tamamı boş gibi görünmektedir. Haziran sonu geldiğinde bile hala dörtte üçü boş görünmektedir. Ancak işte üstel büyümenin tasavvurunu zorlaştıran nokta tam buradadır. Bir haftada alanın yarısı dolmuş olacak, diğer haftada da tüm alan kaplanacaktır. 25 milyondan fazla insan enfekte olmuş olacaktır.
Daireye bakıldığında, son iki haftaya kadar hala ciddi bir durum yokmuş ve çok zaman varmış varmış gibi görülür. Çünkü aklımızda hep doğrusal ya da matematiksel büyümenin imgeleri vardır. Yani 100,200, 300, 400, 500, 600 gibi, 100, 200, 400, 800, 1600, 3200 gibi değil.
İşte Almanya ve diğer Avrupa ülkelerin bütün yapmaya çalıştıkları, yayılma hızını ilk elde yavaşlatıp, yoğun bakım gerekecek hastaları kapasitenin altında tutmaktır Eğer aşılmışsa tekrar oraya dönmeyi sağlamaktır.
Ancak iş orada bitmiyor. Bugünkü çaba sadece sağlık sisteminin çökmesini önlemeye yönelik.
Bunun için R’yi 1’e iyice yaklaştırmak ve katlanma süresini iki üç haftaya çıkarmak gerekiyor.
Ama bu sürenin uzaması aynı zamanda ekonominin çökmesi de demek.
Yani sağlık sisteminin çökmesi, ekonomi tam çökmese bile, ancak ekonomiyi durdurmak hatta küçültmekle mümkün olabilmektedir. Ancak en küçük bir gevşeme tekrar üstel (katlanarak) büyümeye yol açacağından ve ekonomi de sürekli daralan bir biçimde sürdürülemeyeceğinden, sağlık sisteminin çökmesinden sonra ekonominin çökmesini engellemek için ikinci bir çekiç ile vaka sayısını ta en baştaki noktaya getirmek zorunluluğu vardır.
Yani R’yi birin altına iyice düşürmek, sıfıra yaklaşmak ve bu arada hazırlıkları tamamlayıp, Kore’nin başladığı yere dönüp oradan başlamayı sağlamak, sonra Kore örneğini tekrarlamak gerekiyor.
Yoksa hızla daralan üretim, en temel ürünlerde bile bir kıtlığa, bir süre sonra karneye ve kuyruklara bunlar da çok sert toplumsal bunalımlara, alt üstlüklere yol açacaktır.
Gelişmelerin nasıl bir yol izleyeceği, sosyalistlerin, demokratların izleyecekleri politikaya da bağlıdır.
Ne yazık ki, şu an, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada muhalifler, sosyalistler, demokratlar eski ezberlerini tekrarlıyorlar.
Bu yaklaşan felaket karşısında kuşatma altındaki Bizans’ın meleklerin cinsiyetini tartışan teologlarına benziyorlar.
10 Nisan 2020 Cuma
Demir Küçükaydın
Bloğumuzdaki Yazılar İçin Şurayı Tıklayın
Koronik Oynatma Listesindeki videolar için aşağıdaki linki Tıklayabilirsiniz
Kanaldaki tüm videolara göz atmak isterseniz aşağıdaki linki tıklayın
Kitaplarımızı İndirmek İçin
Podcast (sadece dinlemek için) aşağıdaki kanala gidin

Hiç yorum yok: